Desen Yayınları’ndan çıkan Aramızda kitabı da çok zor bir konu olan kadın şiddeti, cinsel istismar, cinayet vs. gibi konuları hafif üstü kapalı ama etkileyici ve sarsıcı bir şekilde anlatan grafik bir roman.
“Kadınların güçlenmesine yönelik görsel bir manifesto.”
Kirkus Reviews
Kadına yönelik şiddetin günden güne daha fazla konuşulur olduğu, yılların geçmesine rağmen konunun hız kaybetmektense giderek hız kazandığı bir gerçek maalesef. Bu nedenle çocukların (kız erkek ayrımı yapmadan) konuyla ilgili bilinçlenmeleri, konuya dair düzgün bakış açısı geliştirmeleri ve özellikle kız çocuklarının güçlenebilmeleri için bu alanda gerçekleştirilen çalışmalar, yazılan kitaplar, çekilen filmler vs. çok büyük öneme sahip.
Desen Yayınları’ndan çıkan Aramızda kitabı da çok zor bir konu olan kadın şiddeti, cinsel istismar, cinayet vs. gibi konuları hafif üstü kapalı ama etkileyici ve sarsıcı bir şekilde anlatan grafik bir roman. Zaman zaman sert olmayı da ihmal etmiyor denebilir.
Kahramanımız Una, yazarın ve hatta çizerin ta kendisi. Una’nın hikâyesi 1975 yılında İngiltere’nin Yorkshire bölgesinde başlıyor. O zamanlar 10 yaşında olan Una, ablasının elbiselerinden birini giymiş prenses taklidi yaptığı zamanlarda, kendisini Damian olarak tanıtan bir adamla tanışıyor ve buradan itibaren de hayatı geri dönülemez bir yola girmiş oluyor.
“Damian denen adamdan kimseye bahsetmedim. Kimse de sormadı zaten. Maalesef sen anlatmadığın sürece kimse fark etmez.”
Hayat normalmiş gibi devam ederken, Una liseye, altını ıslatmaya, arkadaş edinmeye, âşık olmaya ve umutlanmaya başlıyor. Maalesef hayat, Una’ya şans vermemekte ısrarlı davranıp karşısına yine kötüleri çıkarıyor. Umutla yaklaştığı her adım, korkunç bir sona bağlanıyor. İşin kötüsü yaşadıklarının taciz ya da istismar olarak adlandırıldığını kavraması bile çok geç oluyor. Çevresindeki havalı tiplerin, maruz kaldığı akran zorbalığının, hissettiği dışlanmışlığın arasında gittikçe yalnızlaşmaya, yaftalanmaya ve sürekli sözel ve fiziksel tacize uğramaya başlıyor.
Aynı dönemlerde kadınları öldüren bir seri katilin Kuzey İngiltere’ye dehşet saçması da kitabın diğer bir yan konusu. Una’nın hikâyesinin arasına Yorkshire Kasabı lakaplı katilin haberleri de giriyor ve bize o dönemin İngiltere’sini, kadınlara ve kız çocuklarına dair gerçekleştirilen her türlü şiddetin ve istismarın huzursuzluğunu yaşatıyor. Başına gelenlerin tamamen üstü kapalı ama insanın içini acıtan ve sarsan cümlelerle anlatıldığı Una’nın hikâyesi, aralara giren o döneme ait gerçek haber metinleri, gazete manşetleri ve röportajlar da eklenince çok daha derinden hissedilir oluyor.
“Daha büyük olanı benimle ilgileniyordu. Çok geçmeden fark ettim ki olayı tam olarak anlayamamışım.”
Yetişkinlerin sürekli mazur görülmesi ve çocukların sürekli suçlanması, savunmasızlığın ne kadar çaresiz hissettirdiği, konuşmak isteyip de konuşamamanın verdiği yalnızlık ve dışlanmışlık duygusu, kimsenin ne yaşadığını anlamaya çalışmaması ya da inatla anlamaması sadece Una’da değil, okuyucuda da büyük bir öfkeye sebep oluyor. Neyse ki geçen yıllara, büyük acılara, büyük kayıplara rağmen Una sonunda karşı koyması gereken bu çaresizlik dalgasını sonlandırmaya karar veriyor ve bu kitap ortaya çıkıyor. İyi ki de çıkıyor.
Kitabı okurken bu kadar gerçekliğin ve dehşetin içinde rahatsızlık ve huzursuzluk hissettim. Tıpkı yazarın sonsözde belirttiği gibi kitap kesinlikle “Bu belki toplumun değer vereceği bir kitap değil, ama iyi bir kitap olduğunu umuyorum. Sağaltıcı da değildi, ama özgürleştiriciydi.” diye tanımlanabilir. Ama bu olayların görünür kılınmasının, konuşulur ve ifşa edilir hale gelmesinin faillerin cezalandırılması veya suçların azalması için bir yardımcı rol üstlendiği de aşikâr. Bir diğer taraftan da okuduğumuz olaylar 70’lerin İngiltere’sinde geçmesine rağmen bana maalesef Türkiye’nin şimdilerini hatırlattığı için okumak ayrıca zordu. Tam da bu nedenle Türkiye’de daha fazla okunur hale gelmesi iyi olacaktır diye düşünüyorum.
Çocuklarla zor konuları konuşmak için fırsat yaratan ve düşünmelerini ya da belli bir konuyla ilgili bilinçlenmelerini sağlayan kitaplar arasında belki de bu zamana kadar okuduğum en sert kitap olan Aramızda, hem anlattıkları hem de keskin ve metaforik çizimleri ile kesinlikle 17 yaş altı için fazla ağır olduğunu düşündüğüm bir kitap. Bu nedenle 17 yaş ve üstü tüm okuyucular için derinden etkilenerek, bazen sarsılarak ama neyse ki mücadele, umut ve cesaretle tamamlanan bir hikâye okumaları için bir fırsat.
Keyifli okumalar…
Ebeveynlere Faydacı Puanlama
- Görsellik: 5 puan. Hikâyenin sarsıcılığını tamamen yansıtmayı başaran; yer yer korkutucu, yer yer üzücü, gazete haberlerini, farklı illüstrasyonları bir araya getiren, genel anlamıyla çok etkileyici çizimlere sahip.
- Hikâye: 5 puan. Günümüzün en dehşet verici gerçeklerinden olan ve özellikle kız çocukları ve kadınların uğradığı cinsel, psikolojik ve duygusal şiddeti çok farklı bir anlatım tarzıyla gözler önüne seren gerçek bir hikâyesi var.
- Eğitici/Öğretici Nitelik: 5 puan. Hem konuya dair bilinç uyandırmak, hem cesaret ve güç vermek hem de ses çıkarmanın gerekliliğini çok güzel bir şekilde vurguluyor.
- Hayal Gücü Gelişimi: 5 puan
- Kültürel Gelişim: 4 puan
|
- DÜMTEK NECMİ’NİN MUHTEŞEM HİKÂYESİ - 24 Mart 2021
- DUT AĞACINDAKİ HAYALET - 9 Şubat 2021
- KİTAP TAMİRCİSİ TOPRAK - 7 Aralık 2020
FACEBOOK YORUMLARI