
Tarih boyunca Kenan Özcan gibi şairler, yazarlar, sanatçılar ne zaman resmi otorite ile karşı karşıya gelmişlerse kendilerini cezaevlerinde, kitaplarını da kütüphaneler yerine mahkeme dosyalarının arasında buldular.
“Kenan öldü” sesinin duyulması ile tüm hücrelerde bir sessizlik olur. Sonrasında ise büyük bir gürültü kopar, dava arkadaşlarının hepsi hücrelerinin kapılarına vurmaya başlarlar. ”Arkadaşınız intihar etti” der birileri. İnanmazlar ve Kenan’ın hücresine bir arkadaşlarını gönderirler. Yolladıkları arkadaşları gözlerinde yaş, elinde ise bir miktar para ve iki kâğıt parçası ile geri döner. Kâğıtların birinde bir arkadaşından borç aldığını ve bu paranın verilmesini söyler ki, cebinden çıkan para da bu paradır. Diğer kâğıt ise bir veda şiiridir. Zaten yaşama veda eden bir şairin cebinden başka ne çıkabilir ki? Elbette şiir…
Evet, o şairdir ve devrimcidir. İnandıkları uğrunda aktif mücadele eder. 1979 yılının aralık ayında gözaltına alınır. Sonra Samsun Cezaevine gönderilir.12 Eylül darbesi olduğunda Samsun Cezaevindedir. Davası Fatsa Devrimci Yol davası ile birleştirilir. Önce Efirli, daha sonra da Amasya E tipi Cezaevine gönderilir. Bu zoraki gezintilerde gittiği her yerde ağır işkencelere mağdur kalır. 1985 yılında itirafçı arkadaşları yüzünden Fatsa’ya götürülür ve suçlamalar karşısında yine çok ağır işkencelere uğrar. Tekrar Amasya’ya getirdiklerinde onu tek kişilik hücreye gönderirler. 20 Ekim sabahı, ise, “Kenan öldü” sesinin duyulması ile tüm hücrelerde bir sessizlik olur…
Tarih boyunca Kenan Özcan gibi şairler, yazarlar, sanatçılar ne zaman resmi otorite ile karşı karşıya gelmişlerse kendilerini cezaevlerinde, kitaplarını da kütüphaneler yerine mahkeme dosyalarının arasında buldular. Böyle sanatçıların, kimliklerinin arkasında hak arama, adaletsizliğe başkaldırı, özgürlük duygusu, bilinç ve en önemlisi devrimci coşkular yatar. Tanımlamaya uyan sanatçıların, isim yapmış olanları, kültür, sanat –edebiyat dergilerinin sayfalarında kendilerine yer bulurken, bir kısım sanatçı da hep arkada kalmaya mahkûm olmuştur. Şair Kenan Özcan’da arka tarafta kalan sanatçılardan biridir. 1988 yılında Belge Yayınları tarafından Yeni sesler dizisi içerisinde yayımlanan “Sizinle Kaldı Sevdam” adlı kitabı da kitapçı raflarının arka taraflarında kalan kitaplardan…
”Bahçede dört sarmaşık/sıcak bir yağmur ve düş/pencere altı demir” Bilerek ve isteyerek seçtiği bir dava uğruna yaşamını hiçe saydı Kenan Özcan. Daha yirmi yaşında girdiği cezaevinde işkence ve baskılara uğramasına rağmen gencecik yüreği ile direndi: “Her günün nefesinde/ben cigaranın/dumanını/duvarda kanımı/çeker ciğerlerine/neyse ki/direnmeden sevdalar bitmez.”
Onur, onun damarlarında yirmi dört saat devriye gezmekte idi .”Bir çöp misali/sokak ortasında/süründüreceğime/bir ömür boyu/mapusta yatırırım seni” der, ”Onur” adlı şiirinde. Bulunduğu olumsuzluklarla dolu ortama inat, hep güzellikleri arayan yaşama sevinci ile dolu bir insandır. Bunun en güzel örneğini annesine yazdığı bir mektupta görürüz. “Canım anneciğim, günlerim her zamanki gibi iyi geçiyor. Canım sıkılmıyor hiç. Bol bol roman okuyorum, gazete, televizyon, top vs.vs… filan derken değil günlerin, ayların ve yılların nasıl geçtiğini anlayamıyorum. Boncuk örmüyorum pek. Bir ara kazak örmeye merak sardım, tam anlamıyla beceremiyorum. Bazen öyle komik şeyler yapıyorum ki, görsen gülmekten kırılırsın. Çocuklara patik yapıyorum bugünlerde.”
Oysa ne kadar da zordur bir mahkum için, demir parmaklıkların içinde iken göğüs kafesinde umut kuşunu beslemek!.. Bir gün pırpır eden umut kuşu, gönül bahçesinde açan çiçeğe rağmen ötmez olur. İçine karamsarlık ve çaresizlik çöker. Belki dört duvarın dışına çıkamama korkusu, cezaevinde yaşadığı işkence ve baskılar, belki arkadaş ölümleri… Daha pek çok neden… Yüreğindeki kuşun kanadı kırılır, gönül bahçesindeki çiçek solar. “Elveda kargalar/karakargalar/sizin olsun ekili tarlalar/ size de ara sokaklar/kavga ettiğim caddelerde şu aydınlık doğa/bırakılır da/gömülünür mü karanlığa/demeyin sakın.”
Kenan Özcan’ın o kısacık yaşamında paylaşmak duygusu hep en önde geldi. Hep paylaştı, paylaştırdı umudu, sevinci, güzellikleri ve başkalarının acısını… Bu paylaşımlardan her mahkûm anası gibi annesinin payına düşen ise gözyaşlarıdır: “Payına ağlamak düşen anam/gözyaşı duvar delmez.”
Paylaşmayı bu kadar seven biri ne yazık ki acılarını, korkularını artık o çok sevdiği sigarasıyla, kalemiyle ve sevdikleriyle paylaşamayınca geriye sadece şiirlerini ve sevdalarını bıraktı. Bir de arkadaşından aldığı borcun karşılığını !.. Biz de onun artık kitabevlerindeki raflarda olmayan kitabından şiirler okuyarak az da olsa ona olan borcumuzu ödeyelim isterseniz. Bakarsınız biz şiirlerini okurken, o da keyiflenir ve çocuklara patik yapar bir yerlerde…
SON ŞİİR
Kimi dostlarım,
En onurlu kısmında
Noktaladı yaşamını
Ya bir orman karanlığında
Ya bir dağ geçitinde
Kimi dostlarım
Asıldı bir başka cellatın ellerinde
Kimi dostlarım
İhanet etti, tek kelimeyle ihanet
Kimi ise,
En saygınları
Zorlukları göğüsleyerek yürüyorlar
İnanıyorum ki yürüyecekler
Yüreklerinde yarattıkları
O duru, o güzel günlere
19 Ekim 1985
(Kenan Özcan öldükten sonra hücresinde arkadaşları tarafından bulunan son şiiri)
- Kendi Boşluğunun Ağırlığını Merak Eden Şiirler - 30 Kasım 2018
- Şi Sayılı Şiirler - 13 Mayıs 2018
- Ve Nihat Ziyalan - 28 Mart 2018
FACEBOOK YORUMLARI