Nüzhet’i, Piraye’si, Münevver’i, Galina’sı ve son eşi Vera’sıyla Nazım Hikmet’in yaşamına yön veren, onun sanatını besleyen, şiirlerine konu olan kadınlar…
15 Ocak 2017 Nazım Hikmet’in doğumunun 115. Yıldönümü, 3 Haziran 2017 ölümünün 54. Yıldönümü. Ülkemizde yıl boyu, şiirden müziğe, resimden fotoğraf sergilerine, sinemadan tiyatroya kadar değişik zaman dilimlerinde, Nâzım Hikmet’in yaşamı, yapıtları ve mücadelesi, çok çeşitli etkinliklerle anılacak.
Nazım Hikmet aşkları ile ilgili bazı bilgileri, bu yazımda sizlerle paylaşacağım.
Sabiha Hanım Sabiha Hanım, Abdülhamit Devri’nin ünlü valilerinden birisinin kızıdır. Nazım’ın ise çocukluk çağındaki ilk aşkıdır. Nazım, Sabiha Hanım için “Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki” nakaratlı o ünlü aşk şiirini yazmıştır: “Gözleri siyah kadın o kadar güzelsin ki |
Azize Hanım Yaş 17 ve Nazım ikinci kez aşık! Bu kez aşkı, ünlü bir doktorun baldızı olan Azize Hanım’dır. Nazım için elbette şiirsiz aşk düşünülemez. “Rüyaya daldıran şarabın sun |
Şükufe Nihal Şükufe Nihal, çok erkeğin aşık olduğu gizemli bir kadındır. Öyle ki, Cenab Şahabeddin’in kardeşi şair Osman Fahri, ona olan aşkına karşılık bulamayıp canına kıydı. Şair Ahmet Kutsi Tecer, ona tutkundu. Edebiyatçı Mithat Sadullah Sander ve politikacı Ahmet Hamdi Başar ile evlendi. Yaşamı köşkte başlayıp huzurevinde biten şair, yazar, öğretmen Şükûfe Nihal’in ruhunun derinliklerinde yaralar açan aşk hikayeleri vardır. Şükûfe Nihal’e aşık olan isimlerden biri de Nazım Hikmet’tir. 1920’lerde yaşamış olduğu aşkın uzun sürmediği söylenir. Halide Nusret Zorlutuna’nın kız kardeşi İsmet Kür, Şükufe Nihal’i şöyle anlatır: “Şükufe Nihal hemen her görenin aşık ya da hayran olduğu kadınlardandı. Güzel denemezdi pek. Gözleri çukurdu ve ufaktı. Boyu hiç uzun değildi. Beden çizgileri dikkati çekmekten uzaktı. Ne ki, zarifti, her zaman bakımlı ve çok şıktı. Dünyaya metelik vermeyen, kendine çok güvenen bir havası vardı. Onu bu kadar çekici yapan da, bu dünyaya metelik vermeyen haliydi.” |
Nüzhet Hanım Nazım Hikmet ve arkadaşı Vala Nurettin, komünizm tutkusuyla 1921’de maceralı bir yolculukla Sovyetler Birliği’ne giderler. Burada, İstanbul Nişantaşı’nda komşu oldukları, Matbuat Umum Müdürü Muhittin Bey ve baldızı Nüzhet Berkin ile karşılaşırlar. Nazım İstanbul’dan beri tanıyıp hoşlandığı Nüzhet Hanım’a aşık olmuştur. 4-5 ay birlikte yaşamışlar. Nazım’ı istekleriyle hayal kırıklığına uğratan kadın olarak bilinir. “O mavi gözlü bir devdi, |
Yelena Yurçenko (Lena) Nazım Hikmet 1925 Eylül’ünde ikinci kez Sovyetler Birliği’ne gider, daha doğrusu kaçmak zorunda kalır. Bu kez diş hekimi Yelena Yurçenko’ya (Lena) aşık olur. Lena, Nazım’dan birkaç yaş büyük, çok okuyan, kültürlü, hoş bir kız. Nietzsche hayranı. Nazım ile dünya görüşleri uymasa da, bilinçli, dirençli havası onu etkiler. 1926 yılında evlenirler. Her ne kadar evlilikleri bazı kitaplarda doğrulanmasa da, Hıfzı Topuz ve Memet Fuat, yaklaşık iki yıl evli kaldıklarını yazar. |
