
James West Davidson, bizlere oldukça karmaşık bir tarihi, nitelikli bir anlatımla aktarırken, ABD tarihinin hiçbirinin telafisi olmayacak nice acılarla dolu olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Kristof Kolomb, Atlas Okyanusu’nda beş hafta boyunca kara yüzü görmeden süren yolculuğu boyunca umutsuzluğa ne denli kapıldı dersiniz? Mesleği dokumacılık olan babasının izinden gitmesi gerektiğini, bu yolculuğa hiç çıkmaması gerektiğini düşünmüş müdür? Çocukluğunca dinlediği uzak diyarlarda yaşayan hayvanlar, farklı meyveler ve değişik kültürlerin düşüncesi, zihnine yerleşen hayallere ulaşması yolunda en büyük etkendi; öyle ki Portekiz ve İspanya krallarını, yeni diyarlar, yeni ticaret yerleri ve yolları keşfetmeye ikna etmesinin altında yatan yegâne amaç da buydu, diyebiliriz. Ama beş hafta boyunca, gemi mürettebatı haricinde hiçbir yüz, hiçbir kara parçası görememiş olması, onda ne denli hayal kırıklığı yaratmıştı? Ya, Kolomb’un gemilerindeki mürettebat, nasıl bir halet-i ruhiye içerisindeydiler dersiniz? Hepsi birlik olup hayal dünyasında yaşayan ve muhtemelen kendilerini ölüme götürdüğünü düşündükleri kaptanlarını, birlik olup okyanusun karanlık diplerine atmayı düşünmüşler midir? Rotasını tepelerinde yönlerini hiç değiştirmeyen kuşlara göre belirleyen kaptanları hakkında “deli” dememişler midir?
Hepimizin bildiği, Kristof Kolomb’un bu keşif yolculuğunun arka planında neler olmuştur, neler hissedilmiştir, bilemiyorum ama Kolomb’un inadı, dünya tarihinin değişmesine neden olmuştur; bunu rahatlıkla söyleyebiliriz. 1492 senesinin Ağustos ayında çıktıkları yolculuk, 12 Ekim tarihinde Pinta gemisinin gözcüsünün “Tierra! Tierra!” yani “Kara göründü!” haykırışıyla nihayete erer. Sabaha karşı vardıkları bu yeni yer, neresiydi, bilmezler. Üstelik yaklaştıkça ağaçlar arasında belirip kaybolan birkaç kişiyi görürler.
İşte basitçe “yeni dünya”nın keşfi böyledir. Kolomb, bir benzeri yüzyıllar sonrasında ayda atılacak ve kendisi için ufak ama dünya için çok büyük adımlarını yeni kıta üzerine atar. Lakin bilinenin aksine, Amerika kıtasının ilk keşfi bu değildir. Ondan beş yüz yıl evvel, Norveçli Leif Erikson, yani Vikingler şimdiki Kanada’nın Newfoundland eyaleti olarak adlandırılan bölgesine ayak basarlar. Fakat yüzyıllar içerisinde bu keşif ve üzerine kurular yerleşim yerleri yok olur. Bizlere kalan ve dünyanın gidişatını değiştiren keşif, Kolomb’un attığı adımların neticesindedir.
Yale Üniversitesi tarih bölümünden mezun olmuş ve yine aynı üniversitenin ABD tarihi dalında doktorasını yapmış olan James West Davidson’un yazdığı tarih kitapları, gerek ABD’de gerekse diğer ülkelerde milyonlarca öğrenci tarafından okundu. Yazdığı Kısa Amerika Birleşik Devletleri Tarihi isimli kitabı da geçtiğimiz aylarda Say Yayınları’nca dilimize kazandırıldı.
Tarihi, büyük acılar ve savaşlara konuk olmuş bir kıtanın tarihini, keşfinden itibaren anlatmaya başlayan Davidson, anlatısını keyifli bir hikâyeye dönüştürüyor. Yukarıda sizlere bir kısmını aktardığım Kolomb’un keşif yolculuğu ve sonrasındaki süreci, bir kurmaca metin okurmuş gibi okuyorsunuz. Bir solukta akıp gidiyor bölümler. Sömürgecilerin kıta zenginliklerini ve halklarını kullanmaya başlamaları, yaşanan doğal değişimler ve hatta doğa katliamları, kurulan kölelik sistemi… Her bölümün başına yerleştirdiği ilginç anekdotlarla konulara farklı bir noktadan giriş yapıp kıta tarihini değiştiren önemli olaylara giren yazarımız, okuyucuyu sıkmayacak bir okuma deneyimi sunuyor. Pek tabii, yaşanan acıların aktarımı esnasında kullandığı özenli dil ise etnik hassasiyetleri göz önüne alarak kurulmuş.
Yeni keşfedilen kıta üzerinde İngiliz, Portekiz ve İspanya’nın sömürge savaşları, Kızılderililere uygulanan katliamlar, mücevherat savaşları, düzen ve istikrarın kurulması için gerçekleşen, sonu bir türlü gelmeyen savaşlar, yaşanan salgınlar ve ölen milyonlarca insan… Birleşik Devletler’in kurulması sonrasında ise bir başka boyuta geçen bu tarih aktarımı, ABD tarihinde yaşanan bu kaos ortamının sonunun gelmeyeceğini düşündüğünüz bir noktada sizi başka bir yere götürüyor: Siyahilere yönelik başlayan ırkçılık ve artan şiddet olayları, bugün bile izleri görülebilen sosyolojik travmaları beraberinde getiriyor.
James West Davidson, bizlere oldukça karmaşık bir tarihi, nitelikli bir anlatımla aktarırken, ABD tarihinin hiçbirinin telafisi olmayacak nice acılarla dolu olduğunu bir kez daha gösteriyor. Anlatısını günümüze kadar getiren ve siyasi krizlerin, nükleer ve petrol savaşlarının hüküm sürdüğü dönemlere de yeni bakış açıları getiren Davidson, Kısa Amerika Birleşik Devletleri Tarihi ile dört yüz sayfaya 500 yıllık bir tarihi sığdırmayı başarıyor.
![]()
|
- Herkes İçin Anatomi ve Fizyoloji - 19 Mart 2018
- Arızalı tiplerle nasıl mücadele edilir? - 11 Ocak 2018
- Bir Kıtanın Acı-Tatlı Tarihi - 7 Aralık 2017
FACEBOOK YORUMLARI