Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle; Lenin

Yordam Kitap’ın hazırladığı “Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle LENİN” bu büyük devrimci insanı tanımak açısından, oldukça değerli bir kitap.

Yordam Kitap, Ekim Devrimi’nin yüzüncü yılı dolayısıyla, Ekim Devrimi’ni ve dünyadaki etkilerini inceleyen bir dizi kitap yayımlandı. Dönemi çeşitli yönleriyle değerlendiren kitaplardan bir tanesi de Ekim Devrimi’nin lideri Lenin için, dünyanın tanıdığı yazar ve sanatçıların duygu ve düşüncelerini yansıtan seçme metinlerden oluşmuş özgün bir yapıt olan “Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle LENİN”.

Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle LENİN”; Clara Zetkin, Maksim Gorki, İlya Ehrenburg, John Reed, Louis Aragon, Henri Barbusse, Heinrich Mann; George Bernard Shaw, Pablo Neruda, Romain Rolland, Jorge Amado, Anna Segher ve birçok yazar, şair, gazetecinin Lenin’de gördüklerinden duyduklarından yola çıkarak; tarihi değiştiren, bir dönem tüm dünyanın yoksul insanları için ümit olan bu büyük lider hakkındaki izlenimlerini, duygu ve düşüncelerini anlattıkları bir kaynak kitap. “Nedir Lenin’i önemli kılan ve bir öncü lider olarak dünyanın da kabul etmesine sebep olan?” Sorusuna sanatçılar gözünden yanıt olan bu kitap okunmaya değer. Hem Lenin’i anlayıp tanımak, hem de eserlerini beğeniyle okuduğumuz sanatçıların, o dönemin dünyası hakkındaki görüşlerini öğrenmek açısından önemli bir kitap.

19. ve 20. Yüzyıl üç önemli devrim kalkışmasına sahne olmuştur. Bu devrimlerin ortak özelliği; sanayileşmenin yarattığı yeni üretim ilişkisinin ortaya çıkardığı sınıflar arasındaki gelir dağılımında oluşan eşitsizlik ve bu sınıflar arasındaki yönetimde söz sahibi olma istencinin yarattığı iktidar kavgasıdır.

Tarihin önemli köşe taşlarını oluşturan bu üç devrimi kısaca tanımlamak gerekirse ilki; Fransa’da işçilerin öncülüğünde başlatılan, yaşam koşulları gittikçe kötüleşen işçi sınıfının, geliri orantısızca artan burjuvazinin yarattığı kötü çalışma koşullarının dayanılmazlığı karşısında ayaklanmasıyla başlayan ve bütün Avrupa’ya yayılan 1848 Devrimi, ikincisi; Prusya’yla yapılan savaşta yenilen Fransa’da, zengin yoksul arasında artan gelir farkı uçurumunun yarattığı açlığa, yoksulluğa ve işsizliğe karşı devrimci görüşte olan sivillerin başlattığı ayaklanma sonucunda kurulan, Paris Komünü’nün iktidarı ele geçirdiği 1871 Devrimi ve üçüncüsü; Rusya’da ortaya çıkarak, dünyadaki ilk ve en büyük sosyalist devletin kurulmasını sağlayan, sosyalist sistemin tüm dünyada etkili olmasını ve yayılmasını öncülük eden, 20. YY. dünya tarihini etkileyen en önemli devrim olan 1917 yılında Lenin’in; “Ekmek, barış, özgürlük!” sloganıyla özünü açıklayan Sosyalist Devrim.

Devrimci hareketler mutlaka bir önderin yol göstericiliğini gerekli kılmıştır. Yıkılan Rus Çarlığı’nın ardılı olan Rus İmparatorluğu’nun yıkılıp 20. Yüzyılda süper güç haline gelen Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kurulmasını sağlayan Lenin, 1917 Sosyalist Devriminin bu tartışmasız lideri, sadece ülkesinde değil tüm dünyada devrimci sol hareketlerin önderi olmuştur.

Lenin gibi bütün insanlığa, hakça ve eşit paylaşımcı bir dünya düşü kurduran, emeğin ve emekçinin söz sahibi olmasını sağlayan, bu uğurda, güçlü ve zengin burjuvaziye cesaretle kafa tutan birini insanüstü anlamlar yükleyerek hayal dünyamıza katarız. Hele bir de bu kişi yaptıklarıyla oldukça köklü değişimlere yol açıp yepyeni bir toplum oluşumunu sağlayan bir liderse olağanüstü güçleri daha da ulaşılmaz olur bizim için. Aslında çok da yanlış değildir bu düşünce, çünkü normal bir insanın özelliklerinin çok üstünde, çok farklı yetilerin sahipleridir bu insanlar. Freud’un dediği gibi; ”Önderler yaşam gerekleri konusunda üstün içgörü sahibi ve kendi içgüdüsel arzularına hâkim olmada yükselmiş insanlardır ve böyle olduğu sürece her şey yolunda gider.” Yazılanları okuduğunuzda gerçek bir lider olan Lenin’de de yaşamsal kaygıları, kendisinden çok bütün insanlık için olduğuna şahit oluruz. Lenin de yeryüzünün, yaşayan her insana yeteceğinin farkındadır, her bir insanın tok, sağlıklı ve mutlu yaşayabileceği bilinciyle, yoksulluğun yok olacağına inanmıştır. Bütün ömrünü, hayal ettiği paylaşımcı, mutlu bir dünyayı yaratmak için harcamış, ülkesinin ve halkının refahı için çalışmıştır. Yordam Kitap’ın hazırladığı “Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle LENİN” bu büyük devrimci insanı tanımak açısından, oldukça değerli bir kitap. Hem kişiliğini, hem düşüncelerini hem de insanlara bakış açısını okuyabileceğiniz, değerleri ve kişilikleriyle hâlâ kabul gören, ölmezliklerini kanıtlamış sanatçı ve aydınların kaleminden çıkmış yazıların ilginizi çekeceğinden eminim.

Saçları dökülmüş, R’leri ve L’leri yanlış söyleyen, sağlam yapılı tıknaz bir adam. Gülüşünü başkalarına hemen bulaştırabilen, başarısızlıklara gülerek yaklaşabilen, insanlardan bu derece yukarıda bulunduğu halde kendisini ihtirasın ayartıcılığından koruyabilmiş ve “sıradan insanlara” karşı yakın ilgiyi kaybetmemiş bir insan. Yaptığı her şeye gençlik heyecanı katan, hareketleri çevik ve becerikli, sözcük yönünden cimri ama düşünce yönünden zengin konuşma yetisine sahip olan Lenin’in Moğolu andıran yüzünde yalana ve hayatın dertlerine karşı yorulmadan savaşan bir insanın keskin gözlerinin ışıltısı konuşmasını daha ateşli ve parlak hale getiren bu kendini insana adamış bu adam aynı zamanda; “Komünizmi ancak burjuva bilim ve teknik araçları kitlelere daha iyi anlatabildiği zaman kurabiliriz” diyecek kadar da ileri görüşlüdür.

Kültür ve sanatın insan gelişimindeki olumlu etkilerinin son derece farkında olup ayrıcalıklı sınıfların tekelinde olan sanat ve kültürün halka maledilmesi gerekliğinin bilincinde olan ender liderlerden olan Lenin, devrimden sonra kültürel aydınlanma için seferberlik başlatmış, halkın bilinçlendirilmesine öncelik vermiştir. Bu konuda görüşlerini sanatçılarla tartışmaktan, fikirlerini açıklamaktan hiç çekinmemiş, güzel bir dünya, bilinçli insanlık için edebiyatın kitlelere ulaşmasının gerekliliğini vurgulamıştır hep. Geri kalmışlığın ve bilinçsizliğin kaynağını kurutmanın, cahilliği yenmenin insanlığın kurtuluşundaki önemini kavrayan ve geniş kitlelere bilinç götürmek için büyük çaba gösteren ender liderlerdendir. “Sanatın halka, halkın da sanata yakınlaşması için işe yaygın eğitimle ve kültür düzeyini yükseltmekle başlamalıyız.”(110) görüşünü hep koruyan Lenin her şehre, her köye kütüphaneler, okuma salonları kurup, meslek kursları düzenlenmesi için çalışmıştır. İyi gösterilerin, konserlerin halkın ayağına götürülmesi için ülkenin her köşesine gezici sergilerle eğitim treni yollamış, bundan dolayı, yaşadığı süre zarfında bilim adamları ve sanatçılar çevresinden hiç ayrılmamıştır.

İşte onunla tanışıp onunla birlikte zamanın içinde yer alan bu sanatçıların yazdıklarından oluşan kitaptan birkaç örnek. İspanya iç savaşında hayatını kaybeden İngiliz yazar ve gazeteci Ralph Fox, Lenin için şunları söylüyor; “Lenin’in inancının, onu zamanının aydınlarından ayıran sağlam bir iyimserliği var. O, insanlığa inanan, onun muazzam yaratıcı güçlerini hissedip bunlara şiddetle inanabilen bir adamdır.”(212)

Amerkalı yazar John Reed, 1917-1918 yılları arasında Rusya’da büyük Ekim Devrimi’nin tanığıdır. Birleşik Devletlerin komünist partisinin kurucularındandır. Onun da Lenin hakkındaki görüşlerini şöyle okuyoruz kitaptan; “Lenin kısa boylu, sağlam yapılı bir adam. Çıplak ve çıkıntılı bir kafası var. Gözleri küçük, burnu kalkık, ağzı ince, çenesi geniş, (…) Halkın tapamayacağı etkisiz bir adam. Ama halkın sevdiği garip bir lider; renksiz, esprisiz, uzlaşma nedir bilmeyen, kendisini herkesten ayıran, gösterişsiz bir lider… Derin görüşleri basit biçimde anlatmak, somut bir durumu çözümlemek gücü çok üstün, hem kurnaz hem cesur…”(55)

Öncü kadın devrimcilerden Clara Zetkin’in yazdıklarında şunları öğreniyoruz; “Köylülerin ‘İlyiç’lerine ’bol miktarda beyaz un, domuz yağı, yumurta, meyve vb. Gönderdiği bilinen gerçekti, fakat herkes aynı şekilde bilirdi ki tüm bu iyi şeylerden neredeyse hiçbiri Lenin’in kilerinde kalmazdı. Lenin’in ailesi emekçi halk yığınları kadar kısıtlı yaşama ilkesine sıkıca bağlı kaldığından her şey hastaneler, yetimhanelere gönderilirdi.”(107)

Krishan Chander’den bir alıntı; “Kafasında birçok kuşağı birden kucaklayabilen, birçok ulusun iyiliği için çalışan, onların uğruna yaşayıp onların çıkarları için savaşırken hayatını feda eden bir insan belki bin yılda bir çıkar… Lenin böyle bir insandı!” (53)

Bernard Shaw’ın yazdıklarıyla bitireyim; “Biliyoruz ki, tarihleri bizim tarihimize benzeyen birçok uygarlık doğmuş, Batı Kapitalist uygarlığın ulaştığı noktaya gelince hızlı bir bozulma başlamış, bunu tüm sistemin çöküşü ve insan türünün neredeyse vahşiliğe dönüşü izlemiş. İnsan türü tekrar o eşiği aşmaya çalışmış, her seferinde başarısız olmuş. Şimdi Lenin o eşiği aşmanın yöntemini örgütledi. Eğer onun deneyi sonuna kadar götürülür, diğer ülkeler onun örneğiyle öğretisini izler bu büyük komünist deney dünyaya yayılırsa, tarihte yeni yeni bir çağa sahip oluruz. Eskinin çöküşü ve başarısızlığı, yeniden başlaması, aynı sefil serüvenden aynı sefil sonuca ulaşılması bir kez daha başımıza gelmez. İnsanlık tarihinde şimdiden kavrayamadığımız yeni bir çağa geçeriz. (…) Eğer gelecek; Lenin’in öngördüğü gibiyse, hepimiz gülümseyip geleceğe korkusuzca bakabiliriz.” (180)

Keyifli bir kitap, okuyunca siz de kim bilir ne zenginlikler keşfedeceksiniz…

  • Yazarların ve Sanatçıların Gözüyle Lenin
  • Hazırlayan: Gregori ZLOBİN, Evgeni VİTKOVSKİ
  • Çeviri: Cemre ŞENESEN, Ümit ŞENESEN
  • Türü: Biyografi, Tarih, Politika
  • Baskı Yılı: Kasım 2017
  • Sayfa Sayısı: 306 Sayfa
  • Yayınevi: Yordam Kitap
Sülbiye Yıldırım
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Okuma listenizi gözden geçirmenize neden olacak 13 roman

Read Next

Habib Bektaş’la yeni dünyalara doğru fantastik bir yolculuk!

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *