Game Of Thrones dizisinin yeni sezonunun başlamasına birkaç gün kalmışken, dizinin karakterlerinin anımsattığı roman kahramanlarını inceledik.
Hepimizi ekrana kilitleyen, kurgusuyla, karakterleriyle, çatışma ve diyaloglarıyla aklımızı başımızdan alan, belki de son yılların en sağlam dizisi Game Of Thrones’un ünlü romanlara saygı duruşu niteliğinde kahramanlar yarattığını hiç fark ettiniz mi? Gelin bakalım hangi kahramanlara gönderme yapılmış.
1. John Snow ve Samwell Tarly arasındaki ilişki: William Golding’in ünlü romanı Sineklerin Tanrısı’nın unutulmaz ikilisi Ralph ve Domuzcuk. Ralph doğrudur, adildir, vahşet ve yanlışın karşısındadır, medeniyetin temsilidir. Domuzcuk şişmandır ama bir o kadar da bilgedir. Saftır ama okumuştur. Ralph’in sağ duyusudur, onun aklı, gerektiğinde verdiği doğru karardır. Diğerleri tarafından hep aşağılanmasına rağmen nefret gütmez, Ralph’in en yakın arkadaşıdır.
2. Lady Brienne ve yaveri Podrick: Size de Don Kişot ve Sancho Panza’yı hatırlatmıyor mu? Lady Brienne şövalye değildir, tıpkı Don Kişot gibi, ama şövalyelerin tüm değerlerine sahiptir ve neredeyse gerçek bir şövalyeden daha bağlıdır yeminlerine. Şeref ve onur için yel değirmenlerine karşı savaşır, taraf tutmaz ve kendince doğru olanı yapar. Podrick ise ayağı daha yere basan, sıkça ladysini uyaran seyistir. Dövüşemez, çok akıllı değildir ama kesinlikle şövalyesinden daha fazla dünyanın gerçeklerinin farkındadır.
3. Qyburn ve Dağ: Dr. Frankenstein öyküsüne benzerliği su götürmez. Dağ ölümden döndürülmüştür, ya da diriltilmiştir. Ama artık eskisi gibi değildir.
Son olarak The Wall ile ilgili yazacaklarım. Bir duvar iki dünyayı ayırır. Yabaniler ve ilk insanlar. Bu metafor Ursula Le Guin’in ünlü Mülksüzler adlı romanına bir gönderme olabilir mi? Ünlü roman şu cümlelerle açılır;
“Bir duvar vardı. Önemli görünmüyordu. Kesilmemiş taşlardan örülmüş, kabaca sıvanmıştı; erişkin biri üzerinden uzanıp bakabilir, bir çocuk bile üzerine tırmanabilirdi. Yolla kesiştiği yerde bir kapısı yoktu; orada yerin geometrisine indirgeniyordu: bir çizgiye, bir sınır düşüncesine. Ama düşünce gerçekti. Önemliydi. Yedi kuşak boyunca dünyada o duvardan daha önemli bir şey olmamıştı. Bütün duvarlar gibi iki anlamlıydı, iki yüzlüydü. Neyin içerde, neyin dışarda olduğu, duvarın hangi yanından baktığınıza bağlıydı.”
MÜLKSÜZLER (Dispossessed) – Ursula K. LE GUIN
John Snow kendisine yabani hayranı olduğunu söyleyen kişiye dönerek aynı bu cümleleri söyler; kim olduğun duvarın ne tarafında doğduğuna bağlı, tek farkımız bu!
Nisan sonu yeni sezon başlıyor, artık kahramanlara daha dikkatli bakıp George R.R. Martin’in nerelerden esinlendiğini siz de tahmin edebilirsiniz!
İyi seyirler, nitelikli okumalar!
- SORGULATAN, HAYAL KURDURAN KİTAPLARA İHTİYAÇ VAR! - 22 Mart 2020
- İnsanca bir başkaldırı; Aşk - 16 Mart 2016
- Gerçek Bir Çocuk Kitabı; Mumi Baba’nın Anıları - 20 Haziran 2017
FACEBOOK YORUMLARI
One Comment
Merhaba, yazınızı çok beğendim, size alıntılar konusunda katılıyorum, Le Guin’den sadece bu alıntılar yapılmamış, kuzgun olmak Atmaca’nın özelliğiydi.Bir hayvanın gözleri ile görmek , hayvanın içinde yaşamak Atmaca’nın özellikleriydi. Dünyanın ucundaki Ejderhalara konuşan kızda Le Guin’den alınmış. Bu konuda Ursula K.Le Guin’in konuşmaması başka bir konusu. Yazılarını çok beğenmeme rağmen acaba Le Guin’de başka birilerinden mi esinlendi diye düşündürüyor.