İnsanlığın Utanç Dolu Öyküsü

Hasan Ali Toptaş’ın naif ve etkileyici dili, kitabın birbirinden güzel bölümlerine uygun bir şekilde yerleştirilmiş illüstrasyonlar ve özel sayfa tasarımı ile birleşince okumak da ayrı bir şölen haline dönüşüveriyor.

“Keşke insanlar dünyayı sevmeyi öğrense, yaşadıkları topraklarda birer misafir olduklarını anlayıncaya ve çocuklarına daha yeşil bir gelecek hazırlamanın bilincine erişinceye kadar, ne yazık ki bu katliam böylece sürüp gidecek!”

Ben Bir Gürgen Dalıyım, 1997 yılında ilk baskısını yapan, şimdi de Everest Yayınları tarafından yenilenen resimlendirilmiş baskısıyla karşımıza çıkan bir Hasan Ali Toptaş çocuk romanı. Daha doğrusu yetişkinlere yönelik bir çocuk kitabı tanımlaması daha uygun olur.

Hem anlatıcı hem de kitabın başkahramanı olan gürgen ağacı, Beşparmak Dağları’nın ardında arkadaşlarıyla, komşu ağaçlarıyla, aksakallı meşeyle, hayvanlar, otlar ve böcekler ile birlikte mutlu bir şekilde yaşamaktadır. Açılış bölümü olan Korku Dağları Bekler isimli bölüm, gürgen ağacının ağzından muhteşem bir doğa şöleni tarifiyle başlıyor. Belki içinde bulunduğumuz soğuk kış günlerinden belki de böylesi bir neşe ve coşkuya hasret kaldığımızdan, insanın içi doğa sevinci ve büyüsüyle kıpır kıpır oluveriyor. Ancak bu sevinç gerçek hayatla orantılı bir şekilde yarım kalıyor, çünkü ormanda “eli baltalı cellat yüzlü adamlar” ortaya çıkıyor.

Gürgen ağacı ve arkadaşları, günden güne ormanlarından yok olan arkadaşları için üzülürken, diğer yandan sıranın ne zaman kendilerine geleceği konusunda da endişe duymaktadırlar. Toptaş bu kısımlarda bir ağacın kesilirken çektiği acıları o kadar güzel betimlemelerle anlatıyor ki siz de o acıyı ağaçla birlikte yaşıyorsunuz. Aynı şekilde ağaçların kesilseler bile iyice çürüyüp un ufak olmadıkça ya da yanıp küle dönmedikçe ölmediklerine; çevremizdeki eşyalarda, evlerimizdeki mobilyalarda, hatta bir gitarda bile yaşamaya devam ettiğine, bize bu canlılığı da aslında çok iyi hissettirdiklerine dair o kadar gerçek ve inandırıcı bir hikâye anlatıyor ki, etrafınızdaki ağaçtan yapılmış olan her şeye bakış açınızı değiştiriveriyor.

Yazarın bu bakış açısı, kitabın kahramanları olan ağaçların da (en başta da anlatıcımız gürgen ağacının), günün birinde yanıp kül olmaktansa bir eşyada yaşamaya devam edebilmeyi umut etmelerini kolaylaştırıyor. Bir köknar ağacının kesildikten sonra soframıza gelen balıkta bile nasıl yaşamaya devam ettiğini öyle bir anlatıyor ki, bu mücadelede ağaçların direnişine ortak olmuş buluyorsunuz kendinizi.

“Herhangi bir şeye karşı direnmek, daha şimdiden güzelleştirmişti beni. Varlığıma, benim bilmediğim birçok anlam katmıştı.”

Ancak yazar, kitap boyunca yarattığı tüm hayal dünyasını, coşkuyu, imgesel şölenleri hep gerçekçi bir şekilde sonlandırdığı için insanların, ağaçları herhangi bir eşyada yaşamaktansa yanıp kül olmayı isteyecek noktaya ne kadar da kolaylıkla getirdiğini de yine acı ve gerçekçi bir dille anlatıyor.

İnsan zulmü doğayı katletmekle kalmıyor, katlettikten sonra da doğayı kendi utanç ve ayıplarına ortak ediyor. Sebepsiz yere kesilen ağaçların, rant için yok edilen ormanların sürekli karşımıza çıktığı şu günlerde bir ağacın gözünden orman, doğa, hayvanlar, savaş, barış ve insanlık gibi o kadar geniş ve derin konulara değiniyor ki, işte bu yüzden çocuk kitabı demek yerine genç ve yetişkin edebiyatı demek daha doğru olur herhalde. Kitabın en can alıcı ve sarsıcı olan bu bölümleri, genç okurların yaşanmışlıklarının yetersiz kalacağı ve anlamalarını güçleştireceği bölümler olsa da, yine de anlatımın etkileyiciliğini ve kuvvetini hissetmemeleri ve etkilenmemeleri imkânsız gibi geliyor bana.

Gürgen ağacının başına neler geldiğini ve sonunun nereye vardığını, benim kadar etkilenerek, şaşırarak ve bağlandığı noktalara hayran kalarak okumanızı istediğim için ayrıntılara girmiyorum. Ama bir doğa şöleninin muhteşem coşkusuyla başlayan kitabın, insanı ağlatacak bir utançla bittiği, insanların sadece doğaya değil, birbirlerine karşı da ne kadar kötü ve acımasız olabildiklerini gösteren bölümleri çocuklarınızdan önce kendinizin okuması gerektiğini unutmayın derim. Kitabı okuduktan sonra doğaya, ağaçlara, evinizdeki ahşap eşyalara, ‘etrafımda ağaç olarak yaşatmaya devam ettiğim neler var’ diye bakacak, insanlığın çok boyutlu kötülüğüne bir kez daha şahit olacaksınız.

“Güzelliği yaratanlar nerede tükenebilir, kimlerce tüketilebilir ki?”

Kitabın Everest Yayınları’ndan çıkan yeni baskısı yazarın anlatımıyla uyumlu bir şekilde Oğuz Demir tarafından resimlendirilmiş. Hasan Ali Toptaş’ın naif ve etkileyici dili, kitabın birbirinden güzel bölümlerine uygun bir şekilde yerleştirilmiş illüstrasyonlar ve özel sayfa tasarımı ile birleşince okumak da ayrı bir şölen haline dönüşüveriyor.

Kitap aynı zamanda çocukların doğaya ve insanlığa dair daha derin düşünmelerini sağlayacak ve bu konuda karşılıklı konuşmaya teşvik edecek bir araç olarak da düşünülebilir.

Keyifli okumalar…

Ebeveynlere Faydacı Puanlama:

  • Görsellik: 5 puan. Kitaptaki illüstrasyonlar, hem bölüm başlıklarıyla hem de kitabın diliyle oldukça uyumlu.
  • Hikâye: 5 puan. Gerçekle hayalin ve kurmacanın iç içe geçtiği masalsı bir hikâyeye sahip.
  • Eğitici/Öğretici Nitelik: 5 puan. İnsanlığa ve doğaya dair düşünmeye ve bilinç oluşturmaya yönelik bir kitap.
  • Hayal Gücü Gelişimi: 5 puan
  • Kültürel Gelişim: 5 puan

25 üzerinden 25 puan alıyor.

  • Ben Bir Gürgen Dalıyım
  • Yazar: Hasan Ali Toptaş
  • Türü: Çocuk
  • Baskı Yılı: Ağustos 2016
  • Sayfa Sayısı: 160 Sayfa
  • Yayınevi: Everest Yayınları

 

Aynur Kolbay
Latest posts by Aynur Kolbay (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

İyi ki doğdun Erich Kastner!

Read Next

Murat Menteş’in Ruhi Mücerret’inden Aşka Dair 11 Alıntı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *