1. Home
  2. Author Blogs

Yazar: Aynur Uluç

Aynur Uluç

şair, yazar, ressam, anlatıcı, eczacı... ancak kendisi bu kimliklerin ifade ettiği anlamların sıkıştırılmış kalıplarının ötesinde bir biçimle ilişkileniyor tüm bu alanlarla. “eğer dünya daha yaşanılır bir yer olsun diye uğraşacaksak sanat bir yol, bir araç olmak zorunda. sanat, araya mesafeler girmediğinde hayatın içinde kalır, o yüzden etkin bir yoldur” diyerek anlatıyor sanata bakış açısını. ve ekliyor “sanatçı olmak gerekmiyor üretmek için...”niyet hayatı usulsakin yakalamak ve aynı şekilde doğallıkla çıktığı yerden ifade etmek olunca her yer üretim yerine, ele geçen her malzeme ayrı bir üretime dönüşüyor." aynur uluç’un 2003’ten bu yana edebiyat dergilerinde ve gazetelerde yazı ve şiirleri; 2013’te ‘gezi‐anı‐deneme‐öykü ve şiir’ türlerinden tatlar içeren ‘az gittim çok döndüm’ isimli melez kitabı, 2015'te beden-mekân-zaman ilişkisinin kadın dili ile ifadesinin yolculuğu olarak tanımladığı“yer yatağı” isimli şiir kitabı yayımlandı. kitapeki sitesinde düzenli olarak kitaplar ve sanat ile ilgili yazıları yayımlanmakta. kitaplarını imzalarken her okur için ayrı bir resim çizmesiyle başlayan çizme yolculuğu, yolda izde, vapurda, otobüste çizdiği resimlerle devam ediyor. ilk kitabında her okur için ayrı bir resim yapması sonrasında yayımlanan "yer yatağı" isimli kitabında da her okur için ayrı bir mektup yazıyor. bu mektuplar hem o okura yönelik oluyorlar; hem de tema olarak ayrı ve uzun bir mektubun farklı kişilere düşen parçaları gibiler. temas ettiği her şeyin birbiri ile harmanlandığı bu üretimlerde şehir ve doğa sesleri üzerine bıraktığı doğaçlamalar da ayrı bir arşiv olarak birikiyor. zaman zaman farklı şehirlerde müzik ve şiirin iç içe geçtiği etkinlikler düzenliyor. sanatına da yansıyan şifalandırma isteği mesleğinin de temelini oluşturuyor denilebilir. kişiye özel yapma ilaçlar hazırladığı eczanesinde eczacılık mesleğini halen aktif olarak sürdürmekte.

Sergi
“pandora’nın kapısı” şişli cemil candaş kültür merkezi’nde açıldı.

“pandora’nın kapısı” şişli cemil candaş kültür merkezi’nde açıldı.

evet bir sergiden söz edeceğim size alışıldığın dışında bir sergi. fotoğraf ve resim sanatının birbirine rakip olduğu değil birbirine el verdiği, birlikte yürüdüğü bir sergi. iki sanatçının ortak çalışması; kerim eren ve hatice yanık. hatice

ezgi günlük tutarsa

artık şarkı dinlemek değil, şarkı söylemek isteyen bir grubun seslendirdiği sabah türküsü, gözlerimize dolmuştu bir gün, güneşten önce. sonra o ılık senfoni, gençliğimizin gölgesi gibi izledi başka başka ezgilerle günlerimizi. artık şarkı dinlemek değil, şarkı

Haber
her şeye rağmen

her şeye rağmen

sezai sarıoğlu ve mehmet tekirdağ'ın "rağmen" isimli etkinliği vardı. zaman su gibi aktı. ve her anlatılan şey içimden geçti sanki. dün maltepe'de sezai sarıoğlu ve mehmet tekirdağ'ın "rağmen" isimli etkinliği vardı. zaman su gibi aktı.

Haber
nasıl demişlerdi; kaos merdiven miydi

nasıl demişlerdi; kaos merdiven miydi

ilk kitabı gökkuşaksız'da dilinin ve daha önemlisi dilini kuran yüreğinin nasıl özel olduğunu hissedebilirsiniz. eminim kendisi bambaşka bir tarz da dese aslolan özü duyumsayacağım yine bu kitapta da. güzel sıcak ve akan bi sohbetin başlamasına

Şiir
“bir harf daha bulsam tamamlayacağım özlediğim kelimeyi”

“bir harf daha bulsam tamamlayacağım özlediğim kelimeyi”

“çünkü hayat, ölümün insana oynadığı en trajik, en mükemmel, en acımasız oyunuydu.” iskender’in ölüm haberini duyduğumda çok ağladım. içimde tarifsiz bir keder oluştu. ölüm her şeyi dümdüz eden bir şey. geri dönüşsüz bir boşluk bırakıyor

Edebiyat
yine yakmak varmış mektupların ucunu

yine yakmak varmış mektupların ucunu

işte şimdi bu gecedeyiz. ve avuçlarım ter su içinde… anlıyorum ki tam da o dönemeçteyim. ve anlıyorum ki özellikle mektuplar yazacağım ben. cemil meriç “mektupların büyülü bir ayna” demiş ya lamia hanım’a; ben de oradan el alayım,

Kadın
kadınlar günü yaklaşırken

kadınlar günü yaklaşırken

Yaşam koşulları ile savaşırken bir yandan da kadının sözcüsü olmuş zaman içinde 'Hayatın her alanında savaşmak istiyorum' diyen Clara Zetkin. bugün biraz çok konuşacağım.. ben zaten çok konuşuyorum da, bugün kadınlar üzerinden de hakkım olmalı

Haber
Şiir, beden ve ses doğaçlamaları ilişkisi üzerine

Şiir, beden ve ses doğaçlamaları ilişkisi üzerine

Yazarımız Aynur Uluç ile şiir, beden ve ses doğaçlamaları ilişkisi üzerine söyleştik. Zeynel Abidin: Merhaba… Aşağıdaki linkteki videonuzu youtube’da izledim. Beden salınımları ile içinizden geldiği gibi doğaçlıyordunuz. Oldukça etkileyiciydi. Doğanın koynunda şifalanmanın somut örneği diyebilirim.

Edebiyat
geç açılan düğüm

geç açılan düğüm

tomris uyar çevirisinden dilimize geçirilmiş "çifte alev" kitabında okumuştum; o kitapta aşkı bir düğüm olarak tarif ediyordu paz. imgelerde yolculuk yapmayı severim. onların peşine takılıp meraklı bir çocuk gibi iz sürmeyi bedenlerinde. bugün düğümlerden gitti

Haber
çakıl taşları sadece bir metafor

çakıl taşları sadece bir metafor

çok acaip keyifli bir grup kurduk biz. hâlden hâle geçen kadınların grubu... adımıza “çakıl taşları” dedik ki çoğalalım, taş gibi donup kalmayalım, su gibi akalım içimizdeki suda. çok acaip keyifli bir grup kurduk biz. hâlden