Arzular ve Sorumluluklar

Ian McEwan ülkesinde 2014 yılında yayımlanan son romanı “Çocuk Yasası”nda arzularla sorumluluklar, inançlarla kanunlar arasına sıkışan insanlara, hayatı ıskalamanın hüznüne dair çok zarif ve etkileyici bir hikaye anlatıyor.

Ian McEwan 1948’de İngiltere’de doğdu. Sussex Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı bölümünü bitirdi.. East Anglia Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı üzerine yüksek lisansını yaparken romancı Malcolm Bradbury’den yaratıcı yazarlık dersleri aldı. Dersini iyi çalışmış olmalı ki hikayelerini topladığı ilk kitabı “İlk Aşk, Son Törenler” ile 1976 Somerset Maugham Ödülü’nü kazandı. Henüz yirmili yaşlarındaydı ve edebiyat dünyasında hem heyecan hem beklenti yaratmıştı. Birbiri ardına yazdığı romanları, hikayeleri, senaryo ve oyunlarıyla beklentileri boşa çıkarmadı. Bir çok kez aday olduğu Booker Ödülü’nü 1998 yılında –“Amsterdam’da Düello” ile- kazanmıştı. Parlak kariyerinde çok sayıda ödül bulunan, eserleri dünyanın neredeyse bütün dillerine çevrilen, romanları sinemaya uyarlanan McEwan duyduğu saygı nedeniyle bir opera bir de oratoryo metni kaleme aldı.

Fiona’nın kararı

Türkçeye ilk çevrilen McEwan romanı “Siyah Köpekler” 1995 yılında yayımlanmıştı. Aradan geçen yirmi yıl içerisinde bütün romanları ve hikaye kitapları türkçeleştirildi. Bu nedenle gerek biçim gerek içerik açısından sanatına yabancı değiliz. Bireyi içine düştüğü olağandışı durumlarda –keskin bir gözlem gücüyle- yakalayan, söz konusu durumun yarattığı çatışmalardan, seçenekler ve seçimler arasındaki gerilimden insana dair evrensel gerçekliğe varmaya, modern toplumun korkularını sergilemeye çalışan Ian McEwan “Çocuk Yasası”nda romancılığının karakteristiklerini bir kez daha ortaya koyuyor.

Londra’da yaşayan, Yüksek Divan Aile Hukuku Dairesi’nin en başarılı ve ünlü hâkimlerinden Fiona Maye ile otuz beş yıldır süren “mutlu” evliliği beklenmedik bir kriz ile sarsıldığı gün tanışıyoruz. Son bir aşk yaşamak istediğini söyleyip evden ayrılan kocasına duyduğu öfke ve yalnızlık korkusuyla hatırlıyor geçmişi. Başlangıçta aşk ve tutku dolu ilişkileri –Fiona mesleki kariyerinde adım adım yükselirken- alışkanlığa, arkadaşlığa dönüşmüş. Hep erteledikleri çocuk sahibi olma fikrinden uzaklaşmışlar. “Bir sabah saat dokuz buçukta, Kraliyet Adalet Sarayı’nda, Yüksek Adalet Divanı Başkanı’nın yönettiği yemin töreninde, peruklu iki yüz meslektaşının karşısında, üzerinde cüppesi, bağlılık ve hâkimlik yeminlerini edip hakkında yapılan esprili konuşmayı kıvançla dinlerken, oyunun bittiğini” anlamış Fiona; “tıpkı geçmişin İsa’yla evlenen kadınları gibi o da artık hukuka aittmiş”.

Ve şimdi, -kendisi gibi 59 yaşında ama kendisinden fiziksel anlamda çok daha fomda- kocasına baktıkça gördükleri hiç iç açıcı sayılmaz; “…ayak bileklerinin cilveli bir karşılık olarak kalınlaşmasına, yaz göğünde kümülüs bulutları gibi şişen kalçasına, belinin dolgunlaşıp diş etlerinin çekilmesine ne demeli? Bütün bunlar henüz paranoyak milimetreler halinde olup bitiyordu. Daha da beteri, yılların kimi kadınlara reva gördüğü özel hakaret: Dudaklarının daimi bir sitem ifadesinin peşinde aşağı doğru bükülmeye başlaması. Tahtında oturmuş, müdafaa avukatına kaşları çatık bakan peruklu bir hâkime yakıştığı söylenebilir. Ya sevgiliye?”…

