Ahmet Oktay’ın Gizli Çekmecesi

Ahmet Oktay’ın Gizli Çekmece’sinde sakladığı bu anıları okuduktan sonra biz de bu anıları kendi zihin çekmecelerimizde saklamaya başlıyoruz. Hem de çekmeceyi hiç kilitlemeden.

Eşyaları korumak ve saklamak için kullandığımız mobilya çekmecelerinin yanında bir de değer verdiğimiz anılarımızı saklamak için kullandığımız zihin çekmecelerimiz vardır. Zaman zaman bu çekmeceleri açıp o anıları çekmeden çıkarıp havalandırırız. Kimi zaman da kilitlediğimiz bu çekmecenin ya anahtarını kaybederiz ya da paslandırıp açamayız. Ahmet Oktay zihin çekmeceleri ile yetinmeyip bir de gizlisini yapmış. O çekmeceye de Ankara yıllarını, gazetecilik, TRT anılarını, yazar ve şairler ile olan anılarını tıkıştırmayıp titizlikle yerleştirmiş ve “Gizli Çekmece” adlı kitabı ile de bu anıları havalandırmış.

Şair, yazar ve gazeteci Ahmet Oktay’ın anılarını yazdığı kitabın ilk basımı 1991 yılında Yılmaz Yayınları tarafından ikinci baskısı 2000 Yılında Doğan Kitap tarafından yapılmıştır. Şubat 2017 tarihinde yine Doğan Kitap tarafından yazarın önsözü haricinde Selim İleri’nin önsözü ile yayınlandı.

“Basından, TRT’den bohemlerin ve edebiyatçıların dünyasından hayati hakikiye sahneleri” alt başlığıyla da yayınlan kitapta önsözde Ahmet Oktay şöyle diyor. “ Gizli Çekmece ”de anılar, anekdotlar, yazınsal metinler ve gazetecilik yazılarını bir araya getiriyor, bir tür collage tekniği kullanıyorum.”  Oktay’ın kolaj yaptığı bu anıları okumaya başladığımızda ilk gazetecilik yıllarına ait olan anıları okuruz. 1961 yılında “Yeni İstanbul” gazetesiyle gazeteciliğe adımını atarken, Ekspres, Dünya ve Milliyet gazetelerinde gazeteciliği sürdürdü.

1965 yılında TRT’de göreve başlar. 1976’da istifa eder. 78’de tekrar girer ve 1982’de bu kurumdan emekli olur. İşte bu yıllara ait anılarda kitabın ikinci bölümünü oluşturuyor. Arafat,İsmail Cem,Örsan Öymen,Mehmet Barlas ile olan anılarını bu bölümde okuruz. Oktay TRT’de çalıştığı yıllarda çeşitli edebiyat programları da yapar. Bunlardan en başta geleni “Yaşasın Edebiyat” adlı programdır.  13 bölüm yapılan bu programda Ahmet Muhip Dranas, Cahit Külebi, Behçet Necatigil, Halikarnas Balıkçısı, Edip Cansever, Melih Cevdet Anday ,Tutgut Uyar gibi şair ve yazarlarla söyleşiler yapar. Bu programlar siyah beyaz televizyon dönemlerindedir. Renkli televizyon döneminde ise “Yazarken Okurken “ adlı 15 günde bir yayınlanan bir başka edebiyat programı yapar. O programa da Orhan Pamuk, Latife Tekin, Enis Batur, Asım Bezirci, Hilmi Yavuz, Tuğrul Tanyol, Seyhan Erözçelik, Mehmet Güleryüz, Selim İleri, Başar Sabuncu Talat Sait Halman, Müge Gürman gibi şair, yazar, sinema ve tiyatro yönetmeni ve ressamları konuk eder.

“La Bohem’de Bende Oynadım” bölümünde daha çok sanatçı dostları ile olan anılarını anlatıyor. Bu bölümde mekânlar anılar arasında kendine yer buluyor. Bu mekan adlarını İstanbul’dan başlayarak; Yeşil Horoz, La bohame, Gondala, Karpiç, Üç Nal, Kalem, Nil, Ateş, Seviç, Baylan Pastahanesi olarak sıralayabiliriz. Ankara’da ise en başa Özen Pastanesini koyuyoruz. Ankara’da Özen Pastanesinde İlhan Berk, Necati Cumali, Oktay Akbal, Kenan Harun ile olan anıları okuyup gülümsemeden geçmemiz mümkün değil. İstanbul’da ise kadro epey kalabalık dolayısıyla anılarda… Cahit Sıtkı’dan başlayacak olursak diğer Cahit, Cahit Irgat, Hayalet Oğuz, Patriot Hayati, Selahattin Hilav, Yüksel Arslan Ferit Edgü, Dürnev Tunaselli, Ömer Uluç, Sevim Burak, Edip Cansever, Özdemir Asaf, Can Yücel, Leyla Erbil, Tomris Uyar gibi renkli kişiler bu anıların kahramanları olarak okuruz. Can Yücel ile olan bir anısını şöyle anlatıyor.” …Ankara’da tanıdım Can’ı. Londra’dan döndüğünde. İzgan Baz ve Feyyaz Kayacan ‘la birlikte BBC’de çalıştıkları dönemin öyküleri dillere destandı. Bir akşam Can’la sabahlamış, Kızılay binasının bahçesindeki çimlere uzanıp hayran hayran, mor menekşeleri seyretmiştik. Sonra, ”Bize gidelim, devam edelim” diye tutturdu Can. Evleri Mithat Paşa Caddesi’ndeydi. Şimdi kocaman bir apartman oldu. Gittik. Saat sabahın yedisi. Odası darmadağınık Can’ın Hızla sofra kuruyorken Can, Hasan Ali Bey odaya girdi. Sırtında röpdoşambr, boynunda fular. Hazırlığı görünce, “Eh, bugün biraz geç başlıyorsun ”diye iğneledi Can’ı…”

Ahmet Oktay’ın Gizli Çekmece’sinde sakladığı bu anıları okuduktan sonra biz de bu anıları kendi zihin çekmecelerimizde saklamaya başlıyoruz. Hem de çekmeceyi hiç kilitlemeden.

Bir yıl önce aramızdan ayrılan Ahmet Oktay’ın bu kitabının ön sözünün son satırlarında söyledikleri bizim de bu yazı için son sözümüz olsun. “Okur, bu kitapta, bir yerden sonra ”rahmetli” sözcüğünün kullanılmadığını fark edecektir. Metnin, bir ” mezarlıktan” geçiliyormuş izlenimi vermemesini istedim. Herkes “yaşıyormuş” gibi varsayılsın istedim. Ölmüşleri, yanı başımızdaymış gibi anımsayalım”

  • Gizli Çekmece
  • Yazar: Ahmet Oktay
  • Türü: Anı
  • Sayfa Sayısı: 312 Sayfa
  • Baskı Yılı: Şubat 2017
  • Yayınevi: Doğan Kitap
Fatin Hazinedar
Latest posts by Fatin Hazinedar (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Kitap Deliliği ve Kağıt Ev

Read Next

Rüyası olan herkese…

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *