
John Boyne, yetişkinler için bile yeteri kadar zor olabilecek bir dönemi, çocuk gözünden aktarma yöntemiyle okuyucuda basit ama bir o kadar da derin bir sorgulamaya neden oluyor.
Nazi Almanyasını 9 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlattığı Çizgili Pijamalı Çocuk kitabıyla tanıdığımız John Boyne’un yine aynı dönemi farklı bir çocuğun gözünden anlattığı, en az ilki kadar sarsıcı bir kitap Zirvenin Dibindeki Çocuk.
Bir insanın bebekliğinden itibaren başlayan insani gelişimi ailesinden, çevresinden ya da okuldan aldıkları ile şekillenerek belli bir noktaya gelir. Bu gelişimin ne şekilde olacağı, iyi ya da kötü yönde mi ilerleyeceği ise büyük ölçüde kendisine ne verildiği ile ilgilidir. Özellikle sağlıklı bir vicdani gelişim bu evrede çok önemlidir. Kitabımızın kahramanı olan Pierrot, tam da bu konuda bize iyi bir örneklem oluşturacak nitelikte bir karakter olmuş.
Katıldığı savaşın izlerini silememiş ve zaman ilerledikçe hırsını karısından çıkarmaya başlayan Alman bir baba ile Fransız bir annenin çocuğu olarak Paris’teki evlerinde, köpekleri Dartanyan ile birlikte yaşayan Pierrot, önce babasını sonra da annesini kaybedince yapayalnız kalıverir. Bir süre komşularının evinde kalıp, aynı zamanda en yakın arkadaşı da olan Anshel ile birlikte içinde bulunduğu duruma göre iyi idare etse de, önce bir yetimhaneye sonra da daha önceden hiç tanışmadığı halası Beatrix’in yanına yerleşmek üzere Berghof’a doğru yola çıkar.
Tek başına yaptığı bu uzun ve meşakkatli yolculuk, Pierrot için bir dönüm noktası olur. Hitler’in zorbalığının her yerde hissedildiği bu dönemde, yolculuk boyunca karşılaştığı insanlar ve maruz kaldığı eziyetler onda hayata, kendine, iyi ve kötüye dair bir sorgulama yaşatmaya başlar. Tanımadığı halası, halasının hizmetli olarak çalıştığı evin çalışanları, evin sahibi olduğunu sonradan anladığımız Hitler, eve gelenler gidenler vs hepsi Pierrot’nun hayatı anlamlandırmasında bir araç olur. Çocuk saflığı ile geldiği ve başına gelenleri yine aynı saflıkla yorumladığı günler, zaman geçtikçe yerini yanlış anlamlandırmalarla dolu günlere bırakır. İlk geldiğinde halasının adını Pierrot’dan gerçek Alman ismi olan Pieter’a çevirmesi, Paris’te bıraktığı en yakın arkadaşı Anshel ile Yahudi olduğu için mektuplaşmalarının yasaklanması, Hitler evdeyken nasıl konuşması, nasıl hareket etmesi gerektiği gibi ayrıntılar onun için anlamlı bir karşılık bulamazken, zamanın ilerlemesi ile her biri kendine yanlış anlamlar buluverir.
Saf ve masum bir çocuk olarak maruz kaldıklarıyla baş etmenin yolunu, başkalarına da kendisine yaşatılanları yaşatmakta bulur. Kendine eziyet edenlerin formalarına (bu Nazi formaları Pierrot için gücün ve gösterişin ta kendisidir) kendisi de kavuşunca, bir anda iyi taraftan kötü tarafa geçiverir. Hitler’in kendisine sahip çıkması, kendisini desteklemesi, çocuk olmasına rağmen güç olgusunu sonuna kadar yaşamasına olanak sağlaması zamanla Hitler’e hayranlık duymasına ve itaat etmesine kadar varır. Kavuştuğu bu büyük gücün gölgesinde pek çok kötülüğe öncülük eder ve haksızlıklar karşısında susmayı tercih eder hale gelir. Daha da kötüsü bunların haksızlık olduğunu reddetmeye başlar. Hayranlık ve gururla çıktığı bu yol ona hiç de sapılmaması gereken yollar açacak ve onun için çok tehlikeli sonuçlar doğuracaktır.
John Boyne, yetişkinler için bile yeteri kadar zor olabilecek bir dönemi, çocuk gözünden aktarma yöntemiyle okuyucuda basit ama bir o kadar da derin bir sorgulamaya neden oluyor. Bir çocuğun sırf çocuk olduğu için, sebep olduklarının ya da birebir yaptıklarının ne derece affedilebilir olduğu, saf ve masum bir çocuğun zamanla nasıl da acımasız ve kötü birine dönüşüverdiği, bir insanın kendini ait hissedebileceği bir yuvanın ya da memleketinin olmamasının nelere yol açabileceği, insanlık, ahlâk, güç, doğru-yanlış sorgulamaları kitap boyunca peşinizi bırakmıyor. Kitabın en iyi özeti ise karakterlerden birinin ağzından çıkıveriyor: “Masum insanların ahlaksızlaşması bu kadar kolay mı?”
Çocuk kitaplarında sert ve ağır konuların işlenmesine karşı olanlar için kitabın konusu oldukça ağır ve cesur kaçabilir. Ancak biraz sorgulayan ve daha derin konulara dalmaktan çekinmeyen genç ve yetişkin okuyucular için oldukça uygun bir kitap. Kitapta adı geçen insanlar, mekânlar, olaylar, hatta Hitler’in köpeği bile birebir gerçek isimleriyle kullanıldığı ve gerçek olaylardan uyarlandığı için tarihe dair bilgi edinmeleri açısından da yararlı olabilir.
Keyifli okumalar…
Ebeveynlere Faydacı Puanlama
|
![]()
|
- DÜMTEK NECMİ’NİN MUHTEŞEM HİKÂYESİ - 24 Mart 2021
- DUT AĞACINDAKİ HAYALET - 9 Şubat 2021
- KİTAP TAMİRCİSİ TOPRAK - 7 Aralık 2020