Çağdaş bir insanlık komedisi; Ne Mutlu Mutlulara

Yasmina Reza, Ne Mutlu Mutlulara kitabında 21 farklı karakterden birbirine değen hikayeler, hayatlar yaratmış. Kadınlardan ve erkeklerden oluşan tüm bu karakterler incelikli bir mizahın ürünü.

Çok net ve keskin mutsuzluk halleri varken mutluluk hali duruma, şartlara hatta durum ve şartlardan bağımsız kişilere göre bile değişebilir. Bu yüzden Borges; “Ne mutlu sevilenlere ve sevenlere ve aşktan vazgeçebilenlere. Ne mutlu mutlulara.” demiştir. Borges ‘Ne mutlu mutlulara’ derken bunu nasıl bir duygu tonlamasıyla söyledi; yazarken neyi kast etti acaba? Bu önemli, çünkü mutluluk üzerine söylenmiş olan bu söz gayet mümkün olabilecek şekilde içinde olumsuz bir duyguyu da barındırıyor olabilir.

Can Yayınları tarafından yayımlanan bir Yasmina Reza kitabı Ne Mutlu Mutlulara son yıllarda Can Yayınları tarafından yayımlanan diğer kitaplarda da olduğu gibi ilk olarak kapak tasarımıyla sizi kendisine çekmekte. İran asıllı Rus, mühendis bir baba ile Macar asıllı, kemancı bir annenin Fransa’da doğmuş kızı olan Yasmina Reza tiyatro ve sosyoloji eğitimi görmüştür. Tiyatro oyunları yazmaya ve sahnelemeye başlayan Reza’nın yazdığı oyunlara ve yarattığı karaktere baktığımızda onun çok iyi bir dramaturg olduğunu görürüz.

21 öyküden oluşan Ne Mutlu Mutlulara için ilk söylenilebilecek olan 21 çağdaş karakter analizinin yapılmış olması. Bu analizler Yasmina Reza tarafından yapıldığında bir kara mizah ile karşı karşıya kalıyor oluşunuz. Çünkü öncelikle bu kitap 21 öyküden değil 21 kişiden oluşmakta. Kitap bittiğinde artık 21 kişiyle tanışmış ve 21 yeni karakteri tanıyor olduğunuz gerçeği bu kitabın en önemli özelliği. Her bir öykünün ismi 21 karakter isminden oluşmakta.

Bu kişilerden en çok sevdiğim Robert Toscana süpermarkette başına gelenleri şöyle anlatmakta: “Süpermarkette hafta sonu alış verişteydik. Bir ara bana, git peynir kuyruğuna gir, ben de bu arada diğer yiyeceklerle ilgileneyim, dedi. Geri döndüğümde alışveriş arabası tahıl gevrekleriyle, bisküvilerle, toz halindeki besinlerle ve hazır pudinglerle yarısına kadar dolmuştu, bu kadar şeyi ne yapacağız? dedim. –Ne demek ne yapacağız? Bütün bunların anlamı ne? dedim. Senin çocukların var Robert, Cruesli’yi seviyorlar, napoliten çikolataları seviyorlar, Kinder Bueno’ya bayılıyorlar.

Çok basit bir süpermarket alış verişi fakat çok tanıdık değil mi? Bu tür bir davranış biçimini ve diyaloğu evli olan herkes bir şekilde yaşamıştır. Reza bunu en basit haliyle, olduğu gibi vermekte. 21 karakterin her birini dinliyor sanki, onlarla konuşuyor ve gündelik hayatlarının dertlerini anlamaya çalışıyor. 21 karakter üzerinden evliliği, depresyonu, hastalıkları, kemoterapiyi, yaşamı, ölümü, aşk acısını, var olma sancısını, yok etme arzusunu, cinselliği, parayı, fiziksel yaralanmayı, ruhsal dalgalanmaları insana dair olan tüm halleri okuyoruz.

Tüm karakterleri okuyunca anlıyoruz ki aslında “Ne Mutlu Mutlulara” sözü olumlu bir niteleme olmaktan bayağı uzakta. İçinde gayet ince ironileri barındıran bir niteleme aslında. Gelecek hayallerinden vazgeçmiş, mutsuzlukla, ölümle, ayrılıkla yüz yüze gelmiş, arzularını yitirmiş, hayatla yenişememiş sıradan insanların aşkla, iktidarla, dostlukla, hastalıkla olan mücadelelerini aileyi odak noktaya yerleştirerek anlatan Yasmina Reza 21 farklı karakterden birbirine değen hikayeler, hayatlar yaratmış. Kadınlardan ve erkeklerden oluşan tüm bu karakterler incelikli bir mizahın ürünü.

Yasmina Reza tüm olumsuzluklara rağmen her bir öyküyü tünelin ucunda ışığı görebileceğimiz şekilde bırakmış. Bu sayede aslında içinde olumsuz bir önerme barındıran sözü tek bir açıdan ele almayıp bir dramaturgun yapacağı biçimde farklı, kimsenin göremeyeceği şekillerde ele alarak yazmış. Kitabın içindeki her bir karakteri ve öyküyü değerli kılan en önemli özellik de bu zaten.

Ne Mutlu Mutlulara tam da bu çağı ve bizi anlatan bir kitap.

  • Ne Mutlu Mutlulara
  • Yazar: Yasmina Reza
  • Çeviri: Aysel Bora
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Mayıs 2018
  • Sayfa Sayısı: 151 Sayfa
  • Yayınevi: Can Yayınları

 

Okuma önerisi!

Kırmızı Pazartesi – Gabriel Garcia Marquez

Pınar K. Üretmen’in incelemesi; “Bireysel ve toplumsal değerlerin iç çatışmaları: Kırmızı Pazartesi
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ

Kırmızı Pazartesi en basit tanımlaması ile bir cinayet romanıdır. Biraz daha dikkatli okur için, bir töre cinayetini anlatır.

Aynur Kulak
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Sımsıcak bir dostluk hikâyesi; 100 Şatolu Çocuk

Read Next

Umudun İçindeki Mutluluğu İzlemek

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *