
Sıcacık sessizliğin soba ardı sohbetlerine ilham olacak bir kitap okumak isterseniz Gülhisarlı Terzileri’nin sayfalarını koklayın derim.
‘’Benim gençliğim açlıktan ölmek üzere olan bir devletin midesinde geçti. Sonra da kendimi dünya denen bağırsağın içinde buldum ‘’
Hani insanlar ayaklarını bastıkları toprakların rengini, karakterini alırlar ve nasipsiz giydirilmiş kıyafetlerin üzerlerinde bıraktıkları yük ile suskun kalabalıklar içinde kelamsızlık hastalığına tutulurlar. Kuzey Ege kasabalarının birinde hayal kurmanın ötesinde, gerçeği tecrübe etmenin kaçınılmaz sonu ile sıradanlaşan insanların hikayesi var Gülhisarlı Terziler‘de.
Kimsenin uğramadığı bir aile oteli.
Kimsenin uğramadığı insanlar.
Konuşulacak kelimelerin esaretine son veren kumaşların can bulduğu kitap dolu terzi dükkanı.
Aslına bakarsanız çok konuşulacak da bir şey yok hani. Hikayenin aklınızın durgun sularında yarattığı gelgitler, siz ile karakterler arasında öyle bir samimiyet kuruyor ki; zaten konuşulacak her şey teferruat kalıyor. Samimi havanın yaratımında ki en önemli pay, her kahramanın hadiseleri kendi dilinden anlatıyor olması. Bir nevi 10 boyutlu bir hikayenin içerisinde kayboluyorsunuz.
Kimse konuşmuyor. Kelimelerini cebinde taşıyan insanların varlığını gördükçe, fütursuzca tüketilen cümlelerin hayatınızda bıraktığı kirleri temizlenmesi gerektiği fikrine kapılıyorsunuz. Belki de söylenecek sözler üzerine yapılan tasarruf onları bir arada tutan. Usta-çırak ilişkileri, kendisinden habersiz aşık olunan kadının ayak izleri, bir nefes babanın terk ettiği anne kadın profili, mecburi mi yoksa salt sevginin anne eli değmiş duyguları ile yoğrulmuş bir tutku mu olduğunu anlayamadığım Perihan kızın savurgan dokunuşları ve konuşmak yerine gözlerini mıhladığı ayak altında ki dünyanın başına getireceklerinden habersiz, kurduğu tek hayalin peşinde hayatı değişen insansı erkek evlat Ayhan Demir. Sizi sizden almayacak tam tersine kendinize getirecek karakter analizleri betimlemeler ile değil el sıkışmaları ile yanı başınıza oturuyor. Sayfalar her okuyucu için ayrı bir baş karakter oluşturmaya gebe. Benim baş karakterim Ayhan Demir’in ustası Nedim.
Kitaplar ile dolu bir terzi dükkanında çıraksız bir usta. Kendi ustasından miras mesleği ve kitapları ile ufacık bir dükkanda kalbinde taşıdığı aşkı avuç içinde ki ter gibi sıradanlaştırmış bir adam.
‘’ Velhasıl, bir terzinin konuşamadıkları konuşabildiklerinden daha kıymetlidir ‘’
Kitabın söyleşisi için şehrimize ziyarete gelen Hüsnü Arkan kitabın konuşamadıklarına ses verdi. 2016 yılında Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından okuyucunun beğenisine sunulan kitap Hüsnü Arkan’ın diğer kitapları gibi içerisinde ki umudu elinin tersi ile kenara itmiyor. En kaotik, duyguların monarşi ile yönetildiği en dikta yaşamların içerisinde dahi içinize umudu ekmekten geri kalmıyor. Söyleşideki dikkat çeken en güzel kelamlar da umut üzerine oldu.
‘’UMUT ‘’ nedir diye sorduğumuz da;
‘’ UMUT YOK NE UMUDU? ÖYLE YATARAK UMUT EDİLMEZ. UMUT DAYANIŞMA İSTER, AKSİYON İSTER, HAREKET İSTER, MÜCADELE İSTER ‘’ dedi.
Kitabı bir solukta okudum. Öyle okuyucuyu heyecanlandırayım derdine düşmeden, sıcacık sessizliğin soba ardı sohbetlerine ilham olacak bir kitap okumak isterseniz Gülhisarlı Terzileri’nin sayfalarını koklayın derim. Çünkü konuşacak adam bulamazsınız, hissetmeniz gerekir.
![]()
|
- Tarihimizin yazılı hafızası: Ölüyordum Geçerken Uğradım - 25 Mart 2019
- Lizbon’un Son Kabalacısı - 26 Şubat 2019
- Herkes Haklı Olduğunda Her Şey Yitirilmiştir… - 23 Mayıs 2018