Anadolu’nun Rengârenk Dünyasına Bir Davet

Faruk Akbaş ve Ahu Erdoğan Akbaş’ın fotoğrafları, Nimet Demir’in yazılarıyla okuru geleneksel kadın giysileri üzerinden Anadolu’nun rengârenk dünyasına davet eden Giysiler, Kültürler ve Kadınlar raflardaki yerini aldı.

Faruk Akbaş ve Ahu Erdoğan Akbaş’ın fotoğrafları, Nimet Demir’in yazılarıyla okuru geleneksel kadın giysileri üzerinden Anadolu’nun rengârenk dünyasına davet eden Giysiler, Kültürler ve Kadınlar raflardaki yerini aldı.

Say Yayınları’nın Fotoğraf Kitaplığı serisinden bir özel seçki daha okurla buluştu. Fotoğraf sanatçıları Faruk Akbaş ve Ahu Erdoğan Akbaş’ın Anadolu’da 37 şehir ve 87 noktada çektikleri geleneksel kadın giysileri fotoğrafları, Nimet Demir’in lirik anlatımıyla Giysiler, Kültürler ve Kadınlar adıyla kitaplaştırıldı. Kitapta Çorum’dan Rize’ye, Kastamonu’dan Siirt’e geleneksel kadın giysileri üzerinden Anadolu’nun çok renkli kültürel hazinesi adeta yeniden açığa çıkıyor.

İkilinin uzun yıllar içinde fotoğrafladıkları geleneksel kıyafetlerin geçmişini, o kıyafetleri üzerlerinde taşıyan kadınlar için anlamını, kullanım şekillerini ve hatta kuşaklar boyu küçük nüanslarla verilen büyük mesajları derleyerek, bizzat yöre kadınının dilinden yalın ama derinlikli bir üslupla aktaran Nimet Demir, “Fotoğraf Kitaplığı” serisinden çıkan kitaba adeta türünün hakkını teslim ediyor.

Köşe bucak uzak yakın demeden, geniş bir coğrafyada ciddi bir sözlü tarih çalışmasının izlerini de yansıtan kitapta şüphesiz sırlar açığa çıkarılmıyor ama bu zamana kadar sadece yaşayanın bildiği, gidenin dinlediği bir miras derli toplu dile geliyor.

Çorum Osmancıklı kadınların asırlardır kâh başörtü, kâh ceket kâh manto olarak kullandıkları kargı ve kenefiler için “Utançtan değil adetten giyiniyoruz’’ sözleri, her alandaki zarfla mazruf ikilemine mazruftan yana bir not düşüyor sanki. Öte yandan Harran’da alın hizasına sarılan “ton” veya “haberi” denen altın renkli tülbentten çok, yaşlı ya da yaslı kadınların taktığı “hetete”nin yaygınlaştığını öğrenmek, bir an için coğrafya kaderdir aforizması üzerinde düşünmeye sevk ediyor insanı.

Giysiler, Kültürler ve Kadınlar’ın sayfalarında dolaşanlar Artvin’in Maçahel’indeki “laçaki”li kadınlardan Malatya’nın Arapgir’indeki “küllük”lü genç kızlarına kadar Anadolu’nun kültürel efsanesinin gerçek kahramanlarının izini sürmekle kalmayacak, rengârenk giysilere nakşedilmiş çoklu duygularla yüzleşme imkânı da bulacak.