
Hadi gelin bu arada ekmekten hareketle, tarihi bir fırına, hiçbir yerde şubesi bulunmayan Cumhuriyet Fırınına konuk olalım.
James Oppenheim’ın Dünya Emekçi Kadınlar Günü için yazdığı şiirin başlığıdır Ekmek ve Gül. 1910 yılının Ağustosunda Kopenhag kentinde 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart‘ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirmiş ve kabul edilmişti.
Bugün 102. yıldönümünü kutluyor, kadın erkek kol kola meydanları ve salonları dolduruyoruz.
Hadi gelin bu arada ekmekten hareketle, tarihi bir fırına, hiçbir yerde şubesi bulunmayan Cumhuriyet Fırınına konuk olalım.
EKMEK VE GÜL
Yürüyoruz yürüyoruz, günün aydınlığında Yürüyoruz yürüyoruz, erkekler için de yürüyoruz Yürüyoruz yürüyoruz kol kola ürüyoruz yürüyoruz, yan yana, güzel günler adına James OPPENHEIM |
Cumhuriyet Fırını
Cebeci çayırını çiğnemiş, Mülkiye’de öğrencilik yapmış ve 1970’lerin ikinci yarısında Cumhuriyet Yurdundaki 03.00-05.00 nöbetlerinde karnı acıkanlar için bir toplumsal sığınaktı Cumhuriyet Fırını.
Gerçi her ne kadar o dönemde Cebeci semtindeki sokak hâkimiyetleri nedeniyle SBF’den uzaklaşmak cesaret istese de, boğazlar meselesinin halledilmesi gerçeği, göz karartmaya yeterdi.
Sabahın seherinde sıcak somunun davetkâr kokusu, daha yurda gelmeden yolda büyük parçalar halinde yarılatırdı kendini, insanı da canlandırırdı.
Hele bir de memleketten gelmiş, gözenekleri terlemiş hafif tuzlu Bergama tulumu, Ayvalık’ın sele zeytini ve hatta bir salkım Sultaniyeniz de var ise, mutluluğun resmini, demli bir çay eşliğinde kalın çizgileri ile çizerken, başka bir dünyanın mümkün olduğuna dair azminiz artardı.
Bugünlerde fırın oldukça büyütülmüş. Çeşitlendirilmiş unlu mamulleri ve kahvaltıyla öğle menüleri ile şirin bir mekân olmuş. Masalardaki konuklar, genellikle öğrenciler, hocalar.
Dededen toruna fırıncılıkta olan Ali Özcivelek, işini son derece seven birisi.
Ali Beyin dedesi, Cumhuriyetin ilk yıllarında Hamamönü’nde Çifte Yeşil Ağa Fırınında başlamış ekmek üretmeğe. Hani o “hele bir eli ekmek tutsun da görelim” günlerinde. O dönemin fırınları iptidai imiş. İkinci Dünya Savaşı sonlarında Almanlar, kendi fırın teknolojilerini getirmişler Ankara’ya. Bugünkü gerçek taş fırınların modeli olan Borulu Sistem Taş Fırınlardan tam üç adet kurmuşlar.
İlkini yani Numune Ekmek Fırınını Ali Bey’in dedesi işletmiş. Fırınların ikincisi, Kurtuluş semtine aynı isimle kurulmuş, Kurtuluş Ekmek Fırını. Üçüncüsü de Cebeci’de 1949 yapılan Cumhuriyet Fırını.
Ali Bey’in babası İhsan Bey, 1959’da satın almış Cumhuriyet Fırınını. O günden bu zamana, Yeni Ankara Sokağından tüm Cebeci’ye mis gibi kokular yaymaya devam ediyorlar.
Hani, Phillipe Sollers’in dediği gibi; “Göz atmak yanıltır insanı ama koklamak asla”.
Temel malzeme olan unu, başta Polatlı olmak üzere Ankara yöresinden tedarik ettiklerini öğrendik çaylarımızı yudumlarken. Ekmek imalatında 28 kişi, pastacı ve servis elemanları ile birlikte 40 kişilik bir kadroya ulaşan Cumhuriyet Fırınında günde ortalama olarak 15 çeşit ekmek üretiliyor ilk günkü titizlikleri ile.
Ali Bey, pasta ve kurabiyelerin dışında temel mamul olan ekmeklerin arasında en çok ikisinin günü önde tamamladığını belirtiyor; Sütlü ekmek ve Trabzon ekmeği.
Not etmeden geçmeyelim. Benim gibi ramazan pidesine meftunsanız, ramazanı beklemeden yılın on iki ayı Cumhuriyet Fırınından gerçek ramazan pidesini tedarik edebilirsiniz.
Yeter ki yolunuzu Cebeci’ye düşürün
Ağzımızın tadı bozulmasın.
Sağlık ve dostlukla.
- Ülkenin Yaratıcı Güçleri Mühendisler: Fırtınadaki Arı - 1 Mart 2020
- Ayaküstü İzmir Lezzetleri - 9 Ağustos 2018
- Su’yu Okumak - 2 Ağustos 2018
FACEBOOK YORUMLARI
2 Comments
Kokusunu ve sıcaklığınını tekrar hissettim.Ne kadar teşekkür etsem azdır.
Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ilan edilişinin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorsanız, aşağıdaki linkte olan yazımı okuyup doğru bilgiye ulaşabilirsiniz: http://www.medyaege.com.tr/8-marti-bu-gune-kadar-yanlis-bilgilerle-kutlamisiz-39167h.htm