Piraye Nazım 1928 yılında Türkiye’ye döner. 3 ay tutuklu kalır. Bu dönemi şöyle anlatır, yıllar sonra: “Kadınlarla bir daha ciddi bir ilişkiye girmemeye karar verdim. Her an hapse girebilirdim. Kesinlikle evlenmemeliydim.” Ama karşısına Piraye çıkacaktır. Yıl 1930. Piraye Nazım Hikmet’in kız kardeşi Samiye’nin arkadaşıdır. kendisini bırakıp Paris’e giden kocası Vedat Örfi’den boşanmak üzere olan, Suzan ve Memet adlarında iki çocuğu bulunan 24 yaşında bir kadındır. Evlenmeye karar verirler. Ama tutuklanır. Piraye’ye hapisten muhteşem şiirler yazar. Bizce Nazım en güzel şiirlerini o dönemde yazmıştır. “Ben senden önce ölmek isterim. Ankara Cezaevi’nde kol saatinin içini boşaltmış ve oraya karısıyla çocuklarının bir fotoğrafını koymuştur ve şu şiiri yazmıştır Nazım. “Senin adını |
Semiha Berksoy Semiha Berksoy, ilklerin kadını olarak bilinir. Çok zeki, cingöz, yetenekli. Operacı, ressam, aktris. Henüz 20’li yaşlarda iken Nazım Hikmet’in ‘Kafatası’ oyununda tango söyleyen kız Schiller rolünde. Nazım’la ilişkileri de böyle başlar. 1934 yılında Bursa Cezaevi’ne, Nazım’ı ziyarete gelir. Bu ziyaret nedeniyle, bir devlet çalışanı olduğu için uyarı cezaları alır. Kariyerinde engellemelerle karşılaşır. Bütün bunlara rağmen birbirlerine ilgi duyarlar. Ama bir yandan da Nazım’ın aklı Piraye’dedir. Nazım’a göre ise, aynı anda iki kadın sevilebilir! Aralarında derin bir tutku oluşur. Semiha Berksoy, bu tutkudan Berlin Müzik Akademisi’ne kaçarak kurtulur. Nazım ona “ben istemezsem gidemezsin ama sana izin veriyorum. Çünkü sesin çok güzel.” der. 1940’ta, yurduna döndükten sonra Çankırı Hapishanesi’ne gider ve başka bir adama aşık olduğunu Nazım’a söyler. Nazım da “evlenme, buradan çıkınca seninle oturacağım” der. Ama Nazım’ı dinlemez ve Semiha Berksoy evlenir, Kocası da, Nazım’la çok yakın arkadaş olur. Ama Nazım’ın Semiha Berksoy’a olan aşkı, dostlukla birlikte ölene kadar sürdüğü söylenir. |
Suat Derviş 1935 yılının sonlarında gençlik arkadaşı Suat Derviş’le karşılaşır. Derviş, bu kez ona ilgi gösterir. Birlikte Çamlıca sırtlarına çıkarlar. Şubat ayında yağan karın erimesiyle oluşan çamurlara bata çıka dolaşırlar, sohbet ederler, yakınlaşırlar. Eve dönünce ayakkabı ve pantolonun çamurlu halinden, Piraye şüphelenir, durumu anlar. Bunun üzerine, Piraye, bir kova suyu üzerine döküp, soğuk bir şubat akşamında balkona çıkar, ‘zatürree olup öleyim’ der. Nazım güç bela onu içeriye alır. Suat Derviş’in o dönem kendisini beğenenlere yüz vermeyen, asi ve biraz da şımarık hallerini Nazım, şöyle döktürür dizelere; “Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını; |
