
Mahmut Turgut, hepimizin tanıdığı bir portre fotoğrafçısı… Birçok kitabın arkasında, yazarının fotoğrafının altında imzası olan sanatçı.
“İki der atlardım üçü Sayamazdım sayıları Babam öğretti sonra Beşte baktı üzgün üzgün bizlere Sekizi bahçede belledim Ellerini tuttum –bir dedim, dokuz dedim- onda bitti İsli döşemeleri kışın yatakta sayabiliyorum |
İnsanın içinde bir dünya oluşuyorsa; harfler, sözcükler, dizeler bir başka dünyayı işaret ediyorsa; işte ben, ona -kim ne derse desin- şiir diyorum. Mahmut Turgut, hepimizin tanıdığı bir portre fotoğrafçısı… Birçok kitabın arkasında, yazarının fotoğrafının altında imzası olan sanatçı. Sakin, yalın ve bir o kadar da titiz çalışırken. Sadece o anı yakalamıyor, geniş zamana yayılan bir anlam yükleniyor o kare…
Önce şiir vardı…
Mahmut Turgut’u, 70’li yıllarda dergilerdeki şiirleriyle tanıdık önce… İnsanın içine işleyen dizelerdi… Boğazınıza takılmış bir yumru büyüyordu ister istemez… Kendinizce, sizde kalan dizelerle doluya koyuyor aldıramıyor, boşa koyuyor dolduramıyordunuz… Bir yanıyla işliyordunuz şiiri, yepyeni ufuklara koşturarak, bir yanıyla da sizin oluyordu Turgut’un o yalın dizelerinden doğan anlamlılıkla ürettikleriniz. Dinçer Sezgin, “…Kitabı okurken şiirleniyorsunuz” diyor. Var mı ötesi? Bence dikkate almak gerek bunu…
Fotoğraf-lar
Fotoğraf, sözcüksüz şiirdir bana göre… Dizelerle yazılan şiirde, okur ister istemez sözcüklerin genel anlamına takılıp daha geniş alanlara açılamayabilir. Ama fotoğraf öyle mi?
Yanlış anımsamıyorsam 12 saniyede algılarmışız bir fotoğraf karesini… 12 saniyede yazılan bir kitap yani. Gökteki bulutun şeklinden, model kişinin yüzündeki kırışığa kadar, kadrajından (çerçevelenmesinden) ışığın etkisine kadar sizi etkileyecek o denli çok detay vardır ki o karede… Hem sahi, her bakışınızda yeni bir anlam yüklenir o neredeyse ezbere bildiğiniz kare. Her seferinde yepyeni bir dünya serer gözlerinizin önüne…
Mahmut Turgut, şairliğine objektifin nesnelliğini de katarak yeni dünyalara açılmamızı sağlayan sergileriyle görsel şiirler yazdı yıllar boyu. Doğa’dan/Van’dan, Oto-Grafik, Objektifimdeki Edebiyatçılar ile Mahmut Turgut’un o dizelerindeki yalınlığı ve anlam yüklülüğünü fotoğraflarda bir arada izledik. Güçlü karelerdi o fotoğraflar, insanın içini açan, görselliğiyle yeni şiirler yazdıran…
Şöyle yazmışım Oto-Grafik üzerine, 2011’de, “Belki ilk bakışta –kadrajlandığı için- sınırlı imiş duygusu verse de sayfaları açtıkça ufka varan bir genişleme sizi bambaşka bir dünyaya taşıyor. Renkleri de düşündüğümüzde (ne yazık ki yazı rengin duygusunu sözcüklere yüklüyor ve tam olarak yansıtamıyor) cidden bir şiir doğuyor o keskin çizgilerin uyumundan.” (Dünya Kitap, Eylül 2011)
Yazılanlar/Çizilenler
Mahmut Turgut bir başka güzelliğe daha imza atmış bu kitapta… Yapıtlarının üzerine yazılanları da toplamış… Sadece yazılanları değil, çizilenleri de, çünkü karikatüristlerin çok hoş ve anlamlı çizimleri de yer alıyor… yitip gitmesine gönlünün razı olmadığını belirterek.
Attila İlhan’dan Remzi İnanç’a, Ahmet Telli’den Konur Ertop’a, Fikret Otyam’dan Ferit Edgü’ye, Sennur Sezer’den Doğan Hızlan’a 60’tan fazla yazarın, düşün insanının görüşlerini toplamış Turgut… Çok etkilendim, şiirlerden sonra, o şiirler üzerine yazılanları okuyunca hem anlam katmanları yükseldi hem de yeni ufuklar açıldı önümde… Bu da farklı zamanlarda farklı yayın organlarında yayımlanan yazıları karşılaştırma, buna da bağlı olarak o yazarın bakış açısını yakalama imkanı veriyor.
![]()
|
- Hayata bir de bu “pencere”den bak!… - 9 Nisan 2020
- BİTMEYEN AŞK: İSTANBUL - 7 Aralık 2019
- Türkiye’nin Çilingir Sofrası: Rakı Gastronomisi - 3 Aralık 2019