İşte tam böyle bir karanlık ruh hali içindeyken önünde bulur Adam Henry dosyasını. On yedi yaşında bir lösemi hastası olan Adam, Yehova Şahitleri cemaatine mensuptur ve kan almak inançlarına aykırıdır. Hastahane yetkilileri ise onun bu kararının geçersiz kılınmasını talep etmektedir. Hayati tehlike nedeniyle kararın çok kısa zamanda verilmesi gereklidir. Onun kişisel haklarına saygı göstermekle bu hakları çiğneme pahasına genç bir hayatı kurtarmak arasında kalan Fiona, Adam’la görüşmek için hastahaneyi ziyaret eder. Karşısında beklediğinden çok farklı bir genç bulacak görüşme ikisinin de hayatını değiştirecektir…

Özgürlükten kaçış

Ian McEwan’ın bireyi içine düştüğü olağandışı durumlarda yakaladığını söylemişim. “Çocuk Yasası”nda olağandışılıklar katmerleniyor. Fiona bir yandan kişisel yaşamındaki krizle diğer yandan genç bir çocuğun kaderini belirleyecek kararın meşruluğu meselesiyle boğuşmak zorunda. İşin kötüsü dikkati ikiye bölünen hakimin bu ikisini birbirinden ayıramaması. Mahkeme salonuna giderken, mahkemede, Adam’ı ziyaret ettiği hastahanede zihni hem kendisiyle hem de davayla meşgul. Hakim böyle bir ruh halindeyken adil bir yargılamadan söz edilebilir mi? Araya girip soruyu doğrudan kendisi dillendirmemekle birlikte “adalet sisteminin, adaleti -her zaman- tesis edemeyeceği”ni işaret ediyor Ian McEwan. İşaret etmekten ziyade soruyor. Ewan’ın diğer romanlarında olduğu gibi “Çocuk Yasası”nda da az sayfada pek çok meseleye yer verilmiş. Gündelik hayatın karşımıza çıkardığı sorunlarla, engellerle, karşıtlıklarla Ewan’ın roman kahramanları da boğuşuyorlar. “Çocuk Yasası”nda gerçekten de yakıcı ikilikler, antagonist çatışmalar var. Yaşama hakkı ve hukuk, yaşlılık ve gençlik, suçluluk ve masumiyet, dini yasaklar ve özgürlük… Sınırlarla çevrili hayatlarda kendi kaderlerini tayin edemeyen bireyler, hayatın akışı karşısında hissedilen panik çaresizlik ve sonuçta özgürlükten kaçış… Usta bir romancı olarak Ian McEwan bilgiçlik taslamıyor, hazır cevaplar sunmuyor. Elbette seçilen durumlar ve sorunlar cevabın kendisi olabilir ama bu bile yoruma tabidir. 

Rastlantılarla sürüklenen, gerçeklerle yüzleşemeyen, dik durmakta zorlanan roman kişilerine karşı Ian McEwan’ın acımasız hatta sevgisiz olduğunu düşünebilirsiniz. Thomas Bernhard kadar olmamakla birlikte Ewan’ın bakışında da karanlık bir yan var. Ahlaki sorgulama yapmıyor, “iyi”-“kötü”, “doğru”-“yanlış” gibi katı karşıtlıklarla yaklaşmıyor. Ama romanı öyle kusursuz kurgulayıp hikayesini öylesine zarif anlatıyor ki ister istemez kendisini işin içinde, roman kişilerini yargılarken buluyor okuyucu. Az sayfada hızı akan bir hikaye anlatmak belki zor değildir, ama hem böylesine yakıcı meselelere açılmak hem de Fiona gibi derinlikli bir karakter yaratmak gerçekten de deneyim ve ustalık gerektirir. In McEwan, “Çocuk Yasası”nda işte bu becerilerini sergilemiş.

  • Çocuk Yasası
  • Yazan: Ian McEwan
  • Çeviren: Roza Hakmen
  • Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
  • Baskı tarihi: 2016
  • Sayfa yapısı: 152 sayfa

Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Çikolatalı Tarifler Kitabı

Read Next

İthaki Yayınları’ndan Yıldız Gemisi Askerleri

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram