“Öğleden evvel saat on birde Kadıköy’den Köprüye hareket eden vapurun güvertesinde iki genç oturmuş yan yana konuşuyorlardı.” dediği anda kendinizi birden bire o vapurda bulduğunuz, yarattığı karakterlerin iç seslerine tüm benliğinizle eşlik ettiğiniz eşsiz bir yazar Sabahattin Ali… İçimizdeki Şeytan’da onun en bilindik eserlerinden biri. Neyse ki henüz biri çıkıp “İçimizdeki Şeytan’ı okumuştum Lucifer ile Adem’in konuşmalarını anlatıyor.” demedi.
Hem topluma hem de giderek yalnızlaşan bireye bir eleştiri niteliği taşıyan bu yapıtta İçimizdeki Şeytan bizlere neler fısıldıyor, buyurun birlikte bakalım:
1 Bana öyle geliyor ki hakikaten yapabileceğimiz bir tek iş vardır, o da ölmek. Bak, bunu yapabiliriz ve ancak bu takdirde irademizi tam bir şey yapmakta kullanmış oluruz. Ben ne diye bu işi yapmıyorum diyeceksin! Demin söyledim ya, müthiş bir gevşeklik içindeyim. Üşeniyorum. Atalet kanunu icabı sürüklenip gidiyorum. Eeeeh. (Sf.14) |
2 İnsan ruhunun çözülmez düğümleri bir muamma gibi önüne serilir. Kitaplarda okuduğun depresyon kelimesine bir cankurtaran simidi gibi sarılırsın. Çünkü nedense hepimizde, maddi olsun, manevi olsun, bütün dertlerimize bir isim takmak merakı vardır, bunu yapamazsak büsbütün çılgına döneriz. (Sf.16) |
3 Tesadüflerin oyuncağı olacak olduktan sonra ne diye bir irademiz vardı? Kullanamadıktan sonra göğsümüzü dolduran hisler ve kafamızda kımıldayan düşünceler neye yarardı? (Sf.41) |
4 Ben şuna inanıyorum ki, üç buçuk günlük ömrümüzü kendimize zehir etmemek için ne mazideki hayatımıza ve kaçırdığımız fırsatlara ne de istikbalin olmayacak hülyalarına kulak asmayarak bugünümüze hapsolup yaşamalıyız. (Sf.73) |
5 Dünyada şimdi onunla yan yana bulunmamamız kadar mantıksız ve lüzumuz ne vardır acaba? (Sf.76) |
6 Bakın Beyazıt’a gelmişiz… Nasıl? Ne kadar zamanda? Bunları bilmiyoruz. Zamanın olduğu yerde kaldığını ve bizi huşu içinde dinlediğini fark etmiyor musunuz? (Sf.81) |
7 Görülüyor ki ahmaklık sade ahmaklara değil, akıllı olduklarını sananlara da hükmediyor. (Sf.92) |
8 Herkes ne diyecek?.. Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm ki… Bana en yakın olanlar dahil olmak üzere, bu herkes dedikleri şey beni üzmekten, hayatımı manasız bir hale sokmaktan başka ne yaptı? (Sf.109) |
9 İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan, düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak hususundaki hayret verici temayülleridir. Dünyadaki yalancı peygamberleri yetiştirmek ve beslemek için en iyi gübre, işte bu bilmeden inanmak için çırpınan kalabalıktır. (Sf.200) |
10 İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir. (Sf.249) |
- Sıcak Kafa; “Sözlerin rengini hareketlerin makamına tercih etmeyen bir roman” - 4 Nisan 2018
- Olivia Laing anlatımıyla özel bir şehir: Yalnızlık… - 9 Mart 2018
- Bir Vakitsiz Kaybeden: Albert Karako - 19 Ocak 2018
FACEBOOK YORUMLARI