21 Kedide Sanat Tarihi Yolculuğu

Nia Gould’un 21 Kedide Sanat Tarihi kitabı, Ebru Berrin Alpay çevirisiyle VakıfBank Kültür Yayınları’ndan yayımlandı.

VakıfBank Kültür Yayınları’nın Türkçe’de ilk kez yayımladığı “21 Kedide Sanat Tarihi” isimli kitap, okuru sanat tarihinde sıra dışı bir yolculuğa çıkarıyor. Bunu yaparken akımlar ve sanatçılarla ilişkilendirilerek tasarlanan kedileri kullanıyor.

VakıfBank Kültür Yayınları’nın (VBKY) okurla buluşturduğu “21 Kedide Sanat Tarihi” adındaki kitapta, tarih boyunca birçok kültürde simgeleştirilen kedilerin sanatçıların atölyelerinde yer almalarına ilişkin bilgiler veriliyor. Sanat akımlarının nasıl ortaya çıktığının ve sanatçıların nelerden etkilendiğinin aktarıldığı kitabın illüstratörlüğünü Nia Gould, Türkçe çevirisini Ebru Berrin Alpay yaptı.

Bizans’ta amaç ruhani atmosfer

Kedilerle Antik Mısır’da başlayan sanat tarihi yolculuğu, günümüzden birkaç yıl öncesinin Genç Britanyalı Sanatçılarına kadar devam ediyor. Kitabın sonunda ise sanatçıları ve akımları bir bakışta özetleyen bir zaman çizelgesi bulunuyor.

Kara kedi Antik Mısır’da yeniden do­ğuşu simgelerdi. Bizans sanatında kedi şımartılır, dahası ilahlaştırılırdı. Yüzler ciddi ifadeler ve abartılı fiziksel özelliklerle betimlenirdi. Figürün aslını yansıtmak amaçlar arasında bulunmazdı. Kitapta bunun nedeninin, sanatçıların konularını dünyeviden ziyade ruhani bir atmosfer içine yerleştirmek istemelerinden kaynaklanması olarak ifade ediliyor.

Rönesans’ta gerçeğe yakınlaştı

Sanat, bilim, edebiyat ve felsefe tarihinin yükseliş dönemi Leonardo da Vinci ve Johannes Vermeer gibi büyük sanatçıların yaşadığı Rönesans’tı. Realizmi temel alan Rönesans sanatında insanın veya kedinin gerçeğ­e en yakın şekilde resmedilmesi, dini imgelemden çok daha önemli bir konumdaydı. Michelangelo ve Tiziano gibi sanatçılar da söz konusu geleneksel eğ­ilimlerden uzak durdu, bunun yerine formları üç boyutlu göstermek adına yeni teknikler kullanmayı tercih etti.

Picasso tuhaf bir bakış açısıyla resmederdi

Kübizm, 20’nci yüzyılın başında ortaya çıktı­ ve sanat dünyasında büyük bir kargaşa yarattı. Kitapta, “Kübist sanatçılar perspektif, ton ve renklerden yararlanarak bir derinlik algısı oluşturmaya çalışmak yerine konularını, geometrik şekilleri beklenmedik düzenlerde bir araya getirerek aynı anda birkaç farklı açıdan gösterdi” deniliyor. Picasso’nun da sıklıkla resmettiği kedi formlarını tuhaf bakış açılarından gösterdiği ve en ünlü Kübist olduğu söyleniyor.

Kahlo: Çıplak gerçeklikle fantastik unsurlar iç içe

Kitapta, Büyülü Gerçekçilik üslubunun en iyi bilinen uygulayıcılarından birinin Frida Kahlo olduğunun bilgisi veriliyor. Onun, ola­ğan ve ola­ğanüstü dünyaların kesiştiğ­i noktada, var olduğ­unu hissettiğ­i simgesel bir gerçekliğ­i temsilen, çıplak gerçeklikle fantastik unsurları buluşturduğu ifade ediliyor: “Franz Radziwill ve Alberto Savini gibi di­ğer sanatçılar ise işlerini, nesneleri birbirlerine akla gelmeyecek ilişkilerle bitiştirerek, mekânı bükerek, alegori ve sembollere başvurarak üretti.”

Warhol ve tüketim kültürü

1960’lı yıllarda akım haline gelen Pop Art’ın sanatçıları eserlerinde serigrafi gibi mekanik teknikler kullanırken reklamlar ve çizgi romanlardan beslendi: “Pop Art’ın saygısızlığ­ı, kadim sanat dünyasının bekçilerini çileden çıkardıysa da, bu akım kamuoyuna, sanatın ne olabileceğ­ine dair yepyeni ve özgürleştirici bir bakış açısı sundu… Andy Warhol serigrafilerinde fosforlu renklerden sıkça yararlanarak aynı imgeyi sayısız kez çeşitli kontrast renklerle bastı. Bu yapıtları, seri üretim ve çağ­ın tüketim kültürüyle ilgili görüşünü yansıtıyordu.”(Tanıtım bülteninden)

Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Catana Chetwynd’in “Ufak Tefek Aşk Hâlleri”

Read Next

Hemingway Sevenler İçin Özel Bir Kaynak: “Sonsuza Dek Hemingway”

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *