her yolculuğun bir başı varsa bir de sonu olmalı… bazı yolculuklar öyle derinimizden geçer ki kendimizi onsuz düşünemeyiz… ama sonu vardır işte. şiirler gibidir yolculuklar da. zamanı dolunca biter… beni en iyi sen anlayacaksın füruğ, yollarımız burada ayrılırken…
sekerek indim ara hâllerden
bir adım bir adım gerisi geldi
bir adım boşluk sonrası değil
bir adım yuvarlak sonrası adım
bir yuvarlak sıçrayış sonrası adım
bir adım daha derken hoop yerdeyim
kara güvenli sağlam kocaman toprak kara… öyle ki suya geri girebilirim; öyle ki sallanırım istersem… öyle ki nihayette gördüm kaç adım… indiğim gibi çıkabilirim öyle.
kusura bakma füruğ burda yol ayrımımız; döndüm baktım sıçradın sen de… gördüm baktım son adımında yine canın acıdı, saçlarını at kuyruğu yapmıştın sarı; üstünde ince bir kaban vardı. zor tanıdım tebdili kıyafet geziyordun ama tanıdım seni… dönüp geri bakınca o kocaman vapur; tanıdım suları aşmış da gelmiş. gördüm seni aynı teknedeymişiz… aynı sulardan geçmişiz azgın; ama ikimiz de karaya vardık, gördüm.
ayaklarımı gördüm füruğ son adımı geçtim ben
kocaman bir kara kocaman bir deniz gördüm
kocaman bir pencere bugün tuzla buz oldu
kocaman bir camdı kırpıp kırpıp pencereler yapsınlar
kim isterse takınmak kulaklarına küpe yapsınlar
bizim yollarımız burda ayrıldı bugün
şimdi vedalaşma
senin ellerin sana benim ellerim bana deme zamanı
Okuma önerisi!
A. Ömer Türkeş’in incelemesi; “Jules Verne’in Fantastik Dünyası”
yazının tamamını okumak için TIKLAYINIZ
Bilimsel kehanetlerde bulunmuştu Jules Verne. İnsanoğlunun ayı da, okyanusun derinliklerini de keşfedecek araçlar icat edebileceğini çok önceden kestirebilmişti. |
şair, yazar, ressam, anlatıcı, eczacı... ancak kendisi bu kimliklerin ifade ettiği anlamların sıkıştırılmış kalıplarının ötesinde bir biçimle ilişkileniyor tüm bu alanlarla. “eğer dünya daha yaşanılır bir yer olsun diye uğraşacaksak sanat bir yol, bir araç olmak zorunda. sanat, araya mesafeler girmediğinde hayatın içinde kalır, o yüzden etkin bir yoldur” diyerek anlatıyor sanata bakış açısını. ve ekliyor “sanatçı olmak gerekmiyor üretmek için...”niyet hayatı usulsakin yakalamak ve aynı şekilde doğallıkla çıktığı yerden ifade etmek olunca her yer üretim yerine, ele geçen her malzeme ayrı bir üretime dönüşüyor."
aynur uluç’un 2003’ten bu yana edebiyat dergilerinde ve gazetelerde yazı ve şiirleri; 2013’te ‘gezi‐anı‐deneme‐öykü ve şiir’ türlerinden tatlar içeren ‘az gittim çok döndüm’ isimli melez kitabı, 2015'te beden-mekân-zaman ilişkisinin kadın dili ile ifadesinin yolculuğu olarak tanımladığı“yer yatağı” isimli şiir kitabı yayımlandı. kitapeki sitesinde düzenli olarak kitaplar ve sanat ile ilgili yazıları yayımlanmakta.
kitaplarını imzalarken her okur için ayrı bir resim çizmesiyle başlayan çizme yolculuğu, yolda izde, vapurda, otobüste çizdiği resimlerle devam ediyor. ilk kitabında her okur için ayrı bir resim yapması sonrasında yayımlanan "yer yatağı" isimli kitabında da her okur için ayrı bir mektup yazıyor. bu mektuplar hem o okura yönelik oluyorlar; hem de tema olarak ayrı ve uzun bir mektubun farklı kişilere düşen parçaları gibiler.
temas ettiği her şeyin birbiri ile harmanlandığı bu üretimlerde şehir ve doğa sesleri üzerine bıraktığı doğaçlamalar da ayrı bir arşiv olarak birikiyor. zaman zaman farklı şehirlerde müzik ve şiirin iç içe geçtiği etkinlikler düzenliyor. sanatına da yansıyan şifalandırma isteği mesleğinin de temelini oluşturuyor denilebilir. kişiye özel yapma ilaçlar hazırladığı eczanesinde eczacılık mesleğini halen aktif olarak sürdürmekte.
Latest posts by Aynur Uluç
(see all)
FACEBOOK YORUMLARI
Yorum