Devrim Evci çevirisiyle Dipnot Yayınları tarafından yayımlanan Asi Çocuklara Öyküler kitabı, Radikal Çocuk Edebiyatı’ndan on sekiz öyküyü bir araya getiriyor.
Okuyacağımız bir kitabın dikkatimizi çeken yanlarından biri ismidir. Bilmediğimiz bir kitabın önce ismini sonra da arka kapak yazısını okuyarak konusuyla ilgili ilk izlenimleri edinebiliriz. Asi Çocuklara Öyküler kitabını elimize aldığımız ilk anda asi çocukları uslandıracak, tabiri caizse uyutacak hikâyeler okuyacağımızı düşleyebiliriz. İlgimizi çeker de arka kapağını okursak faşizme karşı mücadele, cinsiyetsiz bebek, radikal öyküler gibi kelimeleri cımbızlayıp okumaya çekinebiliriz de. Ama biraz daha merak eder, sayfalarının içine girersek, birçok ülkenin kendi yerelinde evrensel değerlerle ürettiği öykülerle dolu bir kitapta bulabiliriz kendimizi.
Devrim Evci çevirisiyle Dipnot Yayınları tarafından yayımlanan Asi Çocuklara Öyküler kitabı, Radikal Çocuk Edebiyatı’ndan on sekiz öyküyü bir araya getiriyor. Bu öyküler arasında hangi konulara değinilmiyor ki: barış, sivil haklar, cinsiyet eşitliği, çevre sorunlarına duyarlılık, emeğin yüceliği… Arka kapakta da okuyabileceğimiz, içeriğe dair tüm bu bilgiler kitabın sayfalarında özenli ve sorumlu bir anlatıyla hikâyeleştirilmiş. Sorumlu bir anlatı diyoruz, çünkü kitabın çocuklara yaşadıkları düzenin düzgün yanlarının yanında aksaklıklarını da anlatmak gibi bir amacı var. Hem de peri masallarının veya güzelin iyi, çirkinin kötü olduğu “pamuk” masalların verdiği mesajların aksine, gerçekte de karşılığı olan taraflarıyla…
Asi Çocuklara Öyküler’den Özetle
Sizce sırtınızdaki ceket sadece bir nesne midir, yoksa gerçekten bir öyküsü var mıdır? Hepimizin dolabında mutlaka bulundurduğu bu giysinin bir öyküsünün olup olmadığını düşünen kimselerin pek olduğunu sanmıyorum. Dolabımızda veya üzerimizde öylece duran ceketimiz tek bir işçi tarafından yapılmadı. Tek bir makine tarafından yapılmadı. Tek bir yerde yapılmadı. Farklı kollarda çalışan işçiler tarafından farklı yerlerde, farklı makinelerle yapıldı. Ve burada okuyacağınız öykü de, tarladan mağazaya kadar tüm aşamalarıyla emeğin, insan gücünün ürettiği ceketinizin öyküsüdür.
Peki, Emma’nın kurdelelerinin sırrını biliyor musunuz? Emma da kim diyebilirsiniz. Çağımızın bir kahramanı diyebiliriz onun için. Masallara konu olacak kadar güzel bir kasabada yaşar Emma. Yaşadığı bu kasabada insanından hayvanına, bitkisine kadar tüm canlılar iç içe, belirli bir ahenk içindedir. Bir gün tüm bu güzellikleri yok edecek, doğal yaşamlarını alt üst edecek bir projenin tehdidi altında kalırlar: elektrik santralleri. Hikâye boyunca Emma başta olmak üzere onun gibi gözü pek insanların santrallere karşı verdiği mücadeleyi okuruz. Okurken de aynı zamanda kirlenmeye ve kirletenlere karşı, insan hayatını hiçe sayan büyük şirketlere karşı kendi savaşma azmimizi oluştururuz. Kurdeleler mi? Onların sırrı hâlâ kitapta saklı… Ama şu kadarını söyleyelim ki, “Emma gibi kök salan insanlar canavarın hakkından gelebileceklerini daha iyi anlıyorlar. Bir araya geldiklerinde canavardan daha büyük ve daha güçlü olduklarını biliyorlar.”
Çay fincanında balina besleyecek kadar büyük bir hayal gücünüz var mı? Kitaptaki öykümüzün kahramanı David, işte bu güce sahip. Sonunun engin denizlere vardığı hikâye, adeta her birimizi imkânsızın elinden kurtarıyor. Bir başka sayfada ise “Bebeğiniz kız mı, erkek mi?” sorularına “belirsiz” cevabını alan herkesin kapılarını kapattığı Jones ailesiyle karşılaşırız. Aile cinsiyeti belirsiz bir bebeğe, Bebek X’e sahiptir. X, “ya kız olmalısın ya erkek” baskısına ve onu bir kalıba sokma zorlamalarına rağmen cinsiyeti olmaksızın büyür ve bundan herhangi bir rahatsızlık duymaz.
Asi çocuklara ihtiyacımız var
Kitap, bu anlatılanları ve daha birçok öyküyü barındırıyor. “Asi çocuklara ihtiyaç duyulduğu gerçeğinden yola çıkılarak oluşturulan bu eser”de gerçekçilik ön planda. Örneğin, beyaz atlı prensinin öpmesiyle uyanmayı bekleyen prensesler yerine, kendi ayakları üzerinde duran prensesler vardır. Babasının grevci olması nedeniyle arkadaşlarınca dışlanan Mary, karşılaştığı periden zengince dileklerde bulunur: daha güzel bir ev, daha rahat bir hayat ve babası için gurur duyabileceği bir iş… Ama perimiz bir değnekle tüm bu dilekleri yerine getirmek yerine, Mary’nin hâlihazırda sahip olduğu yaşantısında zaten hepsine sahip olduğunu görmesini sağlıyor. Zenginliğin, saygınlığın ve güzelliğin yönünü değiştirerek öze dönmesini sağlıyor.
Bilim ne yapar? Servet nasıl paylaşılır? Adaletin asıl nedeni nedir? Yoksulluğa ve savaşa kim son verecek? Irkçılığı yaratan nedir? Tüm bu ve benzeri sorulara yanıt bulabilmek için kolay kabullenmeyen asi birer çocuk olup, “neden”lerden asla vazgeçmeyerek oluşturacağımız bir hayat felsefesini sürdürmemiz yeterli…
|
- İyi çocuk olmak ister misiniz? - 5 Mayıs 2017
- Çocuğun Asi’sine Kalalım - 29 Mart 2017
- Çocukluğunu yaşayamadan olgunlaşanlar… - 10 Nisan 2017
FACEBOOK YORUMLARI