İnsanlığın Beşiğine Yolculuk

Gidip göremesem de, tanıyıp bilemesem de, okuduklarımdan kazandıklarımla tekdüze yaşamıma renk katacak güzellikler edindiğim “İnsanlığın Beşiğine Yolculuk” hep elimin altında olacak.

Teknolojinin gelişimiyle birlikte hemen her şeyi internet aracılığıyla bilgisayarla yapıyoruz, alışverişimiz dahil her şeyi. Sorularımızın yanıtlarını da buluyoruz, gereksindiğimiz bilgileri de… Gelişen teknoloji, bir tek gezip görme, tanıma ihtiyacımızı karşılayamıyor. Hem zaten, aracılıkla gezip görme, tanıma mı olurmuş?

Zaman ve zemin

Seyahat özgürlüğü, insanların gezip görme, tanıyıp bilme ihtiyacının karşılanması amacıyla belirlenmiş bir kavram ve vazgeçilmezliği evrensel olarak kabul görmüş. Hepimiz bir yerlere seyahat etmeyi isteriz, pasaportumuz varsa yurtdışı seyahatleri planlarız. Bunun için zamanın ve zeminin uygun olması gerekir, yani ekonomik durum ile birlikte iş ile ilgili bağlantıların düzenlenmiş olması…

Gezi kitapları…

Rehberlerle gezi kitaplarını ayırmak gerekir. Biri, size gideceğiniz yerleri tarif eder, adres verir; diğeri tarihini, coğrafyasını, kültürünü, sosyal yaşamını, ilginç olaylarla birlikte anlatır. Gidip görmenin ötesinde öğrenirsiniz… kuşkusuz, günün birinde öyle bir yere bir seyahat düzenlemenin düşleri eşliğinde.

Figen Gündüz Letaconnoux, gezme görme, tanıyıp bilme merakını hayata geçirmeyi başarmış ve gezip gördüklerini, tanıyıp bildiklerini –biz o düşle yaşayanlara- yazı ve fotoğrafla aktarmış bir gezgin. “Ticaret amaçlı ve/veya keşfetmek için” tarih boyunca yollara düşmüş gezginlerin yolundan yürüyen Letaconnoux, kendince tarihin seyrine ışık tutuyor: “Turistik olarak gezilen ülkelerle ilgili yazıların, kitapların bir yere kadar o ülkeyle ilgili bilgi içerdiği, o ülkelerin gerçeklerini yansıtırken bazı eksikleri olduğu kanısındayım. Bu ülkelerin tarih, coğrafya ve folklorik kültürünü kendi anılarımla harmanladığım yazılarım, gezi-anı türlerine örnek oluşturuyor. Gezdiğim yerlerdeki insan-mekan-zaman bileşkesinin, sahici bir biçimde, yaşanmışlıklarla iç içe, okuyucuyla paylaşıldığında daha etkili ve daha kalıcı olacağına inanıyorum.” Bu, aynı zamanda, bizlerin de -tabii ki, onun kadar olamayabilir- gezdiğimiz, gördüğümüz, tanıyıp bildiğimiz yerleri kendi görsellerimiz ve kendi duygularımız ile yoğurarak anlatmamız çağrısıdır.

Kendinizle birlikte…

Her şeyden kaçabilirsiniz, ama asla kendinizden kaçamazsınız. Gittiğiniz yerlere kendinizi de götürdüğünüz için muhakkak dertlerinizi, tasalarınızı, çözümsüzlüklerinizi, çaresizliklerinizi de taşıyorsunuz ister istemez. Belki bir an unutmuş olmanız bile çok, çoktan da çok büyük bir kazanç. Yine de siz, siz olun Figen Gündüz Letaconnoux’un sözüne kulak verin… içinizle barışın.

Yanık tenlilerin ülkesi…

Bizim çocukluğumuzda Habeşistan adıyla öğrendiğimiz, arasında 2000 yıllık geçmişi de bulunan 83 dil konuşulan, çeşitlilik ile tanımlayabileceğimiz Etiyopya anlatılıyor, “İnsanlığın Beşiğine Yolculuk”ta. Bilim insanları, insan adını verdiğimiz canlının ilk o coğrafyada ortaya çıktığını söylüyor, yani gerçekten insanlığın beşiği oralar. Çok zor koşullarda, çok yoksul olarak çok yoksunluk içerisinde yaşıyor insanlar. Bir yılları da 13 ay… ekvatora yakın olduğu için gece gündüz arasında saat farkı olmuyor, ama 30’ar günlük 12 ayın yanı sıra 5 (dört yılda bir de 6) gün süren bir ayları daha var. Etiyopya, diğer tüm ülkelerden bu özelliğiyle ayrılıyor. Çünkü 13 ay boyunca güneş ısıtıyor onları.

İnsanlar yoksul, evleri çok küçük ve bizdeki gibi hayvanlarla paylaşılıyor. Bir köşesi mutfak, bir köşesi ahır, bir köşesi de yaşama alanı. Kuraklıksa en büyük bela. Volkanik kayalar üzerine kurulu yerleşim yerlerinde tarım yapılması da mümkün değil; ancak hayvancılık yapılabiliyor.

Boyunduruk altına girmeyen…

Fransız ve İngiliz imparatorluğu benzeri bir hegemonya oluşturmak isteyen İtalyanlara karşı verilen savaşla Etiyopya, tarih boyunca sömürge boyunduruğu altına girmemiş tek Afrika ülkesiymiş… Bu, benim için önemli bir bilgi… Geleceğe bakış açısından, bizim ülkemiz için de, ders alınması gereken bir bilgi… Sizce de öyle olsun. Olsun ki içinde bulunduğumuz savaş koşullarından bir an önce sıyrılabilelim.

Kitabın ikinci bölümünde, eşiyle birlikte Cibuti Cumhuriyeti’ne yaptıkları geziyi anlatıyor Figen Gündüz Letaconnoux. Öyle ilginç detaylarla süslü ki, hepsini aktarmak istiyorum… Notlar aldığım o güzellikler gözümün içine bakıyor: Kızıldeniz çevresi, temiz, tertemiz suyun içi, nesli tükenmeye yüz tutmuş kıpır kıpır ve rengarenk balıklar… Yazarın, bunca deneyimine rağmen boğazında düğümlenen, ağzında büyüyen lokmalar… Enfes manzara ve güçlü güvenli dostluklar…

Öylesine ilginç sosyal yaşam bilgileri ile dolu ki, kitap, müthiş merak uyandırıyor… yeni ve yeri dar benim için zor olsa da heyecanım artıyor, gidip görmek, tanıyıp bilmek istiyorum. Gidip göremesem de, tanıyıp bilemesem de, okuduklarımdan kazandıklarımla tekdüze yaşamıma renk katacak güzellikler edindiğim “İnsanlığın Beşiğine Yolculuk” hep elimin altında olacak.

  • İnsanlığın Beşiğine Yolculuk
  • Etiyopya Cibuti Cumhuriyeti
  • Yazar: Figen Gündüz Letaconnoux
  • Türü: Gezi-Anı
  • Baskı Yılı: 2016
  • Sayfa Sayısı: 198 sayfa (+ sayfalar dolusu fotoğraf)
  • Yayınevi: Oğlak Yayıncılık

Korkut Akın
Latest posts by Korkut Akın (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Yayıncılık sektörünün sesi Keçi’de yankılanıyor!

Read Next

“Kurumlar Nasıl Düşünür?” Naif Bir Akademik Tartışma

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram