Ahmet Büke’den sevenleri için kısa kısa…

Ahmet Büke, İzmir Kitap Fuarı’nda sevenleriyle buluştu. On8 Kitap standında okurları için kitaplarını imzalayan Büke, KitapEki.com yayın yönetmeni Gün Çağ Aydın’ın sorularını yanıtladı.

KitapEki takipçileri için bir araya geldiğimiz Ahmet Büke, merak ettiklerimizi kısa bir sohbetle yanıtladı… İşte Ahmet Büke’den sevenleri için kısa kısa…

Okurlarınızla İzmir Kitap Fuarı’nda, kitap dolu bir ortamda bir araya geliyor olmak nasıl hissettiriyor?

Gitmekten zorlanmadığım tek fuar İzmir’de. Tabii bu şehirde yaşadığım için değil sadece, galiba şehrin içinde, yeşillikler arasında, yürüme mesafesinde olması yüzünden. İlk lise ikinci sınıftayken kitap fuarına gitmiştim. Oktay Akbal’ın imza sırasına girmiştim. Aziz Nesin’in önünde öyle bir sıra vardı ki, o yaşıma rağmen beklemeyi göze alamadım. Daha sonraki yıllarda da fuarın hemen her günü alanda olurduk arkadaşlarımla. Sanırım bu yıl son. Gelecek sene, uzak bir noktaya taşınıyor kitap fuarı. Bir daha gider miyim, bilmem.

ON8 Blog’da bir yıl boyunca her pazartesi yayınlandıktan sonra kitaba tefrika edilen öyküleriniz, okurlarla hem dijitalde hem de basılı olarak buluştu. Çok kitaplı bir yazar olarak nasıl bir deneyimdi bu süreç?

Aslında dijital alanda öykü yazmaya başlamıştım. 2000’lerin başında ilk yazdığım öyküleri Necdet Şen, “Derkenar” isimli internet dergisinde yayımladı. Neredeyse birkaç yıl sadece orada yazdım, daha sonra edebiyat dergilerini keşfedip öykülerimi oralara yollamaya başladım. Ardından, Derkenar’da yazdığım öyküleri de dahil ettiğim basılı kitaplarım oldu. İki ortamda da yazmak yabancı değil yani bana. ON8 Blog deneyimimdeki fark, iki yılı aşkın bir süre boyunca, her hafta düzenli yazmaktı. O dönem bunun farkında değildim, ama geçince fark ettim ki, çok yorucu ve yıpratıcıymış benim için. Yazmaktan ziyade o döngü, çaresizlik hissi, mecburiyet… Yine de zor bir dönemde su üzerinde kalmama yardım etti yazı. Hakkını ödeyemem.

2015’te Yılın Telif Kitabı ödülüne değer görülen İnsan Kendine De İyi Gelir adlı kitabınızdaki öyküler çok ses getirdi. İzmir’den ve sizden öykülerdi bunlar. O öykülerin yakaladığı ritmi nasıl yorumluyorsunuz?

Ben bunu tam ölçemiyorum. Gerçekten ses getirdi mi, emin değilim. Seveni kadar beğenmeyeni de oldu tefrika öykülerin. Ama yazan insanların da farklı yaşam dönemleri var ve böyle dönemlerde yazdıkları farklılaşabiliyor.

Ülkenin içinden geçtiği bu zor günler bir öykü anlatıcısı olarak sizi nasıl etkiliyor?

Epeydir sık öykü yazmıyorum, ama bunun zor dönemle ilgisinin olduğunu düşünmüyorum. Kimi zaman, neyi nasıl yazacağını düşündüğü uzun dönemleri olur insanın. Ayrıca, birçok yazar arkadaşımız en iyi verimlerini sunuyor böyle dönemlerde.

Gün Çağ Aydın
Takip için
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

İki Uzun Gün

Read Next

Babam ve Ben

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *