Okuyucunun hayal gücünü serbest bırakan “Sarinagara”, Japonya’ya farklı bir gözle bakmak için okunmaya değer bir kitap.
Japonca’da “Sarinagara”, “ve yine” anlamına gelir. Kitaba konu olan bu sözcük, Issa’nın şiirinin son kelimesidir.
“çiyden dünya – çiyden bir dünya bu – ama yine yine de”
Kitap, kısa geçilmiş otobiyografik kısımları hariç; 18. yüzyılın son büyük Haiku ustası olan Issa, 19. yüzyılın sonlarında Japon modern romanın yaratıcısı Natsume Soseki ve Ağustos 1945’te Nagasaki’nin kurbanlarını ve kalıntılarını fotoğraflayan ilk fotoğrafçı olan Yamahata Yosuke’yi anlatıyor.
Biyografik bir anlatımın beklendiği kitap, karşımıza şiirsel ve felsefi yansımalarla bezeli kısa kısa denemeler derlemesi olarak çıkıyor.
Roman; “Paris”, “Şair Kobayashi Issa ‘nın Hikayesi”, “Kyoto”, “Romancı Natsume Soseki’ nin Hikayesi”, “Tokyo”, “Fotoğrafçı Yosuke Yamahata’nın Hikayesi” ve “Kobe” olmak üzere yedi bölüme ayrılmış.
“Paris”, “Kyoto”, “Tokyo” ve “Kobe” isimli bölümler eserin müellifi Philippe Forest’ın hayatı (çocukluk düşleri,kızının ölümü, Japonya gezisi, vb) hakkında bilgi verirken kızının ölümünden sonraki ruh haline de ışık tutuyor.
“Acımdan kurtulmak için değil ama; onun bitmez tükenmez, dokunaklı derinliğini başka yerde ve başka şekilde hissetmek için, alan değiştirmek istiyordum. Ve işte bu romanı yazdım.” (s. 1)
Philippe Forest ve üç Japon sanatçı, kitabın ana temasında birleşiyor: Acı.
Kobayashi Issa (1763-1827)
Kobayashi Issa’nın hüzünlü çocukluğunu, bilgeliğe giden yolda felsefi yaklaşımlarını, çocuklarının ölümününden duyduğu derin acıyı şiirsel bir dille ele alan yazar, eserinde bu gezgin şairin şiirlerinden örnekler vermekten geri kalmamış.
“sevilen çocuk olmayınca – kiraz ağaçlarının çiçeklerinde – hiçbir hakikat yoktur”
Natsume Soseki (1867-1916)
Modern Japon Edebiyatı’nın kurucusu sayılan Natsume Soseki’nin hayatı Büyük Britanya’ya devlet görevlisi olarak gönderilmeden önce iniş çıkışlarla doludur.
Modern dünyayı irdelerken bunalıma düşer. Hayatını çalışmalarına adayıp kendini disipline sokarak buhrandan kurtulmaya çalışır. Birkaç ay içinde elindeki tüm edebi kitapları okur, incelemeye alır ve yapılarının ardındaki şifreyi çözmeye yeltenir. Ulaştığı bilgileri sistematize etmekle uğraşırken içinden çıkamadığı bir duruma düşer.
Çıkmazdan kurtulmak için bildiklerini silerek hiçlikten yola çıkar. Üzerinde düşündüğü yönteme “Edebiyat Teorisi” adını verir.
İki yıl sonra ülkesine ün kazanarak döndüğünde üniversitedeki görevinden ayrılarak tamamen edebiyata yönelir.
Aile hayatı ise istediği gibi değildir. Eşi ile aralarında açılan uçurum, ilk çocuklarının ölümüyle gittikçe derinleşmiştir. Yazarın başka çocuklarının olması acısını azaltmamıştır.
Yaşadığı hayat Soseki’nin romanlarına da yansımıştır. “Higan Sugi” adlı romanı, küçük kızını kaybedişi üzerinedir.
Yosuke Yamaha ( 1917-1966 )
Fotoğrafçı Yosuke Yamaha, nükleer bombanın atıldığı Nagasaki’ye giden ilk kişilerdendir. Sessizliğin içinde harabelere dönmüş bir şehirde cansız bedenlerin, yaralıların fotoğraflarını hiçbir şey düşünmeden çeker.
Acı ve utançla ancak fotoğraflarını banyo yaptığı karanlık odada yüzleşir.
“Yosuke Yamata’nın fotoğrafları, gelecek kuşaklara hiçbir cennet vaadinde bulunmaz- bu fazlasıyla gülünç olurdu. Sadece, onları saran geceden, acı verici ve dostça bir işaret biçiminde bize seslenme fırsatı verirler onlara.” (s. 229)
Yüksek dozda radyasyona maruz kaldığı için 48 yaşında kanserden hayatını kaybetmiştir.
Okuyucunun hayal gücünü serbest bırakan “Sarinagara”, Japonya’ya farklı bir gözle bakmak için okunmaya değer bir kitap.
|
- “Hayat kısa, arzu sonsuzdur” - 8 Ekim 2017
FACEBOOK YORUMLARI