1 Mayıs denildiğinde aklıma ilk, yıllardır yaşadığımız eza düşer. Hemen sonrasındaysa Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Behice Boran.
Bu ülkede İşçi Sınıfının Birlik Mücadele Dayanışma Günü hep çok meşakkatli yaşanmıştır. Zaman zaman yaşanan “bayram havasında” ki toplanmalarsa “Çok güldük sanırım sistem bizi fena ağlatacak” burukluğuyla yaşanır.
Behice Boran 1910 yılının 1 Mayıs’ında Bursa’da doğmuş. Bu yıl 106. doğum günü. Doğduğu günün tarihsel önemi hayatının da doğrultusunu belirlemiş gibi.
Türkiye siyasi hayatının önemli figürlerinden olan Behice Hanım akademik olarak da aynı kıymette. Sosyoloji alanında yalnız ülkemizin değil dünyada döneminin önde gelen sosyologlarından olma potansiyeli taşıyan bir akademisyen. Amerika’da eğitim gördüğü dönemde tanıştığı hocalarının kalması için ısrar ettiği, ülkesinde gördüğü baskıyı duyanların Amerika’ya gelmesi için davet yaptığı Behice Boran reddediyor bu teklifi. Ne yapılabilir ki Amerika’da? Amerika’ya gitmiyor gitmesine ama sosyoloji alanında yapamadığı çalışmalar hep bir ukde olarak kalıyor içinde.
Kimsenin aksini iddia edemeyeceği bir yönü var; o da yaşadığı süre boyunca kimseye boyun eğmemesi.
Kabaca kurucu kuşak diyebileceğimiz ve Behice Boran’ın da içinde yer aldığı kuşak Osmanlı Devletinin yıkılışını, genç bir cumhuriyetin doğuşunu görmüş. Küllerinden yeniden doğan bir ülkeyi, kanı, dehşeti, yoksulluğu, yurttaş olmayı, toprağına bağlılığı, yurtseverliği hep bir arada yaşamıştır.
Bizim şimdilerde yazılanlardan okuduğumuz ve eksikliklerine, kimi kez ceberutluğuna, çok kez dönem için fazlasıyla ileri çıkışlarına dair çene çaldığımız ‘Türkiye Cumhuriyetini Kuranlar Kuşağı’dır onlar. Devlet desteğiyle eğitime yollandıkları ülkelerden –inanılmaz olanaklar önlerine serilmişken- arkalarına bile bakmadan dönen bir kuşak. Yıllarca bu kararlarının arkasında duran, aynı devlet tarafından türlü baskılara uğradıkları halde pişmanım demeyen bir kuşak. Behice Boran bahsettiğim kuşağın önemli temsilcilerindendir.
Behice Boran parlak bir sosyolog, parlak bir öğrenci. Sosyoloji eğitiminin Marksizmle ete kemiğe büründüğünü söyleyen bir devrimcidir.
1 Mayıs’lar ve dinlene dinlene giden sol
1989’dan itibaren yani akıl baliğ olduğumdan beridir 1 Mayıs denilince çevremde duyduğum ve benim de kurulmasına katkı sunduğum cümlelerin yer aldığı görüntüleri bulsam ve sinemasal şekilde kurgulasam şöyle bir Kamu Spotu oluşur.
Kuşandık genç öfkeni
Taşların kucaklarımızda
Mehmet Akif Dalcı onurumuzdur!
Beykoz Çayırı’na izin vermişler.
Pendik’te miting mi olur?
Yine Abide-i Hürriyet mi olmuş?
Kadıköy’de işçileri öldürdüler!
Türk-İş’le aynı yere mi gideceğiz?
TKP ayrı kürsü mü kurmuş?
Bayrağın büyüklüğüne bak.
Kürsüyü işgal eden kim?
İşgal ettin anladık da pankartını neden ters astın?
Kuşlamayı bitirdin mi?
Naftalinli pankart sensin doğru konuş!
Kaç kişi yaralandı?
Cop mu vurdular kafana?
Yok artık çocuklara da mı gaz sıkmışlar?
Gece Taksim’de kalalım, yoksa kalırız yine köprüde.
Limon alalım yanımıza.
Oradan gidemeyiz o tarafta polis var.
Zapt ettiğimiz alanlara sesini taşıyacağız
Kanımızla yazıyoruz tarihi
Haklıyız kazanacağız!
Behice Boran 106 Yaşında
2009 yılında polisle kovalamaca oynayıp ve onun ünlü gazını yiyip sonrasında yaklaşık 5 saat köşe kapmaca oynadıktan sonra bir anda kendimizi Taksim Meydanı’nda bulmuştuk. Yıllarca çıkmak için uğraştığımız meydanda ne yaptık, kim ne konuştu hatırlamıyorum. Hayaldi gerçek oldu anından aklımda kalan tek sahne simitçide “normal halk” gibi oturan herkesin eylemci çıkıp, meydana girildiğini görünce aniden yanımıza katılmalarıdır. O an meydana çıkan herkesin yüzünde ağlasak mı gülsek mi diye tabir edebileceğimiz psikolojide nasıl adlandırıldığını çıkaramadığım bir ifade vardı.
2010, 2011, 2012 ve olaylar, olaylar…
Benim açımdan Türkiye solunun Taksim’e çıkma inadı ve kararlılığının cisimleştiği, Behice Boran’ın başrolde olduğu bir anekdottan bahsetmek istiyorum. Bu hikâyeyi ilk duyduğumda, Türkiye solu adına bir eğretileme olduğunu düşünmüştüm. Fakat hep yaşayarak öğreniyoruz ki hayat çoğu zaman, kurgudan daha incelikli metaforlar yaratıyor.
Hikayeyi, “Tek Başına Bir Koro… Behice Boran” belgeseli üzerine çalışırken ilk ağızdan dinleme olanağı buldum. Behice Boran hakkında konuşanların, yazanların mutlaka değindiği bir anı olması sebebiyle bilenler bilir. Ben bilmeyenlere anlatmış, bilenlere hatırlatmış olayım.
Tarih 1 Mayıs 1979. Yer Merter. Türkiye İşçi Partisi korteji sıkıyönetim askerleri tarafından durdurulur. Parti kortejinin başında 69 yaşındaki Behice Boran vardır. Akıntıya Karşı… Behice Boran kitabının 232.sayfasındaki Varlık Özmenek söyleşisinden aktarıyorum.
Şöyledir;
…Merter’de… 171 arkadaşıyla, çıktılar sokağa. …yürürken polis topladı ve mahkemeye götürüldü. … Mahkeme başkanı sordu, …
“Siz sokağa çıktınız mı?”
“Evet çıktık”.
“Peki ne yapmak için çıktınız?”
“Biz 1 Mayıs’ı kutlamak için çıktık”
“Peki nerede kutlayacaktınız?”
“… Taksim’de”
“Yol uzak, o kadar yolu nasıl gidecektiniz?”
“Dinlene, dinlene gidecektik.”
2010 yılında, yıllardır yaşadığımız gazlı, coplu, tomalı saldırıların ardından elimizi kolumuzu sallayarak çıktık Taksim Meydanına.
Başka onlarca farklı pankartın arasında örgüt, dernek ayırmadan tüm kortejlerde dolaşan bir pankart vardı. Behice Boran 100 yaşında yazıyordu üzerinde. Aklıma yukarıda anlattığım anekdot ve yıllardır bu Kanlı Meydan’a gelmek için yaşadıklarımız geldi. Ağlamaklı olduğumu ve pankartlara bakarak “Dinlene, dinlene geldik Behice Hanım, dinlene dinlene geldik.” diyerek hıçkırdığımı hatırlıyorum. Kürsüde Grup Yorum; Mehmet’i seslendiriyordu.
Dinlene dinlene gidip alanları zapt edecek tüm emekçilerin 1 Mayıs’ı kutlu olsun.
Yazıyı yazarken;
- Grup Yorum’un 1989’da çıkardığı Cemo kasetindeki haliyle Mehmet dinlendi.
- Ekim 2009’da ilk baskısı Kasım 2010’da ikinci baskısı yapılan ve SineGöz Film Atölyesi imzası taşıyan Tek Başına Bir Koro belgeseli röportajlarının da yer aldığı Akıntıya Karşı… Behice Boran kitabından alıntılar yapıldı.
- 1 Mayıs’ın Birlik Mücadele Dayanışma günü olmasında emeği geçen tüm emekçiler ve devrimciler anıldı.
- Çağatay Yaşmut’tan Moda Cinayetleri - 16 Şubat 2019
- Bir Sevgi Masalı ve Organik Kitaplar - 19 Ocak 2019
- Domingo’dan Böcek Çılgınlığı - 12 Aralık 2018
FACEBOOK YORUMLARI