Depremi Unutturmayan 6 kitap

17 Ağustos depremi hala daha dün gibi aklımızda. Deprem gerçeğini büyük kayıplarla yaşayan insanlar bu konu üzerine çokça tartıştı, çokça yorum yaptı. O güzel insanları kaybedişimizin yıldönümünde depremi aklımızda diri tutan 6 kitabı sizler için derledik.

17 Ağustos 1999, saat 3.02’de kaybettiğimiz güzel insanların anısına…

1. Rant Demokrasisi Çöktü – Deprem Yazıları

Daha önce, Çevremiz de Demokrasi Bekliyor. İnsan Hakları ve Çevre, İstanbul’u Sarsan On Yıl, İstanbul Dosyaları adlı, kent ve çevre kültürünün gelişmesine önemli katkıları olan dört kitabını yayımladığımız Oktay Ekinci’nin elinizdeki kitabına yazdığı ‘Önsöz’de değerli bilim adamı Prof. Dr. Emre Kongar şöyle diyor: “Oktay Ekinci sadece iyi bir mimar, yılmaz bir korumacı değil, gerçek bir Aydınlanmacı’dır da. Nitekim yıllardır sivil toplum örgütlerinde verdiği savaş O’nun bu aydınlanmacı kişiliğinin yansımasıdır.

Bu kitapta topladığı yazılar, bir yandan toplumsal vurdumduymazlığımızın, öte yandan tüm toplumu saran yozlaşmanın ve rüşvetin tarihsel belgeleri olarak kamuoyuna mal olacaktır. Bütün sorun Ekinci’nin işaret ettiği çözümleri yaşama geçirebilecek bir toplumsal gücün ve siyasal iradenin seferber edilebilmesinde yatmaktadır.

  • Rant Demokrasisi Çöktü – Deprem Yazıları
  • Yazar: Oktay Ekinci
  • Yayınevi: Anahtar Kitaplar
  • Sayfa Sayısı: 184 Sayfa
  • Basım Tarihi: İstanbul -1999

2. Çadırkent Günlüğü


17 Ağustos depreminin ardından Kocaeli’nin Gölcük ilçesine bağlı Değirmendere beldesinde kurulan Nâzım Çadırkent, dayanışmanın, paylaşımcılığın ve eşitlikçiliğin hüküm sürdüğü bir mekan olmuştu. Kuşkusuz, yıkımın ve yokluğun üzerine de gelse, 21. yüzyılda çadır yaşamını yüceltmenin bir anlamı bulunmuyor. Hele yıkımın da yokluğun da kader olrnadığı düşünüldüğünde… Ama Değirmendere’de yaşananlar, güzel günler göreceğimizin ipuçlarını da barındırıyor.
Nâzım Çadırkent’in kuruluşu için emek harcayanlardan biri olan ve çadırkent sakinleri tarafından başkan seçilen Mustafa Kemal Çokşen, deprem sonrasında yaşananları, duygu sömürüsü yapmadan ve eleştirel bir şekilde anlatıyor. O günleri unutmama ihtiyacımız, yalnızca yaşanmış olanların öneminden değil, ama aynı zamanda benzer sorunların yaşanması olasılığının henüz ortadan kaldırılmamış olmasından kaynaklanıyor.

  • Çadırkent Günlüğü
  • Yazar: Mustafa Kemal Çokşen
  • Yayınevi: Nazım Kitaplığı
  • Sayfa Sayısı: 164 sayfa
  • Basım Tarihi: İstanbul-2004

3. Depremden Kalan Anılar

Depremden Kalan Anılar Nazire Kalkan’ın Ahmet Mete Işıkara ile yaptığı samimi bir söyleşiden ve Işıkara Hoca’nın olmazsa olmazları olan, halkı deprem karşısında bilinçli kılmak için hazırladığı eğitici yazılardan oluşuyor. Söyleşi, 17 Ağustos öncesi ve sonrası deprem olgusu çevresindeki çalışmalardan, anlayışlardan, devletle ve halkla olan ilgi ve ilişkilere kadar, Işıkara’nın özel görüş ve duygularına, “o gece”nin ayrıntılarına kadar uzuyor. Işıkara’nın anı, duygu ve düşünceleriyle çok yakın geçmişte yaşadığımız bir felaketin panoraması çiziliyor. Otuz yıl içinde olacağı söylenen bir yenisini beklerken, Depremden Kalan Anıların toplumsal hafızamızı bilinçlice diri tutarak “deprem güvenli” bir yaşantıyı üretmemize hizmet etmesini ümit ediyoruz.

  • Depremden Kalan Anılar
  • Yazar: Nazire Kalkan
  • Yayınevi: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi
  • Sayfa Sayısı: 199 sayfa
  • Basım Tarihi: İstanbul-2004

4. 17 Ağustos 1999 03:02

17 Ağustos gecesi milyonlar inanılmaz bir sarsıntı ve uğultuyla uyandılar. Daha ne olduğu anlaşılmadan binlerce bina uykuda insanların üzerine çöktü. Deprem ardından milyonlarca can kaybı bıraktı.
17 Ağustos 1999 03:02, depremi yaşayan birinin hissettiği korkular ve acılarla yazılmış deprem anını anlatan bir anı kitabı niteliğinde.

  • 17 Ağustos 1999 03:02
  • Yazar: Çağdaş Koç
  • Yayınevi: Siyah Beyaz Yayınları
  • Basım Tarihi: İstanbul -2007
  • Sayfa Sayısı: 160 sayfa

5. Afet ve İnsan

Devletin gelecekteki afetler için gerekli önlemleri almasını bir insan hakkı olduğunu savunan bu kitap, özellikle 1999 Marmara depremi ve İstanbul’da beklenen büyük depremle ilgili görüşler çerçevesinde afetlerin insani boyutunu incelemektir. Buradaki çalışmaların iki amacı vardır: Birincisi 1999 Marmara depremi sonrasında depremzedelerin psikolojik tepkilerinin, depreme ilişkin bilgi ve değerlendirmelerinin, depremle ilgili bilgi veren farklı kaynaklara olan güvenlerinin, risk algılarının ve Marmara depreminden sonra edindikleri zarar azaltma davranışlarının portresini çıkarmaktır. Diğer bir amaç ise afet yönetiminin kurumsal boyutunu tartışmak ve Türkiye’deki sistemin eleştirel bir değerlendirmesini yapmak, afete dirençli bir toplumun gelişmesi ve afetlerle başa çıkabilmek için lider ve sorumlulara karşı güven konularının ele almaktır.

  • Afet ve İnsan
  • Yazar: Güler Okman Fişek, Hayat Kabasakal, Selin Akkoç
  • Yayınevi: Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi
  • Sayfa Sayısı: 294 sayfa
  • Basım Tarihi: İstanbul-2008

6. İlk Önce Yıldızları Gördüm

45 saniyede harabeye dönen bir ülke. Enkazın altında yaşam savaşı veren genç bir kız. 17 Ağustos, 1999… Eskişehir’de güzel bir yaz günü. Genç bir voleybolcu olan Meral Şurabatır o akşam sekiz katlı binanın dördüncü katındaki evine girdiğinde, ertesi gün nasıl bir dünyaya gözlerini açacağını en korkunç kâbuslarında bile göremezdi. O gece çatırdayan şey sadece yer kabuğu olmayacaktı. Kısa bir süre içerisinde on binlerce beden, milyonlarca ruh paramparça olacaktı.

Bazıları ise o gece hayatın ne kadar kıymetli olduğunu en acı şekilde öğreneceklerdi. Meral Şurabatır enkazda geçen yirmi saat içerisinde hayatındaki en değerli şeylere veda edecek ve sonunda yıldızları gördüğünde yeni bir dünyaya, yepyeni bir insan olarak gözlerini açacaktı.

  • İlk Önce Yıldızları Gördüm
  • Yazar: Meral Şurabatır
  • Yayınevi: Cinius
  • Sayfa Sayısı: 136 Sayfa
  • Basım Tarihi: 2014
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Bir Dünya Dini olarak Şamanizm

Read Next

Borsada Değil Arsada Güzel; Fitbol 12. Sayısıyla Raflarda

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *