Biz önerdiğimiz bu kitapları keyifle okuduk. Sizlerin de aynı memnuniyetle okuyacağınızdan hiç şüphemiz yok. O zaman biraz da bizim yazarlardan okuyalım.
Kitap Eki dergisinin 4. sayısını yayınladığımız şu günlerde takipçilerimiz için üretmeye devam ediyoruz. Özellikle sosyal medyada kitap önerilerinin artmış olması bizleri ziyadesiyle mutlu ediyor. Bu akımı güçlendirmek gerekir diye düşünüyor ve sizler için listeler hazırlıyoruz. Gerek sitemizde gerekse dergimizde ayrıntılı kitap incelemeleri yapıyoruz. Ancak bununla yetinmiyor ve listeler aracılığıyla da sizlere kısa kısa bilgiler vererek kitap tavsiyelerinde bulunuyoruz.
2 günlük sokağa çıkma yasağını geride bıraktık. Bir sonraki hafta yeniden evlerimizde kalıp kendimize bolca vakit ayırabileceğiz. Bu boş vakitleri kitap okuyarak çok daha verimli hale getirebilirsiniz. Hafta sonuna henüz vakit varken listemizdeki kitapları temin etmenizi öneriyoruz.
Bu listemizin özelliği bizim coğrafyanın yazarlarından oluşması. Listemizde çoğunlukla roman kategorisinde kitaplar yer alıyor. Ancak roman dışına çıkıp deneme ve öykü kategorilerinde yer alan kitaplar da önerdik. Biz önerdiğimiz bu kitapları keyifle okuduk. Sizlerin de aynı memnuniyetle okuyacağınızdan hiç şüphemiz yok. O zaman biraz da bizim yazarlardan okuyalım. İyi okumalar.
1. BERLİNLİ APARTMANI – YAPRAK ÖZ
Farahnaz’ın Çiçeği adlı romanıyla Türkiye Polisiye Yazarları Birliği’nin Kristal Kelepçe ödülünü alan Yaprak Öz çok üretken bir yazar. Hatırı sayılır roman yazmış.
Berlinli Apartmanı daha önce Yitik Ülke tarafından yayımlanmıştı.
Moda’da Berlinli Apartmanı’na yeni taşınan Oya’nın komşularıyla yaşadığı entrikalı hikaye diye özetlenebilir roman. Kurgu, diyaloglar, ilişkiler gayet düzgünken kitabın sonuna kadar “lütfen katil o olmasın” diye düşündürdü beni. Polisiyelerde ters köşeyi, şaşırmayı seviyorum. Bu yönüyle eleştirebilirim romanı. Öte yandan kafamızda pandeminin, filyasyonun, epideminin fır döndüğü günlerde güzel Kadıköy resimleri canlandırıp, sahilde hafif bir içki yudumlarcasına rahatlatıyor okuyucuyu. Rahat bir roman okuyayım diyenlere. – Güzella Bayındır
2. AH BEYOĞLU VAH BEYOĞLU – SALÂH BİRSEL
Salâh Bey Tarihi’nin ikinci kitabı olan “Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu” Salâh Birsel tarafından 1976’da kaleme alındı. Kitap sadece Beyoğlu ‘nun değil, İstanbul’un da geçmişine, değişimine bir tanıklık niteliğinde. Birsel Beyoğlu’nda, kahvelerinde dolaşmakla kalmıyor; onların ayrılmaz bir parçası olan belki de kahveyi kahve yapan edebiyatçıları da anlatıyor. Kendi deyişiyle “Kahveler tarihi, bir yerde, edebiyat tarihinden başka bir şey değildir.”
Beyoğlu kahvelerinin çok azı hala ayakta, bir kısmının olduğu binalar bile yerinde yok. Üstelik sevdiğimiz Beyoğlu artık kahveler mekanı da degil. Birsel’in kaleminden okuyunca her şey dün gibi berrak, Baylancılar hâlâ bir arada, Sait Faik adaya giden vapuru yakalamak üzere yola düşmek üzere kalkıyor… Belki bir başkası yazsa Beyoğlu’nun rengi sönük, neşesi yitik, hüznü bir köşede kimsesiz kalırdı. – Gökçesu Özgül Kalafat
3. KUŞLAR YASINA GİDER – HASAN ALİ TOPTAŞ
Hasan Ali Toptaş’ın her zamanki gibi pırıl pırıl Türkçesi, akıcı anlatım tarzı ve sürükleyici duygusal hikâyesi ile kendinizi kaptıracağınız harika bir roman Kuşlar Yasına Gider. Hastalıklar, aile, sorumluluk, yolculuk, hatıralar, ölüm gibi pek çok kavram inceden inceden hayat buluyor satırlarda. Batıl inançlarla, hayallerle, türkülerle ve Anadolu insanı ile dopdolu, insanın içini acıtacak denli dokunaklı bir roman aynı zamanda da.
“Babalar alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır” cümlesini içimize resmen bir sızı şeklinde yerleştiren kitap, zor zamanlar geçirdiğimiz şu günlerde sizi bu dünyadan alıp bambaşka âlemlere götürmek için de birebir. – Aynur Kolbay
4. GÖLGELER ÇEKİLDİĞİNDE – CAHİDE BİRGÜL
2009 yılında hayata veda eden Cahide Birgül’ün ilk romanı… Çağdaş romanımızın erken kaybettiğimiz bu çok önemli yazarının bütün romanları Kafka Kitap tarafından yeniden okurla buluşturulacak. Birgül, ilk romanında yalnızlık, yabancılaşma, aile kaynaklı travmalar, anne-kız çatışmaları, aşk ve cinsellik gibi temel izlekleri polisiye unsurların desteğiyle kasvetli, tekinsiz ve gergin bir atmosferde bütün çıplaklığıyla göstermeyi başarıyor. Cahide Birgül, cüretin kalemi, yeniden yeniden okunmayı fazlasıyla hak ediyor. – Serkan Parlak
5. ÇIKRIKLAR DURUNCA – SADRİ ERTEM
Toplumcu gerçekçi ilk yazarlarımızdan olan Sadri Ertem’in, 1930’da yayın ettiği ‘Çıkrıklar Durunca’, edebiyatımızın ekonomik ve toplumsal bozukluklarını temel alan ilk roman hüviyetindedir.
Osmanlı zamanına tesadüf eden dönemde Avrupa mahsulü kumaşlar, üretimler yerli üretimi yerle yeksan eder. Sermaye-emek karşıtlığı içinde örgütlenen Alevi, Bolulu Adaköy’ü, aynı zamanda da kendilerinden ürettikeleri her şeyi elinden alan Ağa Sıddıkzade’ye karşı mücadele verirler.
Kadınlar çıkrıkları işleterek büyük bir emek gücünü ortaya çıkarırlar. Kendi çıkarları tehlikeye giren ağalar, beyler, paşalar feryat figan içinde meseleyi Alevi-Sünni çatışmasına çevirip, “din elden gidiyor!” diye ses yükseltirler. Yerel ve merkezi hükümet, Adaköy’ü ablukaya alır, bununla birlikte bir savaş başlatır. Emeğin gücüne karşın sermayenin gücü…
Attila İlhan eser için: “…Eserinin temelinde ‘ekonomik ilişkilerin belirleyici etkisini’ oturtan Sadri Ertem’in, toplumsal mücadelenin bu temel çelişkisini, nice Marksist yazardan önce saptayıp yazmış olması, handiyse mucizedir.” der. – Erdal Büyüktaş
6. FOTO GALATASARAY – TAYFUN SERTTAŞ
Tayfun Serttaş’ın hazırladığı Foto Galatasaray’ı öneriyorum. Maryam Şahinyan’ın Galatasaray’daki mütevazı stüdyosunda çektiği binlerce fotoğraf bir şehrin, bir ülkenin değişim ve dönüşüm hikayesinin ipuçlarını barındırıyor. 1942 Varlık Vergisi, 6-7 Eylül 1955 olayları, 1974 Kıbrıs Savaşı, köyden kente göç, şehrin ve servetin el değiştirmesi… Dahası aynalar, saçlar, idealize edilenin ötesinde pozlar var bu çalışmada. Fotoğraf okumaya, fotoğraf anlamaya dair önemli ipuçlarıyla yalnızca okunacak değil izlenecek de bir kitap Foto Galatasaray. – Nazlı Berivan Ak
7. KESİK BAŞ – HÜSEYİN RAHMİ GÜRPINAR
Oğlak Yayınları’nın yeni başlayan Klasik Maceraperestler dizisinden olan “Kesik Baş” isimli kitap bir polisiye. Akşamcı Nafiz Efendi’nin sokakta düştüğü bir çukurda kesik bir kafa bulmasıyla başlayan macera, iki yaman dedektifin olayı çözme manevraları ile devam eder. Eski İstanbul’da geçen romanın güzel anlatımı o dönemin insanlarını gözünüzün önüne getiriyor. Kapak tasarımıyla da sizi kendisine bağlayabilecek bu kitabı okumalısınız. – Perge Dündar
8. PARANIN CİNLERİ – MURATHAN MUNGAN
Paranın Cinleri, kapağında yer alan kara önlüklü fotoğrafından anlaşılacağı üzere, Murathan Mungan’ın kendi yaşam serüveninden izleri, Mardin’i ve 1960’lı yılların Türkiye manzarasını, çocukluğunun güçlü imgelerini geçmiş ve bugünle iç içe anlatan 10 hikâyeden oluşuyor.
“Bağışlayan ama unutmayan” kadınlar, “sevgilinizin çocukluğunu kıskandığınız” aşklar, “kalbinizi derinleştiren” fotoğraflar, “kendi öz babamın bile üvey oğluyum” diyen çocuklar ve “doğuda erken öğrenilen” devleti; kendi deyişiyle “keşfedilmeyi bekleyen” Murathan Mungan’dan dinliyoruz.
Paranın Cinleri, Mungan’la henüz tanışmayanlar için iyi bir başlangıç olurken daha önce okuyanlar için de raftan yeniden indirilmeyi bekleyen enfes bir kitap. Kendimizi bulmaya ve hatırlamaya çalıştığımız bu karantina günlerinde Kitap Eki okurlarına tavsiye… – Günnur Aksakal
9. KADER KUYUSU – MEHMED UZUN
Kürt edebiyatının en önemli ismi Mehmed Uzun’un son derece özgün ve dupduru bir dille yazdığı biyografik bir roman Kader Kuyusu. Çok önemli bir Kürt aydını olan dilbilimci Celadet Ali Bedirhan’ı, Osmanlı’nın son dönem İstanbul’unu, bir dilin varolması için sürgünden sürgüne savrulan koca bir aileyi ustalıkla işlemiş Mehmed Uzun. – Kemal Güllü
10. ASILACAK KADIN – PINAR KÜR
Asılacak Kadın’ı okuduğumda sosyal bilimleri derinden etkileyen, 1964 yılında New York’ta vuku bulan bir cinayeti anımsamıştım. Söz konusu cinayet neticesinde “Seyirci Etkisi” gündeme getirilmiş ve yardım edilmesi gereken bir olaya tanık olan insan sayısı arttıkça eylemsizliğin de arttığı gözlenmiştir.
1964’te Kitty’nin ölümüne otuz sekiz kişi tanıklık etmiştir, Pınar Kür’ün kaleme aldığı vakada ise Melek adındaki bir kadın tüm mahallenin tanıklığına ve üstelik bir kısmının suça iştirakine karşın haksız yere asılmıştır.
Asılacak Kadın insanların duyarsızlığını, mağduru suçlama eğilimini, yozlaşmış toplumlardaki kadının yerini cesurca işleyen, unutulmaz bir eser. – Özge Arıkal Gönül
11. BİTTİ BİTTİ BİTMEDİ – VEDAT TÜRKALİ
Vedat Türkali’nin son romanı olan “Bitti Bitti Bitmedi” yaşadığımız Anadolu coğrafyasının tarihsel bir kesitini sunuyor bize. Tarih boyunca köyleri, yapıtları, türküleri birbirine geçmiş, birbirinden etkilenmiş ve kültürlerinin harman olduğu farklı milletlerin yuvası olan Anadolu’nun acılı halini anlatıyor Bitti Bitti Bitmedi romanı. Devletin kanun adı altında bir halkı talan etmesini, yok etmesini ele alıyor. Bu toprakların, Ermeniler, Kürtler ve Alevilerle boydan boya toplu bir mezara dönüş(türül)düğünü ince ince ve etkili bir şekilde anlatıyor. – Serdal Keskin
12. SEÇİLMİŞ ÖYKÜLER – BEKİR YILDIZ
“Edebiyatın konusu önünde sonunda insandır çünkü. Önemli olan da insanı ele alış, onun dünyasını anlatış biçimidir” diyor Atilla Özkırımlı. Bekir Yıldız bir yöreyi, bu yörenin insanlarını, toplumsal ilişkilerini törelerini, acı ve sarsıcı olayları, akıcı bir dil ve gerçekçi bir anlatımla sergiler. Bekir Yıldız’ın bu derlemesini bulamayabilirsiniz, ama Harran’dan Almanya’ya uzanan bir yaşam içerisinde aşkı, işi ve aşı daha gerçekçi ama öykülerindeki insanı her Bekir Yıldız imzalı kitaptan süzebilirsiniz. – Korkut Akın
13. KANAYAK – GAMZE ARSLAN
Yeni dönem çağdaş Türk Edebiyatı’nın sadece anlattığı hikayeleriyle değil, anlatma biçimi, kurgusu, dili ve kişilerin çıplak ruhlarını görebilmemiz adına yarattığı karakterleriyle (özellikle kadın karakterler) önemli yazarlar arasında yerini şimdiden alan Gamze Arslan’ın Kanayak kitabını tavsiye etmek isterim.
Zorlu ana kız ilişkisi; kadın olmak; yakıcı tutkular; sahibine de tarihe de sahip çıkan giysiler; işçilerin hakkını kollayan fabrikalar; kimsenin uğramadığı kasabalarda yaşananlar ve sokaklarında hakkını arayan uzuvların gezindiği büyükşehirler… Toprak altında yatanlardan, rüyada yankılananlardan ve otopsi masasındaki artıklardan yola çıkıp yeniden kurgulanan hayatlar bunlar… Ölüleri öldürmeyen, cansıza ses veren, etin, kemiğin, kanın, toprağın ve düşün diliyle direnmeye, isyana ve özgürleşmeye çağıran öyküler.
Gözden kaçırmamanız dileğiyle. – Aynur Kulak
14. KIRMIZI PELERİNLİ KENT – ASLI ERDOĞAN
Aslı Erdoğan’ın 1998 yılında yayımlanan ikinci romanı Kırmızı Pelerinli Kent, katmanlı kurgusu ile Özgür ve Ö.’nün hikâyesini aktarırken, bir diğer ana kahraman olan Rio de Janeiro’yu gösterilenin ardındaki gerçeklerle ele alır ve aslında bir o kadar da yazarın yaşamını anlatır.
Kaçmak, kalmak, hesaplaşmak, yaşam, ölüm, kaos, düzen, varoluş ve yokluk gibi kavramların sorgulandığı; yargıların verdiği rahatsızlıktan umuda doğru bir yolculuğun, kendi özünü ve özgürlük arayışının mekan ile buluştuğu bir anlatımın yer aldığı bu roman bir yandan da sunduğu gerçekler ve yapılan hesaplaşmalar ile okuyucuyu epey sarsar.
“Yazdım, çünkü insan hayatına on ile dört yüz dolar arasında değer biçilen bu kentte, ölüme karşı başka siper bulamadım.” der yazar kitabında. Hayatlarımıza hiç değer verilmediğini yeniden gördüğümüz böyle bir zamanda belki bizim siperimiz de okumak olacaktır. – Seda Elhan
15. TARİHİMİZDEKİ GARİP VAKALAR – REŞAT EKREM KOÇU
Tarihimizdeki Garip Vakalar, Osmanlı Döneminde halk arasında uygulanan oldukça ilginç kural ve adetleri konu alıyor. Her bir konu ayrı bir bölüm olarak hikayeleştirilmiş ve kolay bir anlatımla sunulmuş. Bir tarih kitabından çok dergi karıştırır gibi okunacak, keyifli bir kitap. Yazar Reşat Ekrem Koçu, 1905-1975 yılları arasında yaşamıştır ve tarihi anlatıları hikayeleştiren birçok romanı bulunmaktadır. Büyük projesi “İstanbul Ansiklopedisi” ise maddi yetersizlik ve ömrü vefa etmemesinden yarım kalmıştır. Tüm bu çalışmaları ile “tarihi sevdiren adam” lakabını haketmektedir. – Pınar Akman
16. BASİT BİR ES – ENİS BATUR
Yazarımız dilini bilmediği uzak bir ülke coğrafyasında tren yolculuğu yapmaktadır. Bir taşra istasyonundan trene binen yolcu, yazarın karşısına oturarak onun kitabını okumaya başlar.
Enis Batur, böyle bir rastlantıyı aklından bile geçirmemiş yazarın hayal gücünün kısıtlı kalacağını söyler. Buradan yola çıkarak yazarın tedirginliğini, beklentisini ve onun da okur karşısında heyecanlanıp zayıf düşebileceğini dile getirir. Tren ilerlerken, kendini okura tanıtmakla tanıtmamak arasında bocalar.
Basit Bir Es’in Enis Batur kitaplarına yoğunlaşmak için iyi bir fırsat olacağını düşünüyorum. – Önder A.
17. CEMO – KEMAL BİLBAŞAR
Kemal Bilbaşar’ın kaleme aldığı kitap, cumhuriyetin ilk yıllarında geçen bir direniş hikayesini anlatır. 1967 Türk Dil Kurumu Roman Ödülü’nün sahibi olan Cemo, iki ayrı anlatıcının farklı tarzlarda Cemo karakterini anlattığı iki bölümden oluşur. Kitabın Memo isimli bir devam kitabı ve başrolünde Türkan Şoray ve Fikret Hakan’ın olduğu bir sinema uyarlaması bulunmaktadır. – Serkan Atak
18. BİZİM MEMLEKET – AZİZ NESİN
Evde kaldığımız şu günlerde odaklanma sorunu yaşayıp da kısa kısa öyküler okumak isteyenler mutlaka vardır. Sanırım bu okumalar için en ideal isimlerden bir tanesi de Aziz Nesin. Bu hikayeler sizi hem güldürecek hem de düşündürecek. Her ne olursa olsun bu trajikomik hikayeler, hele ki Aziz Nesin’in muhteşem diliyle size çok iyi gelecek. Özellikle; Du Bakali N’olecak, Deliler Boşandı, Toros Canavarı, Şeykesen Bektaş Ağa ve Sizin Memlekette Eşek Yok mu? isimli öykülere dikkat kesilmenizi öneririm. 36 öyküden oluşan “Bizim Memleket” isimli bu seçki Doğan Kitap tarafından yayımlandı. – Gün Çağ Aydın
19. ONDANCI – M. SADIK ASLANKARA
M.Sadık Aslankara’nın son kitabıdır Ondancı. Yazar durmadan üretir, bıkıp usanmaz. Öykü kitapları, romanları, tiyatro için yazdıkları, belgeselleri… Her kitabı peşinden gelen nesle öğretici yaşam kılavuzudur onun. Ondancı, sadeliğiyle göz kamaştıran bir eserdir. Hem bu kadar sade olup hem bu kadar derinlikli olması ustalıktandır. Bir anne bir oğuldur anlatılan. Çalışıp didinen emekçi kadının ve yürüyemeyen oğulun dramıdır. – İclâl Nur
- Netflix Türkiye mayıs programı belli oldu - 23 Nisan 2022
- Halsey’den İstanbul konseri - 23 Nisan 2022
- Sepultura Türkiye’ye geliyor - 23 Nisan 2022
FACEBOOK YORUMLARI