Modernist deneysel edebiyatın Türkiye’deki öncüsü Oğuz Atay, çağının ötesinde yaşarken insanı anlatmayı şiar edindi. Atay için yazmak; kendisiyle ve yaşamla hesaplaşmak demekti.
Oğuz Atay’ı dostu, ustası Vüs’at O. Bener’in tanımıyla anmak istiyorum ölüm yıldönümünde: ‘’Oğuz Atay! Çınar elli, kızdı mı kezzap gibi bakan, oysa iri çağla gözlü, kapılardan sığmaz güzel adamım! ‘’
Modernist deneysel edebiyatın Türkiye’deki öncüsü Oğuz Atay, çağının ötesinde yaşarken insanı anlatmayı şiar edindi. Atay için yazmak; kendisiyle ve yaşamla hesaplaşmak demekti.
Yazmanın ideolojik propaganda aracı olarak nitelendiği dönemde Atay kalemini sıradan insanlara çevirince okur/eleştirmen ordusunun karşısında buluverdi kendini. 1980’lere kadar da anlaşılamadı edebiyat çevrelerince.
Yedi yıl süren yazarlık serüvenine yedi eser sığdırdı. Her ölüm erkendir ama kendisi aramızdan 43 yaşında ayrılalı 39 yıl geçti.
Bugün Oğuz Atay, iyi edebiyatın zamana karşı zaferinin bir kanıtı. O burada, biz neredeyiz acaba?
Atay’ı anlamanın, anlamlandırmanın en iyi yollarından biri de eserlerinden sonra kendisi hakkında yazılan eleştiri yazılarını okumak şüphesiz.
Bunlardan ilki ve en geniş kapsamlı olanı Yıldız Ecevit’in “Ben Buradayım” kitabı. Oğuz Atay’ın Biyografik ve Kurmaca Dünyası üzerine yazılmış, tutkunlarının Oğuz Atay romancılığının tüm yönlerini okuyabilecekleri mükemmel bir kitap ve edebiyat tarihimizde bir ilk. İletişim Yayınlarından çıkan kitap 2014 yılında basıldı ve 580 sayfalık bir eser.
Yine Yıldız Ecevit’in kaleme aldığı ‘Türk Romanında Postmodernist Açılımlar’ kitabı 20. yüzyıl avangardist roman esteğinin genel bir tasvirini yaptıktan, bu estetiğin üstkurmaca, metinlerarasılık, çoğulculuk gibi temel özelliklerini irdeledikten sonra, postmodern edebiyatın Türkiye’deki yayılımını inceliyor. Modern Türkçe edebiyatın dört önemli metnini, postmodern edebiyat kuramının olanaklarıyla çözümlüyor: Oğuz Atay’ın Tehlikeli Oyunlar’ı… Orhan Pamuk’un Benim Adım Kırmızı’sı… Hasan Ali Toptaş’ın Bin Hüzünlü Haz’zı… Metin Kaçan’ın Fındık Sekiz’i… Belki yazarlarının bile aklından geçirmediği metinlerarası ilişkiler, oyunlar kurgulayarak, eleştirmen-okur inisyatifinin hakkını veriyor. Ecevit’in bu kitabı da İletişim yayınlarından 2004 yılında çıktı.
Diğer eleştiri yazılarıysa makale şeklinde kaleme alınmış;
- Handan İnci’den ‘Oğuz Atay’a Armağan – Türk Edebiyatının “Oyun/Bozan”ı’,
- Ramazan Gülendam–Bahadır Sürelli’nin düzenlemesiyle ‘Nabokov’dan Oğuz Atay’a ‘Tutunamayanlar’da ‘Solgun Ateş’ İzleri’
- Hasan Uygun’ın kaleminden “Yapıtları ve Yaşamıyla Oğuz Atay”
- Hilmi Tezgör-“Korkuyu Beklerken Gelenler”: Oğuz Atay Öyküleri Üzerine Yazılar
- Tatjana Seyppel -Oğuz Atay’ın Dünyası
- Meselenin ne olduğu konusunda kafa yoranlara İlhami Algör’den 9 Alıntı.. - 28 Aralık 2016
- Tarihi, romanlardan okumak isteyenlere 6 kitap ! - 20 Aralık 2016
- “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” - 13 Aralık 2016
FACEBOOK YORUMLARI
One Comment
Buna Oğuz Atay’ın “hak ettiği yeri” bulması değil de, onu hak sahibi yapan 12 Eylül’ün ve “Belgeli Birikim Gericiliği’nin” yerleşmesi süreci olarak bakmak için Taylan Kara’nın şu yazısını aciliyetle öneririm: http://haber.sol.org.tr/yazarlar/taylan-kara/12-eylulun-edebiyatimiza-faydalari-177670