
Çölün her şeyi yutan gizinin içerisine sıkışıp kalmış insanları… Seferbey’in veda mektubu… Her şeye rağmen umudun gücü… Sahra 1911’den etkilenmemek olası değil…
Ayşe Övür’ün “Sahra 1911” adlı ilk romanı Trablusgarp Savaşı yıllarında geçiyor. Hikâyenin ana karakteri Seferbey’in vatana hizmet aşkıyla Gönen’den Sahra Çölü’ne uzanan içsel yolculuğunu sade ve akıcı bir dille anlatan yazar, tarihin puslu sayfaları arasında kalan bu dönemi günümüze taşıyarak, savaşın bütün yıkımlarına rağmen insanın geleceğe umutla bakabileceğinin altını çiziyor.
Edebiyatımızda çok da anlatılmayan bir dönemi konu alan Sahra 1911, okuyucuyu bilinmeyen bir yörede tek başına özgürce keşfe çıkmış gibi hissettiriyor. İlginç bir şekilde Seferbey’in ustaca işlenmiş karakteristik özelliklerinin çerçevesinden o döneme tanık oluyorsunuz. Daha ilk sayfada hikâyeye bağlanıp, nasıl sona ulaştığınızı anlamadan kendinizi Seferbey’in son veda mektubunu okurken buluyorsunuz.
Bazı okuyucular “zor okunur” kaygısı ile tarihi roman türüne biraz uzak dururlar. Güçlü, merak uyandıran, sürükleyici anlatımıyla önünüze serilen Sahra 1911, ayrım yapmaksızın her türde roman severin ilgiyle okuyabileceği bir roman.
Yazar detaylı ve ilgi çekici betimlemeleriyle o dönemin tarihi dokusu içerisindeki yaşamı o kadar canlı bir şekilde aksettirmiş ki neredeyse Seferbey’i takip ederken ayağınızın bir taşa takılıp sizi sendelettiğini hissedebilmeniz mümkün olabiliyor.
Hikâyenin ana ekseninde, küçücük bir anda da olsa karşılaştığınız her karakteri tanıyabilmenizi sağlayan, iç ve dış siyasi güçlerin arasına sıkışmış tek tek bu küçük insanların arasındaki ilişki bağının esas güç olduğunun ayrımına vardırtan yazar, hikâyenin geçtiği yıllar tarihin soğuk sayfaları arasına gömülmüş olsa da günümüzde de değişen bir şey olmadığının yine dünyayı daha yaşanır halde tutacak olanın bu insani ilişkilerle gerçekleşebileceğine ışık tutuyor.
Belki de yaşadığımız coğrafyanın geçmiş yaşamlarını tahayyül edebilmemizin en etkili yolu, tarihin işlendiği romanlardan geçiyor. Bu romanlar her ne kadar kurgu olsa da içinde bir yerlerde, gerçeklerle karşılaşmanız mümkün olabiliyor çünkü.
Sahra 1911, yaşadığımız coğrafya üzerinde, geçmişten bugüne kadar farklılıklarla bütünleşen muhteşem bir mozaiğin ufacık bir parçası olduğumuzu hatırlatması ve bugün bizden çok uzakta kalmış coğrafyaların tarihine uzanması açısından da oldukça zengin anlatımlı bir hikâye.
Çölün her şeyi yutan gizinin içerisine sıkışıp kalmış insanları… Seferbey’in veda mektubu… Her şeye rağmen umudun gücü… Sahra 1911’den etkilenmemek olası değil…
![]()
|
- YAĞMUR’DAN SONRA - 18 Mart 2021
- KÖR ADIM - 1 Kasım 2019
- Botter Apartmanı - 24 Nisan 2019