Anthony Burgess, “Doktor Hastalandı”da, beynindeki tümör nedeniyle hastahaneye yatan bir dilbilimcinin Londra’nın sefahat alemlerinde geçirdiği günleri anlatan mizahi ve “hınzır” bir roman.
Gerek 60’lı yılların isyankar atmosferine uygunluğu gerekse de Stanley Kubrick tarafından çekilen filmin sağladığı gişe başarısıyla kültleşen distopik romanı “Otomatik Portakal”(1962) ile adını duyuran Anthony Burgess (John Burgess Wilson) 1917 yılında İngiltere’de doğmuştu. Manchester Üniversitesi’nde İngiliz edebiyatı ve sesbilim öğrenimi gördü. Otuz yaşlarına kadar en büyük arzusu besteci olmaktı. Bir senfoni dahil, çok sayıda müzik eseri besteledi. 1940-46 arasında İngiliz ordusunda yer aldı, 1946-50 yılları arasında Birmingham Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yaptı. 1954’ten 1959’a kadar Malaya ve Borneo’da Eğitim Bakanlığı görevlisi olarak çalıştı. 41 yaşında İngiltere’ye döndüğünde beyninde bir tümör olduğunu ve bir yıl içinde öleceğini öğrendi. Burgess o bir yıl içinde beş roman birden yazdı. Kendisine yanlış teşhis konulmuş olduğu anlaşıldıktan sonra da aynı hızla yazmayı sürdürdü. Romancılığının yanı sıra gazetecilik, eleştirmenlik ve dilbilim çalışmaları da olan Burgess, 50’den fazla romanıyla çağdaş İngiliz edebiyatının en verimli yazarlarından birisidir..
Dr.Jeykll ve Mr.Hyde
Anthony Burgess’in yukarıda sözünü ettiğim hastalık teşhisinden sonra yazdığı “Doktor Hastalandı” romanı altı haftada tamamlanmış ve 1960 yılında yayımlanmış. Edebiyat incelemecilerine göre hikaye Burgess’in hastahanede geçirdiği günlerin izlerini taşıyor. Mesela, roman kahramanı Edwin’in doktoru rolünde karşımıza çıkan Doktor Railton, Burgess üzerinde nörolojik testler yapan Sir Roger Bannister’in kurgusal bir versiyonu… Etkilenmeler doğal ama -daha ilk sayfalarda anlaşılıyor ki- kişisel deneyiminin izleri “Doktor Hastalandı”yı “otobiyografik roman” türüne sokmak için yeterli değil. “Doktor Hastalandı”, Anthony Burgess’in kendi hayatından esinlenerek kaleme aldığı bir “Dr.Jeykkl ve Mr.Hyde” parodisi.
Hikaye, Burma’da dilbilim dersleri veren Dr. Edwin Spindrift aniden rahatsızlanıp tedavi için İngiltere’ye gldiği günlerde başlıyor. Dr.Edwin Londra’da bir hastahaneye yatar, bir dizi tetkike maruz kalır ve beyninde tümor olduğu teşhisiyle ameliyat sırasına alınır. Edwin için ameliyattan ziyade ameliyatın hayatını nasıl etkileyeceği önemlidir; daha da önemlisi karısının kendisini terk edip etmeyeceği… O, hastahane odasında kara kara düşünedursun, karısı Sheila, hastane civarındaki barlarda yeni arkadaşlarıyla hoşça vakit geçirmekte… Edwin karısının ziyaret saatlerinde yanında tuhaf arkadaşlarını da getirmesinden şikayetçi. Ancak bir gün, tam da operasyondan önceki gece Sheila hiç ortada görünmeyince karısını merak edecek, onu bulmak için üzerinde pijamaları, 0 numara kesilmis saçları ve beş parasız bir halde hastaneden kaçacaktır.
O güne dek güneşli tropikal Burma’da ve bir dilbilimci olarak sözcüklerin dünyasında yaşamış Edwin için sisli ve soğuk Londra sokakları, hele ki Soho’nun hayatın kıyısında kalmış bin bir karanlık tiple dolu tekinsiz ve bohem yeraltı dünyası çok yabancıdır. Umutsuzca Sheila’yı bulmaya çalışırken Soho’nun renkli insan tipleriyle karşılaşır. Onların dillerini, davranış biçimlerini, eğlence anlayışlarını kavrayamasa bile onlarla birlikte dolanır durur. Üstelik bu durumdan haz almaya da başlayacaktır… Geri döndüğünde bu kez hastahane yabancı gelecektir gözüne. Neyein hayal neyin gerçek olduğu birbirine karışmıştır…
Kimliklerin Önemi Yok
“Doktor Hastalandı” algıların ya da yanlış algıların hikayesi. Yanlış algılananlardan en önemlisi ise insanın kendi kimliği hakkında. Anthony Burgess, edebiyat ve dünya görüşlerini ortaya koyarken “Kimliğin en ufak bir anlamı yok” demişti, “Bölük pörçük yaşamak, duyular vasıtasıyla yaşamak, beyinle yaşamak çok daha önemli… Hangi isim ve ünvanla çağrıldığım, kayıtlarda hangi ismin geçtiği umurumda bile değil. Şu anda şu sandalyeyi işgal eden bir varlığım ve belirli düşüncelerim, belirli duygulanımlarım var, önemli olan tek şey de bu. Kimliğin en ufak bir anlamı yok”… Öyle ki bir kurmaca karakterin bile kimliği olabilir ama hayatı yoktur. Roman kahramanı Edwin Spindrift’in düştüğü durum tam da budur işte. Kendisini tanıtırken akademik ünvanı olan Doktor sıfatını kullanmayı hiç ihmal etmeyen Edwin, kendisini hiç bilmediği ortamlarda bulduğunda kimliksiz kalacaktır. O zaman dek övündüğü mesleki bilgisi ve kariyeri içinde bulunduğu vaziyeti kavramakta ya da onu bu vaziyetten kurtarmakta hiç bir işe yaramaz. Tıpkı Dr.Jeykl gibi o da yeni bir kimliğe bürünecek, Soho’da bir sokak serseri gibi takılacaktır.
Burgess, Edwin karakterinin hastahaneden kaçtıktan sonra yaşadığı renkli maceraları mizah dolu bir uslupla hikayeleştirirken pek çok konuyu taşlamak fırsatı bulmuş. Öncelik elbette hastahanelerde, doktor hasta ilişkilerinde, hastahanede hiyerarşik düzende… Bunun yanı sıra akademik ilgisini hayat bilgisine çevirmeyi beceremeyen, duygu ve düşüncelerle ancak soyut düzlemde ilişki kurabilen akademisyenler, sevgisiz ilişkiler, aile kurumu da iğnelenmekten nasipleniyor.
Edwin’in macerası bir rüyayı, daha doğrusu karabasanı andırıyor. Sonlara doğru okuyucu olarak bizler de anlatılan olaylara karşı şüphe duymaya başlıyoruz. Edwin’in başından geçenlerin anestezi sonucu görülen rüyalardan mı ibaret olduğu ya da ne kadarının gerçekten yaşandığı müphem kalıyor. Belirsizlik Burgess’in bilerek yarattığı bir durum. Böylelikle insan zihninin kaygan doğasını, hayallerle gerçekler arasındaki gidiğ gelişleri, fantazilerin kaynaklarını düşünmeye zorluyor okuyucuyu. Bütün bunlar Dr.Edwin’in hayali miydi yoksa onun hayal gördüğünü hayal eden biz miyiz? Belki de kendi algılarımızdan ve kendi kimliğimizden sıyrıldığımızda anlayabileceğiz hikayeyi.
“Doktor Hastalandı”, komik ve trajik, fantezilerle dolu ama sahici hikayesiyle metropollerin tekinsiz dünyasında şaşkına dönen modern bireyi anlatıyor.
- Doktor Hastalandı
- Yazar: Anthony Burgess
- Çeviri: Can Moralı
- Türü: Roman
- Sayfa Sayısı: 264 Sayfa
- Basım Tarihi: 2016
- Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
- Mary Shelley’in Yaratığı - 4 Şubat 2018
- Jules Verne’in Fantastik Dünyası - 28 Kasım 2017
- Dorian Gray’in Portresi; Yazarını Yok Eden Roman - 19 Ekim 2017
FACEBOOK YORUMLARI