Ezilenlerin Dilsizliği

Madun Konuşabilir mi? ezilenlerin, ezenlerin hegemonyasına karşı mücadele ederken, kendi karşıtına dönüşme tehlikesine karşı yazılmış bir uyarıdır aynı zamanda.

Gayatri Chakravorty Spivak’ın Madun Konuşabilir mi? makalesi ilk sunulduğu 1983 yılından bu yana post kolonyal teoriyle içli dışlı olan akademisyenlerin ve ezilenlerin kendini ifade etme yollarını araştıran aktivistlerin başucu kaynağı oldu. Ne var ki, makalenin Türkçeye çevrilmesi için 2016’yı beklememiz gerekti. Makale kitap formunda, yazarın önsözü ve makaleye yıllar sonra verdiği yanıtın bulunduğu bir yazısıyla Dipnot Yayınları’nca yayımlandı.

Öncüllerden Kopuş

Spivak, makalesinde, öncelikle kendinden önce yapılmış madun çalışmalarıyla bir diyaloğa giriyor. Özellikle Foucoult ve Deleuze’un ekonomik göstergeleri indirgemeci bularak görmezden gelen tavırlarını eleştiriyor ve teorilerini birinci dünyanın ezilenlerini göz önünde bulundurarak oluşturmalarından yakınıyor. Bir taraftan Edward W. Said’in “Foucoult’nun iktidar kavramının ‘sınıfların rolünü, ekonominin rolünü, isyanın ayaklanmanın rolünü yok etmesine’ izin veren cezbedici ve mistikleştirici bir kategori olduğu yönündeki eleştirisini” sahiplenen, diğer taraftan sömürge döneminde emperyalizmin zulmü altında asimile edilen ve sömürülen halkların yaşadığı madunluk deneyiminin birinci dünyadakilerle farkını ortaya çıkarmaya çalışan Spivak, heterojen olarak baskı altına alınmış madunun, konuşabilmesinin önündeki engellere odaklanıyor.

Şarkiyatçılığı Yeniden Tartışmak

Madun Konuşabilir mi? Edward W. Said’in çalışmasının takipçisi bir makale. Bilindiği gibi, Said’e göre Batı, Doğu’yu anlamak yerine kendi söylemiyle yeniden üretmeyi tercih etmişti. Doğuluların yaşamlarıyla ilgili yaratılan efsaneler, klişe ve uydurulmuş bilgiler egemen bir şark fikrinin tohumlarını atmıştı. Said, şarkiyatçılığın Doğu’ya ilişkin yarattığı imgeleri Batı Emperyalizmi’nin meşruiyet kaynağı olarak işlevlendiğini iddia ediyordu. Şarkiyatçılığın egemen olmasının sonucunda Doğulu aydınlar da şarkiyatçıların yeniden ürettiği dile eklemleniyordu. Edward Said’in teorisini bir adım ileri taşımaya çalışan Spivak tam da bu noktada Said’in teorisine yeni bir boyut katmayı düşünüyor. Evet, sömürge aydını, Batı’nın yarattığı bilgiyi ve önyargıları kullanarak kendini ifade eder ama ya kendini ifade etme olanakları elinde alınanlar ne yapacaktır? Ötekileştirme, ötekinin kendini ifade etme olanaklarını elinden almaksa eğer, her söz alanın bir diğerini dışlaması nasıl engellenebilir?

Umutsuzluk Eleştirisi

Spivak’ın soruları bu noktada anlam kazanıyor. Hatta bir soru daha ekleyelim: “Sömürge öznesinin Öteki olarak inşası projesinin… Öteki’nin izini kendi kırılgan Öznelinde asimetrik olarak yok ederken” ezilenler nasıl bir kurtuluş imkânı yaratabilirler? Aynı zamanda Spivak’a getirilen eleştirilerin odak noktası da burada düğümleniyor: Ezilenler konuşma imkânı elde edebilmek için bir şekilde ezenlerin araçlarını kullanmak zorunda kalacaklardır. Bu araçları kullandığı anda ise ezenin dilini benimsemesi gerekecektir. Bu durumun paradoks yarattığı, dolayısıyla Spivak’ın umutsuz bir teori önerdiği eleştirisi sıklıkla dillendirilmiştir.

Oysa Spivak, tam da öznelliği sakatlanan kitlelerin önündeki engelleri açığa çıkardığı için önemli bir makaleye imza atmıştır. Madun Konuşabilir mi? yayımlandıktan sonra Spivak’ın yaşamının büyük bölümünü ezilenlerin eğitimine ayırması, farklı diller öğrenip dünyanın birçok yerinde madun çalışmalarına katılması bile teorisinin umutsuz olduğu eleştirilerine cevap niteliğindedir. Madun Konuşabilir mi? ezilenlerin, ezenlerin hegemonyasına karşı mücadele ederken, kendi karşıtına dönüşme tehlikesine karşı yazılmış bir uyarıdır aynı zamanda. Spivak, sanki “ezilenlerin dilsizliğini aşmanın yolunu bulmak için onu sarmalayan tüm koşulları açığa çıkarmamız gerekmez mi sizce de?” diyerek her daim güncel kalacak bir makaleye imza atıyor.

  • Madun Konuşabilir mi?
  • Yazar: Gayatri Chakravorty Spivak
  • Çeviri: Dilek Hattatoğlu, Gökçen Ertuğrul, Emre Koyuncu
  • Türü: Kuram – Politika
  • Sayfa Sayısı: 127 Sayfa
  • Baskı Yılı: 2016
  • Yayınevi: Dipnot Yayınları
Doğuş Sarpkaya
Vinkmag ad

Read Previous

Barrøy Adası: Düşlerin Dayanağı

Read Next

Ördek, Ölüm ve Lale

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *