Ayın İnsafına Kalanlar

Ayşen Bayazıt Melik son romanı Perdeler’in satırlarında hayata dair değerli gördüğümüz tüm hislerin ve düşüncelerin yavaş yavaş yok olduğunu, sonlandığını veriyor.

Bir parça aydınlık için ayın insafına kaldığınızı çok iyi biliyorum.” diyor Perdeler romanının ana karakteri Doktor Osman. Yaşadığı olayları kafasının içindeki perdelere yansıtan ve ülkemizin yakın geçmişine dair izlerle birlikte kendi uzun metraj filmini bizlere anlatan Doktor Osman, onu yatağa mahkum eden olayı açıklamadan önce kuruyor bu cümleyi. Bizler, yani ayın insafına kalanlar unuttuklarımızın bize hatırlatılmasından dolayı acı çekiyoruz, utanıyoruz ve büyük ihtimalle bizi rahatlatacak renkli bir unutma dalgasının içine tekrar dalıyoruz kitap bittiğinde.

Neden kitabın sonu ile giriş yaptım? Çünkü Ayşen Bayazıt Melik son romanı Perdeler’in satırlarında hayata dair değerli gördüğümüz tüm hislerin ve düşüncelerin yavaş yavaş yok olduğunu, sonlandığını veriyor. Romanın olay örgüsü, geçmişte yaşanmış olayların tekrar anlatılıp yorumlanması şeklinde ilerlese de, aslında büyük sona bir hazırlık amacını güdüyor perdeye yansıyan pasajlar.

Doktor Osman’ın romanın merkezine oturtulması, daha doğrusu yatırılması diğer karakterlere Osman’ın gözüyle bakmamızı sağlıyor ya da bu durumdan hoşlanamayacak okur için bunu zorunlu kılıyor diyebiliriz. Osman’ın perdeye yansıttığı olaylarda hayat bulan diğer karakterleri merkeze yaklaştıkça daha ayrıntılı tanıma fırsatı buluyoruz yine de. Diğer yandan romanın şimdiki zamanında hayat bulan karakterler aracılığıyla Osman güncel yansımalar yapma fırsatı buluyor.

Perdeler akıcı ve sinematografik bir dile sahip. Yazılırken dilin güzel ve doğru kullanımına özen gösterilmiş olduğunu, cümleler üzerinde çalışma yapıldığını anlayan okurlar için bu durum can sıkıcı olabilir, çünkü bu farkındalığın hissedildiği noktada okuma macerası ahengini kaybediyor bana göre. Olay örgüsünün domino taşları gibi üst üste binmesi, dilin akıcılığı kaybettiği noktalarda okuyucu için devamlılığı sağlıyor. Bu açıdan bakıldığında Perdeler’i duru ve yazara özgün bir dille yazılmış bir roman olarak değerlendirebiliriz.

Ayşen Bayazıt Melik, Perdeler ile yakın Türkiye tarihini Osman’ın gözünden ve günlük hayattan bizlere tanıdık gelen karakterler üzerinden içimize işliyor. Bir buzdolabı ile bir kız çocuğunu aynı kare içinde kurgulamak isteseniz, aklınıza binlerce fikir ve olay gelebilir. Ancak ülkemizdeki kötülük ve karanlık sizleri aklınızın ucundan geçmeyecek bir ihtimale sürüklediğinde donup kalırsınız. Bütün yaşanılanlar önemsizleşir ve yaşanılacak olana dair umutlarınız yerle bir olur. Perdeler romanı bizi tam bu noktada ortada bırakıyor. Osman’ın yaşadığı, gördüğü ve umut ettiği her şey okuyucu için de geçerli olduğu için, okuyucunun kitabı bitirdiğinde ne yapacağını bilmez halde kalması yüksek ihtimal.

Hani bazı kitapları okuduktan sona karnımıza yumruk yemiş gibi oluruz, Perdeler bittikten sonra kitap ile bakışıp “Şimdi ne yapacağım?” sorusunu kendinize soracaksınız.

  • Perdeler
  • Yazar: Ayşen Bayazıt Melik
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Mayıs 2018
  • Sayfa Sayısı: 184 Sayfa
  • Yayınevi: Can Yayınları

 

Okuma önerisi!

Kayıp Kentin Radyosu – Daniel Alarcón

Doğuş Sarpkaya’nın incelemesi; “Kayıpların Ardından“
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Savaşlar, ölümler, kayıplar gibi felaketleri ardı ardına yaşayan Peru’dan taşan bir ses Kayıp Kentin Radyosu. Alarcón, felaketin bilincini aradığı kelimelerle buluşturmayı başarıyor.

Erdem Gezginci
Latest posts by Erdem Gezginci (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Heyecanı üst perdeden yaşayacağınız 5 çeviri roman

Read Next

Keyifli bir tatile nitelik katmak için gözlerden kaçmaması gereken 5 roman

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *