ARIZANIN MERKEZİNE SEYAHAT

Arızanın Merkezine Seyahat ile ilk defa okurlarıyla buluşan Sona Ertekin’in akıcı üslubu ve zekâ dolu cümleleri okuru kitaba bağlayan en önemli faktör.

İstanbul’da başlayan ama dünyanın neresinde biteceği belli olmayan, heyecanlı ve aşk dolu bir maceraya atılmak istediğimi hiç fark etmemiştim, ta ki Sona Ertekin’in ilk kitabı Arızanın Merkezine Seyahat’i okumaya başlayana kadar…

Bazı kitaplar sizi günlük hayatın bunaltıcı monotonluğundan kurtarır, sayfalar arasında değil de dünyada dolaştığınızı hissedersiniz. Kalbiniz roman kahramanıyla birlikte atar; onlarla birlikte heyecanlanır, âşık olur, üzülürsünüz. Arızanın Merkezine Seyahattam da böyle bir kitap. Sona Ertekin’in kahramanları Leyla ve Hakan, başlarına gelen olaylar gerçeküstü olsa da birbirleriyle olan diyalogları ve kararlarıyla son derece gerçekçi iki karakter.

Bir süre önce babasını kaybeden Leyla, kitap dedektifliğini bırakıp Moda’da yeni nesil bir kafe işletmeye başlar,serseri bir dedektif olan Hakan ise insanların arayıp da bulamadığı spesifik nesneleri bularak yaşamını sürdürür. Hakan’ın gizemli bir kitabı aramaya başlamasıyla yolları kesişen ikili hiç farkında olmadan gizemli notlar, büyücüler, Uzakdoğu dövüş sporlarıyla bezeli bir maceraya atılır. Tabii artan adrenalin seviyesiyle birlikte kahramanlarımızın nabzı hızlanmaya başlar ve kendilerini gizemlerle çevrili tutkulu bir aşkın içinde bulurlar.

Hakan’ın Leyla’ya olan hislerini kabul edememesi,kendi kendine yaptığı,“Sadece görevimi yerine getirip gideceğim” telkinleriyle Leyla’nın yaş tahtaya basmayan, özgüvenli tavırlarının ardındaki teslimiyeti, günümüz çiftlerinin ruh halini çok net bir şekilde ortaya koyuyor.

Kitapla ilgili sevdiğim bir diğer şey ise, kitaplara verilen değer ve yüklenen anlamlardı. Hızla dijitalleşen ve oyunlaşan dünyada kitaplar önemini yitiriyor gibi görünse de insanların kitaplara değer verdiğinin belirtilmesi ve hatta dünyanın en değerli nesnesinin bir kitap olması, nesilden nesle bilgi aktaran kitapların insanlığın gelişimindeki önemini vurguluyor.

Arızanın Merkezine Seyahat ile ilk defa okurlarıyla buluşan Sona Ertekin’in akıcı üslubu ve zekâ dolu cümleleri okuru kitaba bağlayan en önemli faktör. Gündelik dili bayağılaşmadan, ustalıkla kullanan yazarın dürüstlükle mizahı harmanlayan tavrının ise okurlara ayrı bir haz verdiğini söylemek mümkün.