
Öykücülükten gelen Rade, gerçekten başarılı oluşturduğu karakterleriyle bir dönemi, süreci seriyor gözlerimizin önüne. Sonrası okura kalmış, her ne kadar Zeynep Rade, kendi oluşturduğu kurgudan ayrılmasına izin vermese de… Bu güne mi getirirsiniz, düşlerinizde oluşturduğunuz bir “dünya” mı kurarsınız, yoksa var olanı mı çevirirsiniz, gerçekten sizin olacaktır.
“Kim bizi nasıl bilirse, onun için öyleyiz” sözünü söyleyenler, kimseden ve hiçbir şeyden kaygı duymazlar. Bunu insanlar için söyleyebiliriz de kentler, sokaklar, yapılar için söylemek çok zor, hatta imkansızdır. Yine de sokaklara, duvarlara sinmiş anılar, güzellikler insanlara çok şey verir. Geçmişten gelen birikim vardır onda, o birikimin duyguları vardır bugüne ulaşan ve tabii, geleceği de kucaklayacak.
Yitip gidenler…
Zeynep Rade, kitabını “Boğaz’da yitip giden her hatıraya…” adamış. Yeniköy’de Bir Yalı, sadece bir yalı çerçevesinde, o yalıyla ilgili dar anlamıyla yaşanmışlıkları değil, geniş anlamıyla çöken bir imparatorluğun (cihan imparatorluğu diye anlatılıyor ya…), ümmetten millete giden bir toplumun, padişahlıktan cumhuriyete evrilen bir ülkenin anıları.
Öykücülükten gelen Rade, gerçekten başarılı oluşturduğu karakterleriyle bir dönemi, süreci seriyor gözlerimizin önüne. Sonrası okura kalmış, her ne kadar Zeynep Rade, kendi oluşturduğu kurgudan ayrılmasına izin vermese de… Bu güne mi getirirsiniz, düşlerinizde oluşturduğunuz bir “dünya” mı kurarsınız, yoksa var olanı mı çevirirsiniz, gerçekten sizin olacaktır.
Simgeler…
Osmanlı saltanatını simgeleyen şeylerden biri, cumbalı pencereden mendil atmaktır, bıyığını burarak yoldan geçene. Sizin aklınıza ne(ler) gelir bilmem. İşte, bu simgelerden biri, romana konu olan yalının boyanması. Belirli renklerde olan yalılar o renge göre içinde yaşayanları gösterirmiş. Uymazsanız, sahi, uymazsanız, “Müslüman mahallesinde salyangoz satmış” gibi olursunuz, sizden olanlar da, size karşı olanlar da uzaklaşırlar.
Yaşananlarsa kimi zaman güldürür, kimi zaman (çoğunlukla tabii ki) ağlatır, kimi zaman da düşündürür. Siz hangisini isterseniz o çerçeveden bakın.
Aradan gezen yüz yıllık zaman diliminde Boğaz’ın derin ve serin lacivert suları çok şeyi katmış önüne götürmüş, yeller üfürmüş, yollar uzaklaştırmış. Yaşam kavgası kaygıya, kaygılar korkuya, korkularsa depresyona dönüşmüş. Yalın anlatımıyla Zeynep Rade, biz okuru bırakmıyor, illa ki sonuna kadar götürüyor…
Sonrası mı, ya Boğaz’ın serin ve derin lacivert suları ya da günümüzün içinden çıkılamayacak kadar karmaşık ve umutsuz yaşamı. Hangisini seçersiniz?
![]()
|
- Hayata bir de bu “pencere”den bak!… - 9 Nisan 2020
- BİTMEYEN AŞK: İSTANBUL - 7 Aralık 2019
- Türkiye’nin Çilingir Sofrası: Rakı Gastronomisi - 3 Aralık 2019