Polisiye yazarı Esmehan Aykol, Almanya’da çok tanınan ve okunan bir yazarımız. Belki de Türkiye’den daha popüler Almanya’da.
Esmahan Aykol 1970 yılında Edirne’de doğdu. Hukuk öğrenimi görürken çeşitli gazete ve radyo kanalları için çalıştı. Yükseköğrenimini bitirdikten sonra, doktora yapmak için Almanya’ya, Berlin Humboldt Üniversitesi’ne geldi. Bugün, dönüşümlü olarak Berlin ve İstanbul’da yaşamaktadır. 2001 yılında Kitapçı Dükkânı (Alm. Hotel Bosporus, 2003) adlı polisiye romanıyla okurlarıyla buluştu, 2003’teki Kelepir Ev’i (Alm. Bakschisch, 2003) 2007’de Şüpheli Bir Ölüm (Alm. Scheidung auf Türkisch, 2008) izledi. 2006’da ise Savrulanlar (Alm. Goodbye Istanbul, 2007) yayınlandı.
Esmahan Aykol’un polisiye romanlarındaki birinci tekil kişi ve ben-anlatıcı, kitapçı Kati Hirschel (Kati Hirşel)’dir. Kati, İstanbul’da büyümüş bir Almandır ve (gerçekte de Türkçe yazdığı romanlarını Almancaya çevirttiği) yaratıcısı (Esmahan Aykol) gibi, Almanca ve Türkçe dillerine ustalıkla hâkimdir. Kati’nin babası Avraham Hirschel, nasyonal sosyalizmden Türkiye’ye kaçmış bir Alman Yahudi’sidir. Hukukçudur ve İstanbul Üniversitesi Ceza Hukuku Enstitüsü’nü kurmuştur. Kati’nin annesinin isteği üzerine aile 1965’te Almanya’ya geri dönmüş, Kati ise daha sonra İstanbul’da yaşamaya karar vermiştir. Ve böylece Kati, kendi Türk çevresi içerisinde bir yabancı ama Alman arkadaşları içinse bir “harici” olarak kalmıştır.
Kati’nin babası Avraham Hirschel’in vaftiz babası, 1933’te Türkiye’ye göç edip İstanbul Hukuk Fakültesi’ni kuran Alman Yahudi’si Hukuk Bilimcisi Ernst Hirsch (Ernst Hirş)’tir. Hirsch, Aykol’u öğrenimi sırasında etkilemiş olan sayısız kitap yazmıştır (ayrıca bkz. Gunhild Kübler, NZZ am Sonntag, 14.09.2008).
Kati’nin yaşamında, alışveriş merkezleriyle tıka basa dolu İstiklal Caddesi ve çok kültürlü Beyoğlu semti önemli bir rol oynamıştır. Buradaki Türkler, cadde üzerinde bulunan kafelerde sigara ve rakı içerek otururlar. Aykol, ilkin bir Türk kadını olarak Berlin deneyimlerini yazmak istiyordu, daha sonra ise tersi bir yol izleyerek Almanya doğumlu bir Almanın Türkiye deneyimlerini yazmaya karar verdi. Bu ise Aykol’a, kitaplarında Almanların Türkler ve Türklerin Almanlar hakkındaki tüm klişeleri ve stereotipleri anlatabilmeyi sağladı. Kati de sayısız klişeye katkı sunmaktadır. 40’lı yaşların ortasında, menopozdan ve yağlı bir gıdıktan korkan, leziz yemeklere hayır diyemediğinden sürekli diyet yapan, hep yeni bir saç rengi ve çekici erkek arayan bir kadındır. Aykol bir röportajında, “Türklere, 40 yaş üzeri kadınların da dış görünüşleri hakkında düşünceleri ve cinsel yaşamları olduğunu açıkça göstermenin zorunluluğunu” birinci tekil kişisinin yaşıyla gerekçelendirmiştir (Iris Alanyati, Die Welt, 4.10.2003).
Yazar, göz kırparak ışık tutar Türk-Alman ilişkilerinin ruhuna; Almanların ve Türklerin karşılıklı önyargılarını, eğlendirici ve patavatsız ben-anlatıcı aracılığıyla eleştirtir. Kati’nin dünyasındaki tüm taksiciler kaba, kadın arkadaşları histerik ve sigara tiryakisidir, Almanlar kötü giyimli ve laubali, polisler aptal ve rüşvetçidir, Türkler çılgıncasına cep telefonuyla konuşurlar, bir kez silahını çeken Türk artık ateş etmek zorundadır, İstanbullu hanımlar Berlinlilerden çok daha şıktır. Almanlar, Hans ya da Helga ile evlenirler, cimri oldukları için taksi masrafları ve elektrikten tasarruf ederler, saçlarını kendileri boyar ve asla manikür yaptırmazlar. Tenis çorabı ve sıhhi sandaletleri giymiş Alman turistler aynı zamanda damak zevki ve yaşam tarzı yoksunu Alman barbarlar olarak koşuştururlar İstanbul sokaklarında.
Aykol, kitaplarında sürekli aynı karakterlere başvurur. Kati Hirschel, kitap dükkânında birlikte çalıştığı Türk üniversite öğrencisi Pelin ve eşcinsel fotoğrafçı İspanyol Fofo’yu ve onların durumlarını anlatır. Yaşamında değişmeyen erkeklerden birisi erkek arkadaşı Selim’dir. Kati’nin değer verdiği fakat sıkıcı bulduğu Selim avukattır ve okumuş bir muhafazakârdır. Bu durumda, çatışma ve uzlaşma, gündelik yaşamın birer parçasıdır. Kati, soruşturmaları sırasında, İstanbul Emniyeti Cinayet Masası komiserlerinden, biraz maço ve çekici olan ikinci erkeği Batuhan ile tanışır. Kati, onu çekici bulur fakat Batuhan kararsız ve evlidir. Kati’nin en iyi kadın arkadaşı Lale ise, bir gazeteye çalışan, modern ve Batı kültürüne yakın bir büyük kentlidir.
Kati, Kuledibi semtinde İstanbul’un kriminal kitap satan tek kitabevini işletmektedir. Kriminal kitap okuru ve kitap satıcısı deneyimi sayesinde Kati, gizemli cinayetleri başarılı biçimde çözebilecek tüm niteliklere sahip olduğuna inanmaktadır. Sürekli meraklı olarak kendisini hiç ilgilendirmeyen cinayet olaylarına bile heyecanla burnun sokar. İnatçı ve kimi zaman sinir bozucu tarzıyla, insanlardan polise vermeyecekleri bilgileri toplar. Gerçekten de, komiser Batuhan’ı her defasında, saç baş yoldurtacak cinayet teorileri ve kuşkularıyla karşı karşıya getirerek onun zor soruşturmalarını hızlandırmayı başarmaktadır. Her şey sonuçsuzluğa götürünce de, polis cinayetleri aydınlatma başarısı gösteremez. Kati, her defasında maktulün izini bulur fakat hukuk ve yasalar işlemediğinde bildiklerini kendine saklar.
Çoğunlukla asıl cinayet eylemi arka planda kalır, cinayet genelde kaçınılmış bir yardımcı eylem biçiminde ortaya çıkar. Aykol, daha çok toplumsal ve siyasal sorunların doğurduğu, azınlıklar, terörizm, rüşvet, adam kayırmacılık, çevre sorunları ve irtica gibi toplumsal nedenlere ve çelişkilere dikkat çeker.
Hotel Bosporus’ta, tanınmış bir İtalyan romanının Türk-Alman ortaklığıyla İstanbul’da filminin çekilmesi gerekmektedir. Film ekibinde, Kati’nin eski okul arkadaşı Petra Vogel de yer almaktadır. Filmin çekimlerinin başında rejisör, otel odasındaki banyo küvetinde suya atılmış fön makinesi ile öldürülür –tipik bir kadın katil silahı. Kati de şüpheliler arasındadır ve Kati bunu, ilk olayını aydınlatacak bir şans olarak görür. Bakschisch’te ise Kati bu kez, ilişkiler ve rüşvet aracılığıyla, Boğaz manzaralı ve fiyatı uygun altı odalı bir ev edinmeye çalışır. Daha ilk daire ziyaretinde kiracı ile tartışmaya tutuşur. Doğu Anadolulu park mafyası, bacağındaki kurşun yarasıyla evde ölü bulununca Kati kesinlikle katili bulmaya karar verir. Scheidung auf Türkisch’te ise Kati, pek iyi tanımadığı genç ve güzel bir kadının evinde ölü bulunduğunu öğrenir. Polisin bir kaza olduğundan hareket etmesine karşın Kati, ölen Sani Ankaralıgil olduğu için cinayetten kuşkulanır. Sani, bir sanayicinin oğlu olan Cem Ankaralıgil ile evlidir ve çevre korumacı bir eylemcidir. Kati’nin elinde çabucak bir sürü şüpheli belirir: Sani’nin çevreci eylemlerinden rahatsız olan sanayi patronları, bağımsız Trakya için savaşan ayrılıkçı bir grup, Sani’nin sevgilisi ve onun kadınları, boynuzlanmış eşcinsel eşi ve onun kıskanç kız kardeşi ve de aile içi entrikalar çeviren kaynana.
Aykol’un polisiye romanlarının merkezinde, İstanbul ve sakinleri yer alır. Okuyucu, Kati ile birlikte milyonların kentinin güzel ve çirkin köşelerini öğrenir, polisin, resmi dairelerin ve hukuk bürolarının çalışmaları, çaycıların haberleşme işlevleri, homoseksüel reklamcıların, karmaşık yazı işleri müdürlerinin, küçük ve büyük suçluların dünyası hakkında bilgi sahibi olur. Okuyucu, çay bahçesinden kahvaltıya, kafeden geleneksel kebap restoranlarına İstanbul’un lezzet duraklarında gezdirilir. Aykol, geleneksel ve modern İstanbul birlikteliğini de gösterir ve kentin semtlerindeki toplumsal dönüşümü ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne giriş çabalarını da görür. Kültürel farklılıkları ve özgüvenli bağımsız kişiliği sayesinde Kati Hirschel modern İstanbullu kadının kimlik figürü olmuştur.
Seri figürü bulunmayan Goodbye Istanbul romanında da, modern İstanbul yaşamı önemli bir rol oynar. Bu roman aynı zamanda iki kültürlü yaşam hakkında ciddi bir anlatıdır, ama bu kez Londra ve İstanbul’da, yabancılık ve olanaksızlık hakkında. Saygınlıklarını yitirme korkusu nedeniyle memleketlerine dönemeyen Türk göçmenlerin umutsuz yazgıları konu edilir. Dar aile ilişkilerinden ve mutsuz bir aşk yüzünden İstanbul’dan Londra’ya kaçan birinci tekil kişi Ece’nin gelişimi anlatılır. Ece’in büyük ve daha büyük ailesinin yaşam öyküleri örneğinde, Ermeni tehcirine ışık tutulur. Aykol burada Osmanlı İmparatorluğu’nun masalsı olaylarını, efsane ve aile hikâyelerini, günümüz Londra ve İstanbul’unda paralellikler kurarak sunar.
- Polisiye Ansiklopedisi (Lexikon der Kriminalliteratur), 24.05.2012, sayfa 1-7*
- Biyografi – Esmahan Aykol
- Yazar: Gisela Lehmer-Kerklo
- Çeviren: Fikret Yıldırım
- Yayınevi: Corian Verlag – Heinrich Wimmer, Hrsg. Klaus-Peter Walther, Meitingen
*Esmahan Aykol’un izniyle Almanca’dan çevrilmiştir, kendisine teşekkür ederiz.
- Tarihe not düşen emsalsiz bir roman: Yeşil Mürekkep - 17 Temmuz 2020
- Kuvvetli bir roman: Hepsi Bu - 2 Nisan 2019
- Sonsuz boyutlu sözcüklerin mimarisi: Perdeler - 24 Şubat 2019
FACEBOOK YORUMLARI