DÜMTEK NECMİ’NİN MUHTEŞEM HİKÂYESİ

Dümtek Necmi’nin Muhteşem Hikâyesi, seçimler ve kendisi için doğru olanı bulabilme, ritüeller, alışkanlıklar, can sıkıntısı ile baş etme yöntemleri, azmetme, sabretme ve anılar üzerine kısacık ama sıcacık bir hikâye anlatmayı başaran kitap.

“Ancak bugünü hissederek hem müziğin hem hayatın ritmini yakalayacağımı biliyorum.”

Yaz ayları pek çok kişi için dinlenme, deniz kenarında bir yerlere gitme, uzaktaki akrabalarla bir araya gelme, köyde ya da farklı bir şehirde yaşayan büyükanne/büyükbaba ziyaretleri gibi anlamlara gelebiliyor. Benim gibi şanssız kimileri için ise yaz ayları, sadece 1-2 haftasının tatil olarak kullanılabileceği olağan çalışma günleri oluyor. Yazın sadece belli günlerini tatille geçirebilen ve o tatil günlerini iple çeken bir ailede büyüdüğümden yaz benim için, genelde tüm gün sokakta oynamak, evde sıkılmak ya da yaşıtım kuzenlerle bir arada bir şeyler yapmak anlamına geliyordu. Çok bunaltıcı günler olarak hatırlamasam da tatilin bitmeye yaklaştığı günlerde, okulun açılmasını iple çektiğimi çok net hatırlıyorum. 

Özge Akkaya’nın ikinci kitabı olan ve yine Paraşüt Kitap’tan çıkan Dümtek Necmi’nin Muhteşem Hikâyesi de bizi bunaltıcı bir yaz günü ile karşılıyor. Kahramanımız Ali’nin okulu yaz tatilinde ama Ali yaz aylarını ailesi ile çıktıkları tatil dışında evde tek başına geçiriyor. Çünkü arkadaşları ya farklı şehirdeki anneannesinin yanında ya yazlıkta ya da kardeşleriyle vakit geçirmekte. Ali ise anne babasının işte olduğu saatler boyunca kendine oyalanacak bir şeyler bulmuş ve bir nevi kendi tek kişilik sıkıcı düzenini oturtmuş durumda. 

Ali’nin bu sıkıcı günlerde iple çektiği tek bir an var; o da eskici Ekrem Amca’nın her gün aynı saatlerde “Eskiciii” diye bağırarak mahalleye girdiği an. Bu eskici tezgâhı ve tezgâhtan her gün kendine seçtiği eşyalar, Ali’yi her seferinde birbirinden farklı hayal âlemine götürüyor. Hayal kurmayı çok seven bir çocuk için paha biçilemez anlar da böylece başlamış oluyor. 

Yine bir gün Ekrem Amca’nın sesini duymasıyla birlikte soluğu aşağıda alıyor. Tam kendini eski fotoğrafların olduğu bir kutunun içinde hayallere dalmış bir şekilde kaybetmek üzereyken, karşısına minik bir defter, defterin ilk sayfasına zımbayla tutturulmuş bir de fotoğraf buluyor. İlerleyen sayfada bir mektup başlangıcını görmesi ile birlikte heyecandan deliye dönen Ali, defteri aldığı gibi eve koşuyor. Kendini gelmiş geçmiş en iyi ritim ustası olarak tanıtan Dümtek Necmi’nin yıllar önce oğlu Ali’ye yazdığı bu mektup, aslında Necmi’nin hayatını anlattığı uzun bir öykü niteliğinde. Mektupla birlikte okuyucular olarak bizler de Dümtek Necmi’nin çocukluktan itibaren bu maceraya nasıl başladığına, kendi alanında nasıl da profesyonelleştiğine ve kendi deyimiyle nasıl bu işin duayeni haline geldiğine adım adım tanık oluyoruz.  

Necmi’nin geride kalmadan, ama çok da acele etmeden, sadece o anda kalarak nasıl da Dümtek Necmi’ye dönüştüğünü öğreniyoruz. Anda kalmanın değerini oldukça basit ve anlaşılır bir şekilde anlattığı bölümler ile Ali de kendi hayatına dair örnekleri hatırlıyor ve bir yandan okuyucuyu da kendisine dair “anda kalabilme ve kalamama” anılarına götürüyor. 

“Aklımda başka hiçbir şey olmadan, kendimi sadece yaptığım şeye verdiğim, 

içinde bulunduğum anı yaşadığım bir anım yok mu? Bu gerçekten mümkün olabilir mi?”

Kitap bir çocuğun gözünden bize oldukça kısa ve öz bir şekilde, anı yaşamanın değerini gösteriyor aslında. Aynı zamanda çocuk okuyucular için ritüeller oluşturma, can sıkıntısı ile başa çıkabilme konularına dair de ilham verici örneklere yer veriyor. Ali’nin kendisini heyecanlandıran şeyler ile sıcak çikolata arasında kurduğu ilişki ya da gözlerini kapatarak yarattığı filmler ise okuyucuyu gülümseten güzel ayrıntılardan birkaçı. 

Seçimler ve kendisi için doğru olanı bulabilme, ritüeller, alışkanlıklar, can sıkıntısı ile baş etme yöntemleri, azmetme, sabretme ve anılar üzerine kısacık ama sıcacık bir hikâye anlatmayı başaran kitap, 7 yaş ve üstü tüm okuyucular için uygun. 

Keyifli okumalar.  @okumak_zamani

  • Dümtek Necmi’nin Muhteşem Hikayesi
  • Yazar: Özge Akkaya
  • Çizer: Gözde Eyce 
  • Türü: Çocuk, 7+ yaş
  • Baskı Yılı: Aralık 2020
  • Sayfa Sayısı: 48 sayfa
  • Yayınevi: Paraşüt Kitap 

Aynur Kolbay
Latest posts by Aynur Kolbay (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Çağatay Yılmaz’ın ilk öykü kitabı “Bizi Buraya Getiren Şeyler”

Read Next

Homo İnformatiks – Bilişim, Matematik ve Mantığın Kesişen Dünyaları

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram