Yapay bir benliğin dönüşümü: Cesaret Kulübü

İlham Süheyl Aygül’ün kaleme aldığı Cesaret Kulübü bir roman olmakla birlikte, kişisel gelişim türüne ilgi duyanların da beğenerek okuyabileceği bir kitap.

Kişisel gelişim kitapları en çok ilgi gören kategorilerin başında geliyor. İnsanlar sağlıklı ve başarılı bir hayatın kapılarını aralamaya çalışırken bu tür kitapları bir kılavuz olarak değerlendiriyor. Şayet kitabı yazan kişi hayatında başarı elde etmiş ve toplum tarafından kabul gören bir aşamaya gelmişse bu durum okuyucunun ilgisini daha çok çekiyor.

Sanırım beyaz yakalıların dünyasında bu türün daha fazla ilgi gördüğü söylenebilir. Aslında bu ilgi sadece kitaplara yönelik değil; kişisel gelişim seminerleri, kariyer söyleşileri ve eğitimleri, yaşam koçluğu vs. diğer ilgi alanlarını oluşturuyor.

İnsanların kişisel gelişim kitaplarına yönelerek kendi yaşamlarına dair ne kadar doğru müdahalelerde bulunduğu tartışmalı olmakla beraber bu romanda ortaya konan yeni türün insanların “kılavuzu” olmaya devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır.

İlham Süheyl Aygül’ün kaleme aldığı Cesaret Kulübü bir roman olmakla birlikte, kişisel gelişim türüne ilgi duyanların da beğenerek okuyabileceği akıcı, uyandırıcı, öğretici ve cesaret veren bir kitap. Aygül’ün kurgusu didaktik yöntemlerden uzak ve sürükleyici bir hikâye olarak karşımıza çıkıyor. Kişiler arası diyaloglar ise herkesin kendisine pay çıkarabileceği nitelikte.

Okuru sarıp sarmalayan bir roman

Cesaret Kulübü daha başlangıçta okuru sarıp sarmalayan bir roman. Bilmece kurgusunun kurallarına sahip merak uyandıran başlangıcı vesilesiyle kitap boyunca merakınız hiç dinmiyor. Merak içinde sayfaları çeviriyor olmamız kitaptan sonuna kadar kopmamamızı sağlıyor. Romanın ilk sayfalarını polisiye bir kurguya benzetmiş olmamız okuru yanıltmasın… Kısa bir sürede konunun iş yaşamında yaşanan tahribat, kişilik problemleri ve yabancılaşma üzerine olduğunu kavrıyor ve daha da fazla odaklanıyorsunuz.

Romanın kahramanı Kartal, büyük bir bankada insan kaynakları yöneticisi. Binlerce insanı yönetiyor ve iş hayatında görece başarılı olduğu söylenebilir. Kartal kendisinin mükemmel bir yönetici olduğunu düşünüyor. Kartal bir marka tutkunu ve aslına bakarsanız sınıf atlama arzusu onun yaşamını önemli ölçüde belirliyor. Bu tutku onu bireyci bir yaşama hapsetmiş. Başarısız bir evliliği geride bırakmış ve çocuğuyla ilişkisi de son derece problemli… Buna rağmen puro içmek, lüks arabalara binmek, binlerce kişiyi bir tür kibirle yönetmek onu daha da büyük bir kıskacın içine alıyor. Kartal sürüp giden yaşantısından memnun biri. Aslında saydığımız durumların hiçbiri onun açısından bir problem oluşturmuyor. Çünkü hayat onun için devam ediyor… Peki ya Kartal’ın hayatı birden bire değişirse? Bunu da kitabın devamında göreceğiz.

Gizemli bir üstadın yer aldığı romanda Kartal’ın hayatının incelikli bir şekilde analiz edildiğini ve bu analizler doğrultusunda Kartal’ın hayatına müdahale edildiğini görüyoruz. Kartal, insanları iyi analiz edebilen ve insan ilişkilerinde aldığı onca eğitimden hareketle kolay kolay yalpalamayan bir karakter. Bu açıdan düşünüldüğünde Kartal’ın değişmesi çok kolay olmayacak.  Kartal yaşantısıyla, davranış biçimiyle her şeyden önemlisi binlerce çalışana dokunabildiği bir statüye sahip olması nedeniyle üstadın dikkatini çekiyor. Kartal’ın mevcut yaşantısında yaşadığı insani tahribat bir yana yöneticilik vazifesi nedeniyle temas ettiği herkesi de olumsuz yönde etkileyebilir. İşte tam da bu noktada bu gidişata üstat tarafından önemli bir dokunuş gerçekleşir. Bundan sonra Kartal muhteşem bir kurgunun içinde yer alacaktır. Büyük bir “tiyatro” başlar ve Kartal’ın hayatı günden güne değişir. Her şey Kartal’ın gerçekleştirdiği bir iş görüşmesinde kendisiyle ve geçmişiyle yüzleşmesiyle başlar.

Plaza yaşantısına dair çarpıcı bir metin

Cesaret Kulübü’nün yazarı İlham Süheyl Aygül plaza çalışanlarının yaşantısını yüksek frekanstan ve piyasanın kalbinde yaşamış biri olduğu için oldukça objektif bir dille anlatmış. Hatta tüm bu anlatıda tüketim kültürünün insan hayatında yarattığı tahribatın oldukça iyi işlendiğini söyleyebiliriz. Plaza çalışanlarının kendilerine hayali bir dünya kurmaları, lükse özenme, az kazançla üst sınıfa ait bir yaşamı sürdürme eğilimi kişiler arası diyalogla gözler önüne serilmiş. Bu betimlemeleri nitelikli psikolojik analizlerle güçlendiren yazar, plaza yaşantısına dair çarpıcı bir metin ortaya koymuş.

Kartal’ın yaşantısındaki değişim aslına bakarsanız kapitalizmin çarklarının dışına bir çıkıştan ziyade bir reform görüntüsü veriyor. Bu romanın sonunda kapitalizm koşulları içerisinde, bu çark takır takır dönerken “iyi insan” olmak mümkün mü sorusunu önümüze getiriyor. Tüm hayatı tahrip olmuş bir karakter romanın sonunda oğluyla ilişkisini düzeltmiş, eski eşiyle sorunsuz görüşebilen, yeni ve sağlıklı bir ilişki yaşayabilen ve yapıcı bir yöneticiye dönüşüyor.

Son dönemde yaşadıklarım beni, hepimizin bir cam fanus içerisinde konformizm-hedonizm-kariyerizm üçgeninde gelip giden akvaryumdaki süs balıkları gibi yaşadığımız gerçeği ile yüzleştirdi.” Kartal yaşadığı dönüşümü bu cümleyle özetliyor. Kapitalizm yarattığı kültürel hegemonya ile insanların hayatında buna benzer bir etki yaratıyor. Romanda Kartal’ın hikâyesini ise bu bağlamda kapitalizmin yarattığı hegemonyayı bireysel anlamda kırma mücadelesi olarak anlayabiliriz.

Yazımızı kitaptan anlamlı bir cümleyle bitirelim: “Sahip olduğumuz üç hazineyi; akıl-tin ve arzuyu, doğru yönetmeyi ve dengede tutarak adil olmayı öğrendik. Asla gevşemedik, hep tetikte olduk çünkü bildik ki arzular gevşemiş bir bedende idareyi ele geçirir, aklı alaşağı eder. Dengeler bozulur, yolumuz şaşar.

Siz de kendinizi kısır bir döngüde ve bir fanusun içine sıkışmış hissediyorsanız, iş hayatınızın sizi körelttiğini ve insan ilişkilerine yabancılaştırdığını düşünüyorsanız, Cesaret Kulübü’nün kılavuzluğunda yürüdüğünüz yola güçlü ve etkileyici bir fener tutabilirsiniz. İyi okumalar…

  • Cesaret Kulübü
  • Yazar: İlham Süheyl Aygül
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Şubat 2019
  • Sayfa Sayısı: 210 Sayfa
  • Yayınevi: Akılçelen Kitaplar
Gün Çağ Aydın
Takip için
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

HATA DİYE BİR ŞEY YOKTUR!

Read Next

Arife Kalender’den “Herkesin Karanlığı”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *