Yolların Bittiği Yer; Karaço

Karaço, barış içinde yaşamayı isteyenlerle engelleyenleri anlatan, betimlemesiyle, yorumları ve ilginç ayrıntılarıyla okuru sarıp sarmalayan, okunması gerekli bir roman.

Tarihi çok sevdiğimiz söylenemez, ama tarihi romanları pek severiz, hele de abartılı ise. Uzun yıllara yayılan, birçok olayın eklenmesiyle yaratılan efsanelere bayılırız. Peki, gerçeklere? Onlar öte dursun. Ama o gerçekler değil midir önümüzü aydınlatan, rehberlik eden? Öyledir de, abartılı olmalı ki beğenelim…

Kurtuluş Savaşı, okullarda da abartılarak anlatılır da, neler yaşandığından hiç bahsedilmez. Cephane eksiktir, yoksulluk diz boyudur, kararlı komutanlar vardır, ama askerin duygusu, beklentisi, heyecanı farklıdır. Ancak Hüseyin Yurttaş gibi kararlı bir şair, yazar bu öyküyü gerçekçi bir dille abartmaksızın ve atlamaksızın aktarabilir bizlere.

Toz duman içinde…

Sınırını kendi tarlasıyla belirleyen Anadolu insanı, düşmanını iyi tanıdığı ve sonunun ne olacağını bildiği için seferberlikten çekinmez. Toz duman içinde yaşlı genç, kadın erkek, sağlam sakat demeden mücadeleye soyunur. Edebiyatın kendine has en özellikli yanı yaşananlar arasında bir bağ kurması ve belli bir akışla okurun kafasında canlandırmasını sağlamasıdır. Aradaki bağlantı çoğunlukla düşsel olsa da uyumlu olduğu sürece -kuşkusuz abartılmasının da uyumlu olması istenir- okur yadırgamaz.

Gerçekçi anlatım…

Karaço’da anlatılan öykü yaşanmışlıklardır. Gerçek temellidir. Hüseyin Yurttaş, belli ki anlatılanlarla yetinmemiş, listelediği kaynakların da desteğiyle gerçekçi bir roman yazmış.

Anadolu’nun batısında, Yunan işgaline karşı sıradan insanların ve tabii, askerlerin mücadelesi anlatılıyor Karaço’da. Fakı, belki de kişisel bir nedenle, hınç duyduğu düşmana karşı giderek daha da artan ve kurtuluşa giden bir sürecin ana kahramanıdır. Zor bir yaşamdır sürdüğü… Koşullar kadar çeteler, çeteler kadar düşmanı, düşman kadar işbirlikçiler, işbirlikçiler kadar tükenmişlik belini bükmektedir insanların. Tarlasına, bahçesine bakamayan köylünün açlığı, yoksunluğu ve yoksulluğu elle tutulacak denli somuttur. Kimseye kimsenin bir şey demesi söz konusu bile olamaz, birinin diğerinden farkı yoktur ki.

Bergama köyleri…

Kuvayı Milliye güçlerine katılan Fakı, becerisi, başarısı ve kararlılığıyla direnişin simgesi olabilecekken (kaynaklar, yaptıklarının ne denli doğru ve yerinde olduğunu söylüyor) geri çekilmeye gönlü el vermediği için çeteci olmuş, onların da iç yüzünü görmüştür.

Kolay değildir o koşullarda çete liderine kafa tutmak. Kararlılığınız geleceğinizi de belirler. Köylü farklı düşünebilir, askerin düşüncesi daha farklı olabilir, siz derdinizi anlatamamış da olabilirsiniz… kabuğunuza çekilmek zorunda kalırsınız. Ta ki, birileri gelip de sizi açana dek.

Halkların kardeşliği…

Köylüsü, akrabası, hısımı bile tepki gösterirken düşman bellediğiniz “suyun öte yanındaki” sevgiyi, dostluğu, tekrar öğretirler. Kişisel bir olayla kin beslediğiniz o insanlar, yeniden insan ederler sizi. Hüseyin Yurttaş, çok önemli bir şeyi vurguluyor: Düşmanlığın temeli din ya da ırk, millet olamaz.

Barış içinde yaşamak bizim elimizde. Barışı tesis etmek de, gelecek kuşakların da barış coşkusunu yaşaması da yine bizim elimizde. Karaço, bir arada barış içinde yaşamayı isteyenlerle engelleyenleri anlatan, betimlemesiyle, yorumları ve ilginç ayrıntılarıyla okuru sarıp sarmalayan, okunması gerekli bir roman.

  • Karaço
  • Yolların Bittiği Yer
  • Yazar: Hüseyin Yurttaş
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Nisan 2017
  • Sayfa Sayısı: 292 Sayfa
  • Yayınevi: Tekin Yayınevi
Korkut Akın
Latest posts by Korkut Akın (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

Metin Hara kitaplarından ne kadar para kazandı?

Read Next

Bankacıların Ölümü

One Comment

  • Barış içinde bir arada yaşamak, umuduyla bir döneme ışık tutan bu eseri okuma listeme aldım bile. Kalemine ve yüreğine sağlık.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *