
Derinin Altında, İskoçya’nın sosyo-ekonomik durumundan yola çıkarak insan manzaraları sunuyor okuyucuya.
Michel Faber, ilk kitabı olan Derinin Altında ile çeşitli ödüllere aday olmuş Hollandalı bir yazar. Göğsünü siper etmiş ve okuyucusuna bu kitabı armağan etmiş. Bize de okumak düşmüş. Sel Yayıncılık sağolsun bize bu fırsatı sunmuş. Aldık, bağrımıza bastık, okuduk. Ben Şanlıurfa’da yaşayan bir okuyucu olarak, sıcaklığın ortasında kalmış şaşkın bir kutup ayısının tedirginliğiyle aldım elime kitabı. Ter damlaları ensemden ürperti yayarak sırtıma ulaştıkça okumaya devam ettim çünkü roman oldukça sabır gerektiren bir üsluba sahip. Bela Tarr’ın Satantago’su kadar ağır, çetrefilli ve size vaat ettiklerini kolayca alamayacağınız ….
Isserley, tabiri caizse bir otoban faresidir ve şirket için çalışan tek kadındır. A9 otoyolunda arabasını sürerken, yol kenarlarına bir gözünü misafir etmiştir. Gecesi, gündüzü yoktur. Av peşindedir: İnsan avı. Kadınlardan uzak durmaktadır çünkü kadınlar zayıftır ve yeterince kas kütlesine sahip değillerdir. Wess şirketi için çalışan bir köle diyebilir miyiz onun için? Neden diyemeyelim ki, birçok nedeni var çünkü Isserley genel itibariyle çirkin bir kadın ve bir seks objesi olarak vücudunun belli özellikleriyle arabasına aldığı otostopçuların aklını çelebiliyor. Böylelikle hedefine kolaylıkla varabiliyor. Ikpatua iğnesiyle avını bayıltarak Wess şirketinin gizli mabedine götürüyor.
Roman, insan-doğa ilişkisine dair çarpıcı özellikler barındırıyor. İskoçya’nın eşi benzeri olmayan manzaralarıyla, tabiatın arasında sıkışıp kalıyorsunuz ve üzerinizdeki sis git gide alçalıyor. Elinizde şemsiyeyle dolaşıyorsunuz. Her an tetikte… Erkek bedeninin sonuna kadar erkek(!) tarafından sömürüldüğü bir düzen.
Roman iki parçadan oluşuyor diyebiliriz. İlk parça oldukça kapalı bir anlatım, neler olduğunu anlamanız için beklemeniz gerekiyor. İkinci parçada ise, darbeler üst üste iniyor ve şaşkınlıkla bakakalıyorsunuz kelimelerin gücüne. Bu, o anlardan biriydi: Isserley, mahzene inerek vodsellerden (avlarını çağırdıkları isim) birinin acıyla haykırarak bir kelime söylediğini duyar; fakat ne olduğunu ilkin anlayamaz. Vodsele biraz daha yaklaşır ve kelimenin ne olduğunu anlar: Merhamet! Daha çarpıcı olan ise bundan sonrasıdır çünkü Isserley öğrendiği dilde Merhamet kelimesinin bulunmadığını bize açıklar. Yozlaşmış bir düzenin alt tabakasında sıkışan bu kadının dili de yozlaşmıştır ve kurtuluş için kendini yok etmesi gerekmektedir: *Kendini yakmak istemelisin kendi ateşinde; nasıl yeniden doğmak isteyebilirsin ki, önce kül olmadan?
Bir düzen eleştirisidir Derinin Altında. Bir yok olma serüvenini anlatır.
Baudrillard da toplumun atardamarına inerek oluşturulmuş düzene ilişkin analizler yapar. Yok olmamak için yok et. Güç kazan, ez. Acıma. Merhamet etme. **Bana fırlattığın şeyi söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim! Wess şirketi de insan bedeni üzerinde kâr sağlayarak, daha doğrusu insan bedeninin tüccarlığını üstlenerek olabilecek en büyük tahribatı yaratıyor evrende. Vampirlerden bir farkı yoktur.
Tüketim toplumu var olmak için nesnelere ihtiyaç duyar. Nesnelerin ”kullanım”ı sadece nesnelerin yavaş yavaş kaybolmasına götürür. Nesnelerin şiddetle yitirilmesinde yaratılan değer çok daha yoğundur. Bu yüzden yok etme, üretime temel alternatif olarak kalır: Tüketim sadece üretimle yok etme arasındaki aracı bir terimdir.**
Derinin Altında, İskoçya’nın sosyo-ekonomik durumundan yola çıkarak insan manzaraları sunuyor okuyucuya. Araba, bir tür metafora dönüşerek bize bir dünyanın kapısını aralıyor. İnsan manzaralarının acıklı hikâyesini İskoçya’nın kadim topraklarına bakarak okuyoruz.
Sinemaya da uyarlanan bu romanda Isserley karakterini Scarlett Johansson’un canlandırması bir ironidir bana göre. Gayet başarılı bir filmdi. Senaryoya bir kitap nasıl dökülür, neler çıkarılır veya neler eklenir vs… Öğretici. Filminin daha çok izlenmesi için yönetmenin bundan başka çaresi yoktu. Bir “afeti” oynatmaktan başka…. Hak veriyorum çünkü Türkiye’de de kitabın 2013 yılından beri hâla ilk baskısının tedirginliğini üzerimden atamamışken…
- Friedrich Nietzsche
- Tüketim Toplumu, Jean Baudrillard, sayfa: 40, Ayrıntı Yayınları
- Tüketim Toplumu, Jean Baudrillard, sayfa: 46, Ayrıntı Yayınları
![]()
|
- ANNE FRANK’IN ESKİ MEKTUPLARI GÜN YÜZÜNE ÇIKTI - 3 Haziran 2019
- Seçimi Kaybetme Hikâyesi: What Happened? - 30 Temmuz 2017
- Araf’ta Kalan Kadının Hikâyesi - 25 Temmuz 2017