Cahit Uçuk Nazım, Akşam gazetesinde Orhan Selim takma adıyla yazılar yazmaktadır. 22 Ocak 1955 yılında duygusal bir yazı kaleme alır. Birkaç gün sonra gelen okur mektuplarından biri, bir o kadar duygu dolu ve adeta onu etkilemek için yazılmıştır. Bu kişi öykü yazarı olan Cahit Uçuk’tur. Henüz 24 yaşında ve oldukça güzel bir kadındır. Cahit Uçuk “Aramızda ruhsal bir yakınlık ve minnet dolu bir beraberlik oldu” derken; Nazım, Piraye ile barışmak istediği dönemde, Memet Fuat’a yazdığı mektupta “Ben o hadiseye annenin beni sevmediği şüphesine kapılıp atılmışımdır. Annenin beni ihmal ettiği ya da bana öyle geldiği zamanlarda bu bahiste kötü şeyler yaptım” diye yazar. Nazım aslında tüm bu yaşadıklarını dizelerinde dile getirmiştir. “sevdiğim kadınları deli gibi kıskandım |
Münevver Andaç 1948 yılının Ekim ayında yazar Peride Celal ile beraber dayısının kızı Münevver de gelir. Aslında Piraye ile evlendiği günlerde, Fransa’dan dönen Münevver ile kısa bir yakınlaşma yaşansa da, Münevver ressam Nurullah Berkle evlenmiş, bir de kızı olmuştur. Kendisinden 15 yaş küçük kumral saçlı, yeşil gözlü kadınla yazışmalar, gidip gelmeler, derken tutkulu bir aşk başlamıştır. Ona yazdığı ilk şiiri Sen’dir: “sen esirliğim ve hürriyetimsin, 1948’de Piraye’den boşanma kararı alır. “Bütün bu olup bitenlere rağmen en yakın iki insan olarak kalacağımızı biliyorum. Ömrümün en güzel senelerini, en iyi eserlerini, sana borçluyum. Onlar manen ve maddeten senindir.” der. Eşinden boşanacağını söyleyen Münevver, karar değiştirir. Cezaevine de gelmez. Bu Nazım için büyük bir darbe olur. Nazım tekrar Piraye’ye mektuplar yazarak barışmak isteğini dile getirir. Affetmesini ister: “Pirayem, kızıl saçlı bacım benim, seni arkadan bıçakladım. Bir damlası damarlarımdaki bütün kana bedel kanınla boyandı elim. Gel de beni bir daha yalnız bırakma. Eteklerinden öperim.” Nazım, af yasası çıkmayınca 7 Nisan 1950’de açlık grevine başlar. Piraye hem bu durumdan, hem de yazdığı mektuplardan etkilendiği için ziyaretine gelir, aynı anda Münevver de cezaevine gelir. İşte bu Nazım ve Piraye’nin son karşılaşması olur.15 Temmuz 1950’de tahliye olur Nazım. Piraye’den 23 Mart 1951’de boşanır. 3 gün sonra Münevver bir oğlan doğurur. Nazım oğluna çok sevdiği üvey oğlu Memet’in ismini verir. |
Galina Grigoryevna Kolesnikova Nazım, 1952’de Çin’de geçirdiği ilk kalp krizinden sonra Moskova’ya döner ve hayatına doktor Galina girer. Tüm kadınlar gibi Nazım’a vurulmuştur. Nazım’ın doktoru, yardımcısı, tercümanı, arkadaşı olur. 7 yıl süren bu ilişkiye yazılmış şiirler yoktur. Ama Nazım’ın 8 milimetrelik kamerasıyla Galina’nın çektiği görüntüler vardır. |
Vera Tulyakova 1955’te hazırladığı bir film için yardım istediği kendinden 30 yaş küçük sarışın genç bir kızdı Vera. İlk görüşte Nazım’ın kalbine girmişti. Ama Evliydi ve bir çocuğu vardı. Eşinden ayrıldı. 18 Kasım 1960’ta Nazım’la evlendi. Artık Nazım’ın tüm şiirleri Vera içindi. Vera’nın Uykudan Uyanışı “uyandın gülüm Vera’ya “Gelsene dedi bana |
- “Yaprak Döker Bir Yanımız, Bir Yanımız Bahar Bahçe” - 29 Kasım 2020
- 13 Maddede Nazım Hikmet’in Az Bilinen Yönleri - 3 Şubat 2017
- Mutlu Aşk Yoktur - 3 Ekim 2017
FACEBOOK YORUMLARI