Bir Arayış Yolculuğu; Koltuk

Benjamin Parzybok, Koltuk isimli romanında bir arayış yolculuğunu anlatmış. Kendi içine yolculuğu hala bitmemiş olan ve yeniden yola düşmek isteyen okurlar için güzel bir kitap.

“Thom, Tanrı’nın kesin bir programcı olduğunu düşünüyordu; sistem hatası verip duran kodu yazdıktan sonra, eseriyle – insanlar – baş edemeyip, ortadan tüymüştü.”

Akıl, sinir ve sabır zorlamalı bir haftayı daha geçirdik. Olan bitenlerle baş etme ya da akıl sağlığımı az da olsa koruyabilme adına kitaplara veriyorum kendimi. Bu hafta Domingo yayınlarından çıkmış olan Benjamin Parzybok’un “Koltuk” isimli kitabında dolaştı beynim.

“Thom başını ellerinin arasına aldı. Son üç ayda yaşamı, elini azıcık tutunabildiği her sağlam daldan koparmaya niyetli görünen bir hortuma dönüşmüştü.”

Zamanında bir yazılım devini hacklemek suretiyle ufak bir şöhret yakalamış olan Thom, kendine güveni bir hayli düşük ve biraz da bu yüzden insanların çoğundan uzakta, “güvenli” bilgisayar ekranı karşısında ömrünü geçiren dev kılıklı bir adamdır. Yakın zamanda işten çıkarılıp, sevgilisi tarafından terk edilip, bir de evsiz kalınca, Tree isimli bir adamın yanına ev arkadaşı olarak yerleşir. Tree çalışmaktan hoşlanmayan, tellerden harika heykeller yapabilen ve gördüğü rüyaların bir kısmı gerçekleşen biridir. Ufak tefek dolandırıcılıklar yaparak yaşamını idame ettiren Erik ise evin üçüncü sakinidir.

“Dairenin çekim gücü üçlüyü, muazzam bir kara delik misali, içine içine çekiyordu. Dışarıya doğru atılacak her bir adım, bir öncekinden daha zor geliyor, geçen her günle birlikte daha bir başarısızlığa uğruyordu. Birbirlerine alıştıklarından ve dış dünyada onları bekleyen herhangi bir şey de olmadığından, fazla direnç gösteremediler –dairenin koridorlarında takılıp kaldılar.”

Üçü de gayet “kaybeden” olarak, dışarı çıkmadan yaşamlarını devam ettirirken bir gün evlerini su basar ve taşınmak zorunda kalırlar. Uzun bir yolculuğa çıkma düşüncesiyle evdeki yegâne adam gibi eşya olan koltuk/kanepeyi eskicilere vermeye çalışır ama başarısız olurlar. Tree koltuğun önemli olduğunu vurgular ve bir şekilde üçü koltukla birlikte yola düşerler. Ellerinde koltukla yürüyerek, bazen ufak vagona benzeyen bir araçla, bazen bir yük gemisi ile yolculuk ederek Güney Amerika’ya kadar uzanan bir yolları ve yol boyunca gizemli, tehlikeli, hatta ölümcül maceraları olur. Zira çeşitli insanlar, gizemli güçleri olduğu söylenen koltuğun peşine düşüp üçlünün elinden almaya çalışır.

“Bu insanların tümü, insanların dünyaya yapmak için geldikleri şeyi yapıyordu: sahip olmak ve sürüye katılmak.”

Kitabın kapağında “Biraz Murakami, biraz Tom Robbins ve biraz Don Kişot…” tanımlaması mevcut ve üçünü de pek severim ama “Koltuk” bana nedense bambaşka bir ismi, filmlerinde birçok kişiye tuhaf ve alakasız gelebilecek olayları birleştiren yönetmen Wes Anderson’ı hatırlattı. Yazıyı yazmak için sonradan dönüp bakarken de ek olarak “Dövüş Kulübü” geldi aklıma. Her ne kadar Chuck Palahniuk’un bu kitabı gibi şiddetle dolu olmasa da “Koltuk” da insanların boş yaşamlarına, kibirlenip kendilerini bir şey sanmalarına ufaktan dokundurmalar yapmış.

“Dünyanın ebadı insanların hala kavrayamadığı bir şey; küçücük ama aynı zamanda çok büyük. Myanmar’daki bir sokak çocuğunun ıstırabını asla bilemeyecek, İzlandalı bir balıkçının mızrağıyla vurulmuş bir balinanın etini asla tadamayacaksınız. Buna rağmen erişimimize açık bilgiye bir bakın. Her şeyi bildiğimizi sanıyoruz. Kendimizi aldatıyoruz. Elimizdekileri hak etmiyoruz; kibrimiz sayesinde zaten bunu anlamamız da mümkün değil.”

“İnsanoğlu, var olduğu günden bu yana, aslında çoktan üzerinden geçtiği toprakları farkında olmadan yeniden keşfeder, üzerlerine uygarlıklar inşa eder, hepsinin ağzına sıçar ve sonra da ağlar.”

Bütün bunların yanında, “Koltuk” bir yolculuk hikâyesi. Thom’un kendini, Tree’nin koltuk vasıtasıyla insanlığı koruma yollarını, Erik’in ise macera arayışları yolculuğa dönüşüyor kitap boyunca. Bu metaforik yolculuklardan ayrıca koltukla birlikte kıtalar arasında, büyük ve kalabalık şehirlerden, insanların azalıp ufak kabile halinde yaşadıkları yerlere kadar gidiyorlar.

“Thom düşünmeye başladı; acaba gerçekten koltuk, bizzat yolculuğun kendisi olabilir miydi? Bilgisayar programı yazarken de böyleydi; bulmacalara karşı koyamıyordu. Karşı ağırlıklar, önerisinde bulundu beyin, mıknatıslar, denge çarkları. Koltuğa başka bir gözle bakıyordu artık. Elinde tuttuğu özel, öngörülemez, kendi iradesi olan bir şeydi; ya da en azından şaşkınlık uyandıran bir gizeme sahipti – ve tüm bunlar, oldukça asap bozucuydu.”

Fantastik, gizemli, felsefi diyemeyeceğimiz ama bir yandan da bütün bu türlere dokunan bir kitap “Koltuk”. Bu sürükleyici macera ve yolculuk kitabını Algan Sezgintüredi’nin güzel çevirisi ile zevkle ve rahatça okuyabilirsiniz.

 

  • Koltuk
  • Yazar: Benjamin Parzybok
  • Çeviren: Algan Sezgintüredi
  • Türü: Roman
  • Sayfa Sayısı: 288 Sayfa
  • Basım Tarihi: Temmuz 2011
  • Yayınevi: Domingo Yayınları
Perge Dündar
Latest posts by Perge Dündar (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Arzu Nesnesi Olmak Bence Bir Küfürdür Ki…

Read Next

Sarp Gezgin’den Çıtır Çıtır Felsefe

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *