Say Yayınları Simon Baron-Cohen’in Zero Degrees of Empathy adlı kitabını, Kötülüğün Anatomisi ismiyle, Tuna Tezgel çevirisiyle geçtiğimiz günlerde yayınladı. Gardiyanı, mahkumu bol ülkemizde, çok doğru bir zamanda kitapçılarda yerini aldı kötülüğün sınırlarını ve kökenlerini tartışan bu çalışma.
Doktor Simon Baron-Cohen, Cambridge Üniversitesi’nde Gelişimsel Psikopatoloji profesörü, aynı üniversitede Otizm Araştırma Merkezi’nin yöneticisi. 1958 yılında İngiltere’de doğmuş, Yahudi bir ailenin çocuğu. İnsanın nesneleştirilmesi, insanlık suçlarının kökenleri, “kötüler”in ortak özellikleri temel konuları. Ve evet, isim benzerliği değil, komedyen Sasha Baron Cohen, kuzeni.
Say Yayınları yazarın Zero Degrees of Empathy adlı kitabını, Kötülüğün Anatomisi ismiyle, Tuna Tezgel çevirisiyle geçtiğimiz günlerde yayınladı. Gardiyanı, mahkumu bol ülkemizde, çok doğru bir zamanda kitapçılarda yerini aldı kötülüğün sınırlarını ve kökenlerini tartışan bu çalışma.
Kötülüğün Anatomisi’nın açılışında önemli bir uyarı var, bu kitap hassas tabiatlı insanlara göre değil. Metin boyunca kötülük türlerini, nesneleşmiş insanları, psikopatları, narsistleri, sınırda kişilik bozukluğu yaşayanları okuyacaksınız. Empatinin yokluğunda, aşınma anında gerçekleşen korkunç olayları, tecavüzleri, kıyımları okuyacaksınız. Asıl haber ise şu: Kötülüğün Anatomisi, kötülüğü empati açısından yeniden tanımlama ve neden bazı insanların diğerlerinden daha çok ya da daha az empati sahibi olduğunu ve empatiyi kaybetmenin nelere yol açtığını inceleme girişimi. Bu yönüyle var olanın dökümü değil yalnızca, çözüm önerileriyle önemli bir teori kitabı.
Cohen en başta isimlendirmeyi doğru yapmak gerektiğini söylüyor:
“Katil neden masum bir çocuğu öldürdü? Çünkü kötüydü. Terörist neden bir intihar bombacısına dönüştü? Çünkü kötüydü. Kötülük kavramını incelemek üzere ele alırsanız, bu kesinlikle bir açıklama olamaz. Bir bilim insanı için bu elbette yetersiz olacaktır. Nazilerin (ve benzerlerinin) yaptıkları akıl almayacak kadar korkunçtu. Ama bu, insanların nasıl olup da böyle davrandıklarını incelemeyi bırakmamız veya bir açıklama getirmeyerek sadece kötü olduklarını söylememiz gerektiği anlamına gelmez. Bu kitapta kötülük kavramına değil, empati kavramına ilişkin olarak insanların birbirlerine nasıl zalimce davranabildiklerini araştırıyorum. Çünkü empatinin açıklayıcı bir gücü var.”
Böylece empati yolculuğuna çıkıyoruz Cohen’in rehberliğinde, yolda beynimize, çocukluğumuza, ailemize, travmalarımıza sıklıkla uğrayacağız. Dahası, klişe açıklamaları ve tanımlamaları arkamızda bırakarak ilerleyeceğiz.
EMPATİ EROZYONU
Cohen Kötülüğün Anatomisi’nde insanı nesneleştirme meselesi üzerinde duruyor, örneklerle nesneye dönüştürülen insanı, insana yapılanları sıralıyor. Soykırım da bunun içinde, adi suçlar da, deneyler de, ensest ve işkence de. İnsan kötülüğünün sınırı yok, kültür dil ayrımı yok iş kötülüğe gelince. Uganda’da, Türkiye’de, Almanya’da, Avustralya’da… Asıl soru empatinin ne olduğu ve neden bazı insanlarda diğerlerinden daha az bulunduğu. Tanımı doğru koyduğumuz anda, başımıza gelenleri ve neden olduğumuz eylemleri daha iyi anlayacağız Cohen’e göre. Anlamlandıramadığımız her türlü duygu kapalı kalmaya yahut aşınmaya mahkum, bu nedenle empatinin sınırlarını sorgulatıyor kitap ilk başta.
Şöyle diyor Cohen:
“Gazze’den Kudüs’e sınırı geçerek gelen ve ergen yaştaki masum çocuklarla dolu bir kafeyi patlatan bir intihar bombacısını suçlamaya meyilli olabiliriz ama aynı mantıkla, Afrika Ulusal Kongresi’nin askeri kanadı olan Umkhonto we Sizwe’nin lideri olduğu zamanlar için Nelson Mandela’yı da suçlamamız gerekir. Hiç kimsenin canının yanmamasını umarak, ama bir yandan da masum insanların patlamalardan etkilenebileceğinin farkında olarak askeri ve hükümete ait binaların bombalanmalarını koordine etmişti. Aynı ölçüde, Siyonist davanın bir parçası olan bir Yahudi anavatanı oluşturma amacıyla İngilizleri Filistin’i terk etmeye razı etme teşebbüsüyle 22 Temmuz 1946’da, Kudüs’teki King David Oteli’ni patlatan ve 91 kişinin ölümüne, 46 kişinin de yaralanmasına yol açan, Haganah paramiliter örgütünün militan bir yan örgütü olan Irgun’un lideri Menachem Begin’i de suçlamamız gerekir. Tıpkı Mandela’nın sonradan Güney Afrika’nın başkanı ve Nobel Barış Ödülü’nün sahibi olması gibi, Begin de sonradan İsrail’in başbakanı ve Mısır’ın başkanı Enver Sedat’la beraber Nobel Barış Ödülü’nün ortak sahibi olmuştur.”
Farklı bir bakış açısı, katilleri ve maktulleri yeniden anlamamızı sağlayabilir mi? En azından farklı bir sese kulak vermek iyi bir başlangıç.
EMPATİ NEYE DENK GELİYOR?
Kötülük teriminden, dini çağrışımlarından uzak durarak bir teori koyuluyor ortaya. Empati kilit sözcük. Peki empati ne demek? Cohen’in tanımı şöyle: “Başkalarının ne düşündüğü ve hissettiğini tespit edebilme, onların düşünce ve hislerine uygun bir duygu ile karşılık verebilme yeteneğimiz.” Peki empati ölçülebilir mi? Cohen ölçülebileceğini söylüyor, Empati Katsayısı olarak adlandırılan bir ölçek geliştirmiş ekibiyle birlikte. Test empatinin iki temel bileşeni (farkına varma ve karşılık verme) ile ilgili maddeler içerecek şekilde tasarlanmış. Empati Katsayısı testi kitapta yer alıyor, sorular son derece ilginç. Çocukluk alışkanlıklarından, herhangi bir sosyal ortamda verilen tepkiye, basit ipuçları temel birçok meseleye bakışı yansıtıyor. Test sonucunda altı farklı seviyede empati durumundan birine dahil oluyorsunuz. Farklı seviyelerde çıkmanıza yol açan ne peki? Cohen beyinde empati devresi denilen özel bir devrenin işlemesine bağlı olduğunu söylüyor duygu durumunun, bu yönüyle duygusal, çevresel olduğu kadar, beyinle, beyindeki on temel noktayla yakından alakalı kötülükle ilişki.
Kötülüğün Empatisi, empati ve zalimliğin kökenleri üzerine taze bir akıl yürütme. Dinin, tabunun, doğaüstünün gölgesindeki kötülüğü bir kenara bırakıp, bilimsel veriler, toplum deneyleri ve yaşanmış olaylar üzerinden kötülüğü anlamak için önemli bir fırsat. Dahası Hannah Arendt’in “kötülüğün sıradanlığı” tanımını da, Philip Zimbardo’nun “otoriteye itaat” meselesini de tartışmaya açıyor. Son dönemde insanın kökenine ve en çok da karanlık yanlarına dair kitaplara büyük ilgi olduğu göz önüne alındığında, Kötülüğün Anatomisi de karşılığını bulacağa benziyor. Dahası var olan durumu yansıtmanın ötesinde, yeni bir çözüm önerisi, yeni bir çıkış yolu savunuyor Cohen, ilk günden son güne empati eğitiminin olduğu bir hayat düzeni. Son söz yine Kötülüğün Anatomisi’nde:
“Empati evrensel bir çözücü gibidir. Empatiye batırılan her sorun çözülebilir hale gelir. İster evlilik içi bir anlaşmazlık, uluslararası bir çatışma, işteki bir problem, arkadaşlıktaki sorunlar, siyasi açmazlar veya bir aile kavgası olsun, isterse de komşuyla yaşanan bir problem; empati insanlar arası sorunları öngörme ve çözmede etkili bir yoldur. Umarım bu kaynağın, sorunları çözmek için (silahlar, kanunlar ve din gibi) alternatiflerine göre daha iyi bir yol olduğuna ikna olmuşsunuzdur. Trilyonlarca dolar harcanan silah endüstrisinin veya düzgünce işlemesi için milyonlarca dolar harcanan hapishane hizmeti ve yasal sistemin aksine, empati bedavadır. Dinin aksine, doğası gereği empati kimseye zulmedemez.”
Yeni bir bakış açısına, zalimliğe ve empatiye dair sıkı bir zihin egzersizine şans vermek isteyenler için Kötülüğün Anatomisi kitapçılarda.
- Kötülüğün Anatomisi
- Yazar: Simon Baron-Cohen
- Çeviri: Tuna Tezgel
- Türü: Psikoloji
- Baskı Yılı: 2016
- Sayfa Sayısı: 248 Sayfa
- Yayınevi: Say Yayınları
- VAROLUŞ İNANCININ DAYANAĞIDIR AŞK! - 29 Mayıs 2021
- Balkan Dünyasında Üç Gün - 19 Eylül 2020
- Koray Sarıdoğan: “Bu Kitapta Salvo Yapmıyorum, Olanı Söylüyorum.” - 10 Ağustos 2020
FACEBOOK YORUMLARI