
“Kiracı” küçük burjuva erkeğin -rütbe kaybı, gelir kaybı, güven kaybı, çevre kaybı, sevgili kaybı, vb.- korkularını tırmalayan neşeli bir novella.
2004 yılında yayımlanan, kısa bir sürede on dört dile çevrilen ve birçok ödül kazanan üçüncü romanı “Soldados de Salamina” (“Salamina Askerleri”) Javier Cercas’ın Türkçeye çevrilen ilk kitabıydı. İspanya’da 2012 yılında yayımlanan “Las Leyes de la Frontera” romanı -”Sınırın Yasaları” ismiyle- 2015 yılında türkçeleştirildi. Geçtiğimiz günlerde raflara çıkan “Kiracı” ise Cercas’ın yazarlık kariyerin ilk romanıydı (1989).
Yazar, çevirmen ve edebiyat profesörü Javier Cercas 1962, Ibahernando doğumlu. Barselona Autònoma Üniversitesi’nde edebiyat lisansı ve doktorasını tamamladıktan sonra bir süre Illinois Üniversitesi’nde çalışmış.. 1989’dan bu yana Gerona Üniversitesi’nde İspanyol edebiyatı profesörü olarak görev yapıyor. Edebiyat dünyasına Jorge Luis Borges’in eserlerini okuyarak adım atan Cercas’ın hikâyelerini topladığı ilk kitabı “El móvil” 1987 yılında yayımlandı. İlk romanı “El inquilino”(“Kiracı”) 1989’da, ikinci romanı “El vientre de la ballena”(“Balinanın Karnı”)1998’de okurlarıyla buluştu. Altı romanı, deneme, makale ve anlatı kitaplarıyla çağdaş İspanyol edebiyatının en önemli temsilcilerinden sayılan Cercas, ulusal ve uluslararası çok sayıda ödül kazanırken, 2011 yılında eserlerinin tümü için Premio Internazionale del Salone del Libro di Torino’ya lâyık görülmüştü.
Neşeli ve karamsar
“Kiracı” küçük burjuva erkeğin -rütbe kaybı, gelir kaybı, güven kaybı, çevre kaybı, sevgili kaybı, vb.- korkularını tırmalayan neşeli bir novella. Roman kahramanı Mario Rota, bir İtalyan, Italyan hükümetinin verdiği bursla Texas Üniversitesi’nde dilbilim doktorasını tamamlamış. Aynı üniversiteden bir akademisyenle evlenmiş. Evliliği hüsranla sonuçlanınca başvurusunu kabul eden Illinois universitesine transfer olmuş genç bir adam. Akademistenliği mesleğe dönüştürmüş, neredeyse üç yıldır doğu dürüst bir makale yazmamış. Verdiği ek derslerle iyi bir geçim standartı olmakla birlikte geleceği konusunda endişeleri var. Mario’nun endişeleri, tam da sabah koşusunda ayak bileğinin sakatlandığı gün gerçeğe dönüşür. Hastahaneden döndüğünde karşı daireye taşınan yeni kiracı ile tanışır. Yeni kiracı Bay Berkowickz -kendisini tanıtırken- meslektaş olduklarını, benzer konularda araştırmalar yürüttüklerini ve hiç kuşkusuz üniversitenin aynı bölümünde çalışacaklarını söylediğinde Mario içinde bir huzursuzluk duyar. Huzursuzluk aynı gün kabusa dönüşür; Üniversiteye gittiğinde bölüm başkanı yeni dönemde ek ders veremeyeceğini, bir an önce yeni bir makale yayımlaması gerektiğini ve odasının yeni gelen profesöre -Bay Berkowickz’e- verildiğini söyleyecektir. Ne yazık ki Mario’yu bekleyen kötü süprizler bununla da sınırlı kalmaz; uzun zamandır -sancılı- bir ilişki sürdürdüğü sevgilisi Ginger de Bay Berkowickz’i tercih etmiştir. Hayatının elinden kayıp gittiğini düşünen Mario, bir gece komuşusunun evine gizlice sızdığında gördüğü manzara karşısında şaşkına, daha doğrusu çılgına dönecektir; Berkowickz’in dairesindeki tablolar, kanape, koltuklar kendisinin özenle döşediği dairesindekilerin neredeyse birebir kopyasıdır. Mario ile okuyucu da ikirciklenir; acaba bu bir karabasan mıdır?..
“Kiracı” okuduğumda Dostoyevski’nin” Öteki” romanıyla Ropan Polanski’nin “Tenant/Kiracı” filmleri geldi aklıma. Sanıyorum Cercas her ikisinden de esinlenmiş. Tadında kalan bir esinden hareketle belli bir insan tipini taşlayan kendi özgün hikayesini kuruyor. Kendisi de akamedisyen olan Cercas’tan hem akademi dünyasına hem de genel olarak bireyselliği bencilliğe dönüşen, sevme özürlü insan tiplerine yönelik hiciv dolu bir kısa roman.
Mario bir İtalyan demiştim ama kültürü de küreselleşen dünyada İtalyan, İspanyol, Amerikalı ya da Türk farketmiyor. Tüketim kültürü duyguları da metalaştırıyor, hepimizi -tıpkı Mario gibi- daima sahip olmadığını seven ve sahip olduğunu asla sevemeyen, bir şeyin değerini ancak onu kaybettikten sonra anlayabilen insanlar haline getiriyor. Cercas, Mario tipini çok iyi analiz etmiş ya da toplumdaki genel eğilimlerini Mario özelinde biraraya getirmiş ve Mario’yu bu kültürel iklimin tipiği olarak somutlamış. Öyle ki sadece akademi değil beyaz yakalılar dünyasında Mario ile birebir örtüşen bir dolu kanlı canlı insan portresi geliyor aklıma.
Cercas, eleştirelken bile iyimserliği elden bırakmayan bir yazar. Kaleminin mizaha ve ironiye yatkınlığı karanlık yanının üzerini örtüyor. Ancak örtüyü üzerinden attığında dili hayli keskin ama hiç de yanlış sayılmaz. Mesela akademisyenliği mesleğe çevirenlere yönelik şu tespitler;
“Sıradanlar sürüsü: Kimsenin okumak istemediğini okumayı marifet sayıyorlar; konuşurken de hindi gibi kabarıyor ve on üçüncü yüzyılda yazılmış bir metni on dördüncü yüzyılda yazılmış olandan ayırt etmeyi bildikleri için, her konuda fikir yürütme hakkına sahip olduklarına inanıyorlar. Bu ülkede neden onları herhangi bir yerleşim merkezine yüzlerce kilometre uzak, tabiri caizse çölün tam ortasında, adına üniversite denen bu cennetvari toplama kamplarında tecrit etmekte ısrarcı davranıldığını hiç anlamıyorum. Eskiden olsa belki bunun bir anlamı olabilirdi: Bilirsiniz işte, aykırı fikirlerini topluma bulaştırma tehlikesi falan. Ama şimdi, söyleyin bana, bugün kafasının içinde hiçbir fikir, tek bir fikir bile olmayan topluma neyi bulaştıracaklar ki; tamam, kafalar veriler, tarihler ve istatistiklerle dolu, ama içlerinde tek bir fikir dahi yok.”
Yazarlığı belli bir hakikate yazdığından başka bir yolla ulaşamayacağını bilmek cümlesiyle tanımlayan Cercas, romanlarında işte o hakikati arıyor. “Salamina Askerleri”nde, “Sınırın Yasaları”nda ve “Kiracı”da, birbirinden çok farklı zamanlarda geçen çok farklı hikayelerde gerçek ve kurgu, yanlış ve doğru, saygınlık ve suçluluk arasındaki sınırlarda dolaşarak insana dair bir hakikatle yüzleştiriyor okuyucuyu. “Kiracı”, gerçek ile hayal arasındaki sınırın gitgide ve ustalıkla bulandırıldığı neşeli hikayesi, tekinsiz atmosferi ve kara mizahıyla hem Cercas’ın kariyeri boyunca izleyeceği yolu gösteriyor hem de okuma keyfi veriyor.
- Kiracı
- Yazan: Javier Cercas
- Çeviren: Süleyman Doğru
- Yayınevi: Everest Yayınları
- Baskı tarihi: 2016
- Sayfa yapısı: 96 sayfa
- Mary Shelley’in Yaratığı - 4 Şubat 2018
- Jules Verne’in Fantastik Dünyası - 28 Kasım 2017
- Dorian Gray’in Portresi; Yazarını Yok Eden Roman - 19 Ekim 2017
FACEBOOK YORUMLARI