Banu Ünal yanıtladı: Ekonomik kriz çocuk kitaplarını ve yayıncılarını nasıl etkileyecek?

Banu Ünal: “Çocuğunuz, öğrenciniz için kitap seçerken ya da önerirken yalnızca fiyata bakmak yapılabilecek en büyük hata olur.”

Döviz kurunun sürekli hareketlilik gösterdiği ve akıllardaki soru işaretlerinin arttığı bir ekonomik daralma ile karşıladık bayramı. Bir ekonomik krizin içinde miyiz, yoksa kriz teğet geçilebilir mi; işsizlik oranları artar mı, satın alma gücümüz düşer mi… Bu gibi sorulara çeşitli cevaplar ve çoğu zaman da spekülasyonlar üretiyoruz. Son günlerde, ürünlere konulan ek vergiler de tedirginliğimizi oldukça artırdı.

Örneğin, geçtiğimiz gün, kağıda konulan ek vergi habeiyle, özellikle sosyal medyada, kitaplara ve onları alım gücümüze dair tartışmaya ve fikir üretmeye başladık. Bir ekonomik krizin; yayıncılık sektörünü, çalışanları, okurları ve yazarları doğrudan etkileyeceği de aşikar…

Bu nedenle bizler de KitapEki okurları için, merak edilen soruları muhataplarına, yani yayıncılık sektörünün önemli isimlerine ve kurumlarına ulaştırmaya karar verdik. Onlardan biri de çocuk yayıncılığının en köklü kurumlarından olan Günışığı Kitaplığı ve onun Genel Müdür Yardımcısı Banu Ünal oldu. Ünal ile ekonominin durumu, okurların ve yayıncıların bu durumdan nasıl etkileneceği üzerine oldukça aydınlatıcı bir sohbet gerçekleştirdik. İyi okumalar dileriz…

  • Öncelikle oldukça klişe bir soru ile başlayalım. Sizce nereye gidiyor ülke ekonomisi?

Keşke bu sorunuzu kısaca yanıtlama olanağı olsaydı! Şu anda yurtiçinde ve dışında tüm ekonomistler,   akademisyenler, iş çevreleri, finans çevreleri bu sorunun yanıtını tartışıyor. Çözülmesi gereken ciddi yapısal sorunlarımız olduğu kesin. Asıl olarak ekonomi yönetiminin bu yapısal sorunlara ne denli ivedilikle uygulanabilir çözümler üreteceği belirleyecek ülke ekonomisinin gidişatını ve krizin daha ne kadar derinleşeceğini.

“Sektörümüz açısından asıl dezavantaj henüz tam anlamıyla sektörleşmesini tamamlamadan böylesine ciddi bir krize yakalanmış olması.”

  • Gelmesi beklenen ekonomik krizin en fazla etkileyeceği sektörlerden biri de yayıncılık. Peki, neden böyle? Yalnızca kâğıdın yurtdışından alınıyor olması yüzünden mi, yoksa başka nedenler de var mı?

Ben mevcut krizden tüm sektörlerin benzer biçimlerde etkilendiğini gözlemliyorum. Tabii ki her sektör kendine has avantajları ve dezavantajları ile bu krizle başa çıkmanın yollarını arayacak.

Yayıncılık sektörü olarak kâğıt ve baskı teknolojileri açısından dövize bağlı olmamız tabii ki önemli bir dezavantaj. Özellikle kâğıt konusunda sorun yalnızca TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı değil. Dünya genelinde kâğıt arzında yaşanan daralma zaten fiyatlarda döviz bazında da sürekli bir artışa neden oluyor. Ocak ayından bu yana kitap kâğıdına döviz bazında tam dört kez zam geldi ve döviz bazındaki artış %15’i geçti. Bu artışın üzerine TL’nin döviz karşısındaki değer kaybı da eklenince maliyetlere etkisi çok daha büyük oldu tabii.

Dövize bağlı bir diğer maliyet unsuru da çeviri eserler için ödenen telif. Bu konuda yabancı yayıncılar ve ajansların göstereceği anlayış ve yaklaşım önemli. Telif hak edişleri hesaplanırken kitabın basıldığı/satıldığı tarihteki kur değil de ödeme tarihindeki güncel kur kullanılırsa ve yeni sözleşmelerde istenen avans tutarları makul düzeye çekilirse, bu kriz döneminde yayıncı için çok kolaylayıcı olacaktır.

Ama sektörümüz açısından asıl dezavantaj henüz tam anlamıyla sektörleşmesini tamamlamadan böylesine ciddi bir krize (daha) yakalanmış olması. Üretimin ötesinde, satış, dağıtım, tahsilat konularında henüz gerekli hukuki, teknolojik ve fiziki takip altyapısını kuramamış; standartlarını oluşturamamış bir sektör olmanın sancılarını çok derinden hissedeceğiz bu dönemde. Umarım bu sancılar, sektörel standart ve altyapı eksiklerimizin en ivedi ve doğru biçimde oluşturulması için gerekli zemini hazırlar ve kriz sonrası çok daha sağlıklı işleyen bir sektörün oyuncuları olarak devam ederiz yolumuza.

“Fiyatı ne kadar artarsa artsın kitap her zaman görece en ucuz eğlenme, dinlenme, öğrenme, keşfetme ve hayal kurma aracı.”

  • Sizce olası bir kriz, yayıncılık sektörünün küçülmesine neden olur mu? Yani, butik yayınevlerinin kepenk kapattığı ve işsizliğin arttığı bir sektör mü bekliyor bizi?

Öncelikle şu anda krizin tam da göbeğinde olduğumuzdan, olası bir krizden değil de, yaşanmakta olan ve giderek daha da derinleşebilecek bir krizden söz etmeliyiz. Özellikle bankaların kriz dönemlerinde faiz, teminat gibi kredi koşullarını ağırlaştırmaları, kredileri kısmaları ve hatta geri çağırmaları öz sermaye yeterliliği olmayan yayınevlerinin krize direnmesini şüphesiz çok zorlaştıracak ve belki de kapanmalarına yol açabilecektir. Böylesi durumların yaşanmamasını ya da “sektörel küçülme” olarak nitelendirilemeyecek denli az sayıda olmasını umuyor ve diliyorum.

Genel bir daralmadan söz edecek olursak bunun yayınevlerinin kendi içlerinde, kitap programlarında yaşanacağını söylemek yanlış olmaz. Kriz döneminde gelir gider dengesini kurmak için yayınevleri şüphesiz ki yeni başlık sayılarını azaltacak, tekrar basacakları kitaplarda da çok daha seçici olacaklardır. Yayın programı ağırlıklı çeviri kitaplardan oluşan yayınevlerinde bu daralma özellikle daha da belirgin olacaktır. Öte yandan talep anlamında da ciddi bir küçülme olmayacağını öngörüyorum. Eğitim yayıncılığı alanında müfredata ve sınav sistemine bağlı içerik değişiklikleri olsa da pazardaki yayın talebi devam edecektir. Kültür yayıncılığında ise çocuğu, genci, yetişkiniyle zaten okuyan kesimin kriz zamanında çok daha fazla okuduğu gözlemlendi geçmiş kriz dönemlerinde. Çünkü fiyatı ne kadar artarsa artsın kitap her zaman görece en ucuz eğlenme, dinlenme, öğrenme, keşfetme ve hayal kurma aracı.

  • Peki, basılı yayına olan talebin elektronik mecralara kaymasına sebebiyet verir mi ekonominin durumu?

Bir önceki yanıtımda belirttiğim gibi, gerçek kitap okuru için kitap salt fiyat nedeniyle vazgeçilecek bir tüketim nesnesi değil. Kanımca okurun basılı kitapla e-kitap arasındaki tercih kriteri fiyattan çok o içeriği ne amaçla, ne şekilde kullanmak istediği olacaktır. Örneğin ben okur olarak akademik ve kurgu dışı kitaplarda e-kitabı, kurguda basılı kitabı tercih ediyorum. Öte yandan kriz döneminde kağıt tedarikinin zorlaşması ve maliyetlerinin artması yayınevlerinin e-kitap koleksiyonlarını genişletmelerini hızlandırıcı bir faktör olabilir. Tüm bunların ötesinde, gelecekte çevresel koşullara bağlı bir kağıt darboğazı durumunda dijital formatlar tüm dünya için ciddi bir alternatif olacaktır. 

“Ülkemizde dağıtımcılar lojistik hizmet firmasından ziyade bir toptancı tüccar gibi faaliyet gösteriyorlar” 

  • Sizce dağıtım sektörü ekonomiden nasıl etkilenecek? Dağıtımcılar arasındaki tekelleşme, ekonomik krizin yayınevleri üzerindeki etkilerini artırır mı?

Dağıtımcı tanım itibariyle bir yayınevinin kitaplarını belli bir komisyon karşılığında, yayınevinin belirlediği fiyatlarla kitabevlerine/perakende satış noktalarına ulaştıran bir lojistik hizmet firmasıdır. Oysa ülkemizde dağıtımcılar lojistik hizmet firmasından ziyade bir toptancı tüccar gibi faaliyet gösteriyorlar. Pazardaki rekabet yayınevlerinden çok dağıtımcılar arasında gerçekleşiyor. Yayınevlerinin bilgisi ve onayı dışında hesapsızca fiyat rekabetine giren ve özellikle kriz döneminde yayınevlerinden gerekli desteği bulamayacak olan dağıtımcılar zorlanacaklardır elbette. Bu dönemde dağıtımcıların tahsilat sorunları yaşamaları ve bunun neticesinde yayınevlerine ödemelerini aksatmaları da yayınevlerini olumsuz etkileyecektir.

Dağıtımcılar arasındaki tekelleşmenin aksine, ülkemizde dağıtımcı sayısının hali hazırda gerekenden fazla olduğunu düşünüyorum. Mevcut piyasa düzeninde, tıpkı yayıncılık alanında olduğu gibi dağıtımcılık alanında da kendine ait bir müşteri portföyü, özsermaye yeterliliği olmayan irili ufaklı birçok yeni dağıtımcı firma kuruluyor. Biz yayıncıların başka bir dağıtımcı kanalıyla zaten kitaplarımızı sattığımız/ulaştırdığımız noktalarla iş yapabilmek için rekabete giriyorlar. Yayınevine yeni bir pazar, yeni bir müşteri kazandırmadıkları gibi, müşteriyi kendilerine çekmek için verdikleri yüksek indirimler ya da daha da uzun ödeme vadeleri gibi tavizlerle hem kendilerinin hem de biz yayıncıların kâr marjlarını azaltıyor, riskini artırıyorlar. Kriz döneminde böyle bir çalışma sisteminin sürdürülmesi olanaksız, çünkü hem yayıncı hem dağıtımcı açısından büyük finansal riskler içeriyor.

  • Ya, ikinci el kitap piyasası? Bu alanda daha fazla çocuk kitabı görmemize sebebiyet verir mi olası bir kriz?

Evet, kriz nedeniyle zaten var olan ikinci el piyasasına yöneliş hem çocuk hem yetişkin kitaplarında daha da artabilir. Ama ben bunu okuma kültürümüz açısından olumsuz bulmuyorum. Sahaflar, kütüphaneler, okurun kitaba daha hesaplı ya da tamamen ücretsiz ulaşabilmesine olanak sağlarlar. Bugün ekonomik nedenlerle yalnızca kütüphaneden ödünç alarak ya da sahaftan satın alarak okuyanlar, yarın olanak bulduklarında evlerinde kendi kitaplıkları, kendi kitapları da olsun isteyeceklerdir. Yayıncılık sektörü açısından asıl dikkat edilmesi gereken korsan kitap piyasasıdır. Tüm çabalara ve mücadeleye rağmen korsan kitap piyasası yalnızca yetişkin değil, çocuk kitapları alanında da çok önemli büyüklüğe ulaştı. Okullarla iletişim halinde olan, o eğitim yılında hangi yayınevlerinden hangi kitapların okutulacağının listesini öğrenen, tüm bu başlıkların kötü ve niteliksiz korsan kopyalarını kısa sürede basıp okullara teslim eden, üstelik fiyat olarak da gerçek kitabın yalnızca %15-20 altına satan ciddi bir yapılanma söz konusu. Yalnızca çocukları değil, okul yöneticileri ve eğitimcileri de korsanla mücadele konusunda bilinçlendirmek çok önemli.

  • Ekonomik krizin farklı sektörleri farklı şekillerde etkileyeceği düşünülüyor. Ancak bu durum, aynı sektörün farklı alanları ve kurumları için de geçerli olabilir. Örneğin, piyasalarda, ebeveynlerin çocukları için yapacağı harcamalardan kısmak istemeyeceği, başka harcamaları kısmaya öncelik vereceği algısı var. Sizce çocuk edebiyatı için geçerli olur mu bu düşünce? Çocuk yayıncılığının diğer yayıncılık alanlarına göre daha farklı şekilde etkileneceğini düşünüyor musunuz?

Şüphesiz yalnızca kriz döneminde değil her zaman çocuk yayıncılığının böyle bir ayrıcalığı var. Bu nedenledir ki artık tüm dünyada çocuk yayıncılığı, sektörün “sevgilisi” olarak nitelendirilmekte. Çocuk kitaplarında seçimi, bu kitapların gerçek okurları olan çocuklar değil, onlar adına karar veren ebeveyn ve eğitimciler yapıyor büyük oranda. Çocuğunuz/öğrenciniz için kitap seçerken/önerirken yalnızca fiyata bakmak yapılabilecek en büyük hata olur. Çocuk kitapları, hem metin hem tasarım açısından uzman editörlük çalışması gerektiren; çocuğun okuma yetkinliği, yaşı ve ilgi alanları gibi kriterler göz önünde bulundurularak seçilmesi gereken kitaplardır.

  • Peki, olası bir krizi aşmak için okur, yayıncı ve yazarlar nasıl davranmalı sizce? Bir dayanışma sergilenemez mi bu alanda?

“Dayanışma” gerçekten sihirli bir sözcük! Yalnızca ekonomik kriz gibi büyük sorunlarla değil, toplumsal ve bireysel her tür sorunla baş edebilmek için başvurmamız gereken bir yöntem. Tabii ki dayanışma sergilenebilir. Okur okumaktan vazgeçmeyerek ve asla korsan kitap almayarak, yayıncı yayımlamaktan vazgeçmeden krizin finansal yükünü fiyatlarına mümkün olan en az oranda yansıtarak, yazar da bu zorlu süreçte yayıncısının yanında durarak en güzel dayanışmayı sergileyebilirler. Tabii ki bunun sağlanabilmesi için tarafların birbirini dinlemesi, anlaması, bir diğerinin cephesinde neler olup bittiğinin farkına varması gerek. Bu farkındalığı yaratabilmek adına medyaya büyük görev düşüyor. Bu anlamda böyle bir söyleşi dizisi yapmayı düşündüğünüz için, yayınevimiz adına teşekkür ederim.

  • Biz teşekkür ederiz.
Çağla Üren
Vinkmag ad

Read Previous

Cem Erciyes yanıtladı: Ekonomik kriz, kitapları ve yayıncıları nasıl etkileyecek?

Read Next

Samim Kocagöz Roman Ödülü’nün kazananı belli oldu.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *