Benim Adım Leon

Sabır ve sevginin ön planda olduğu Benim Adım Leon koruyucu aile kavramı üzerine düşünmememizi ve empati kurmamızı sağlıyor.

Denk gelmelerin tesadüf olmadığını düşünmüşümdür her zaman. Bunu son zamanlarda daha sık düşünür ve tecrübe eder oldum. Sanatın, özellikle de edebiyat ve sinemanın birbirinin içinde nefes alıp vermesi ilgimi çekti hep. Garip bir iç içe olma durumu, tesadüf etmeler…

Tam da sinemada Moonlight’ı seyretmeye başladığımız günlerde okumaya başladım Benim Adım Leon’u.  Hemen hemen birbirine benzer hikayeleri olan biri sinema vasıtasıyla biri edebiyat vasıtasıyla karşıma çıkan konu vicdani gündemini hiçbir zaman kaybetmeyecek.

Koruyucu aile veya daha genel bir tanımla evlat edinme.

Hep Kitap tarafından yayımlanan Kit De Waal‘ın kitabı Benim Adım Leon. Kit De Waal’dan başlamak isterim. Kendisi Birmingham’da doğmuş olan Waal on beş yıl boyunca ceza ve aile hukuku alanında çalıştı. Şehir varoşları üzerine ve o varoşları varoş yapan insan hayatları üzerine birçok yazı kaleme alan Waal özellikle koruyucu aile ve evlat edinilen çocuklar üzerine incelemelerde bulundu. Bütün bu mesleki süreç sonunda Benim Adım Leon, Kit De Waal’in ilk romanı olarak okuyucuyla buluştu.

Leon’un hikayesi şöyle başlıyor.:

Kimsenin Leon’a, bunun özel bir an olduğunu söylemesine gerek yok. Hastanenin geri kalanı tamamen sessizliğe gömülmüş ve yok olmuş gibi. Hemşire, Leon’un ellerini yıkattıktan sonra ona dik oturmasını söylüyor

“Dikkatli ol” diyor. “O çok değerli”

Ama  Leon bunu zaten biliyor. Hemşire birbirlerine bakabilsinler diye, yeni doğmuş bebeği yüzü Leon’a bakacak şekilde onun kollarına yerleştiriyor.

“Artık bir kardeşin var.” diyor. “Ona göz kulak olacaksın. Kaç yaşındasın? On mu?

Leon dokuz yaşında ve hayatı hiç de kolay değil. Annesi depresif bir kadın. Annesinin hastalığını kanıksamışken bir de üstüne kardeşi de olan Leon hem annesiyle hem de kardeşiyle ilgilenmek zorunda kalır. Tek isteği ailesinin dağılmamasıdır. Bunun için elinden geleni yapar. Fakat bir gün annesi rehabilitasyon merkezine gönderilirken kardeşi de evlatlık veriliyor. Bütün bunlar üzerine de Leon’u koruyucu bir aileye veriyorlar.

Yetişkinlerin dünyasında Leon’u anlamak güç. Kit De Waal yıllarca gözlem yapmış bir akademisyen olarak hikayeyi okuyucuya gayet güzel geçirebiliyor. Leon’la empati kurabiliyorsunuz ve O’nun korunmaya muhtaç hayatını en anlaşılabilir haliyle algılayabiliyorsunuz. Koruyucu aile yanında bir müddet bocalayan, annesini ve kardeşini özleyen Leon isyan etse de br müddet sonra bu alışmak istemediği hayatı yaşamayı öğreniyor.

Leon rüyasında bir tencerenin içinde. Beyaz alevler tencerenin kenarlarını yalıyor. Leon yağlandığı için, kaygan tencerenin içinden çıkamıyor. Bir devin akşam yemeği, sonra her yöne hektarlarca uzanan kavrulmuş topraklarda yalınayak koşuyor ama saklanacak yer yok

Dramatik yapısıyla sarsıcı bir şekilde anlatılan Leon’un hayatı okuru sürüklüyor ve etkiliyor. Waal koruyucu aile açısından da  bir bakış açısı oluşturuyor roman boyunca. Onların da çocuğa alışması; varoşta doğmuş, büyümüş bu çocuğu yeni bir hayata adapte etme isteği çok da kolay olmuyor.

Sabır ve sevginin ön planda olduğu Benim Adım Leon koruyucu aile kavramı üzerine düşünmememizi ve empati kurmamızı sağlıyor.

  • Benim Adım Leon
  • Yazar: Kit De Waal
  • Çeviri: Bilge Nur Gündüz
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Ocak 2017
  • Sayfa Sayısı: 285 Sayfa
  • Yayınevi: Hep Kitap

 

Aynur Kulak
Vinkmag ad

Read Previous

Ölmeden Önce Okumanız Gereken Değil, Okumadan Ölmemeniz Gereken 5 Kitap Daha

Read Next

Voynich elyazmasının gizemi çözülemiyor

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *