Işık ve Pencüdü Bahçesinde Bir Gölge

İsmail Güzelsoy’un Gölge’si düş ile gerçeğin, ışık ile karanlığın, bilim ile bilimdışının özenle örüldüğü bir roman.

Tarihi tarih kitaplarından değil, tarihi anlatan dizilerden ve tarihi anlatan romanlardan öğrenen bir toplam var biliyoruz. Onlar,  padişahların tahta geçmek ve iktidarlarını pekiştirmek için oğlan kardeşlerini ve onlardan olma erkek çocuklarını türlü desise ve hileye başvurmadan dümdüz katletmelerini diziler sayesinde gördüler.

Çeşitli kaynaklardan hanedan üyelerinin erkeklerine neler olduğunu öğrendik okuyup izledik. Kadınlarına ne olduğu hakkında bilgimizse hala yok denecek kadar sınırlı. Eğer kendi başına bir iktidar odağı olmadıysa koca cümlelerin içerisinde virgül bile olamayacak kadar önemsiz sayılıyor kadın hanedan mensupları. Kaç tanesinin adını biliyoruz ki? Bir Hürrem, bir Kösem, hadi bir de Safiye. Tümünün isimleri de çok satan romanlardan, çok izlenir dizilerden kalmış aklımızda. Osmanlı’nın ‘sıradan halkından’ ve kadınlarından bahsedemiyoruz bile. Kadınların yok hükmünde sayıldığı bir tarihsel kesitte, diğer türlerin başına gelenleri katliamlarla bilebiliyoruz. Sokak köpeklerinin başına gelenleri duymuşsunuzdur. Birkaç hafta önce okuduğum, 2016’nın sonunda basılan Gölge romanı sayesinde maymunların başına gelenlerden de haberim oldu.

“Burada olanları Allah’a anlatacağım.” Syf; 272

Maymunkeş Abdülkerim

İsmail Güzelsoy’un Doğan Kitap tarafından yayımlanan Gölge romanı, Reşat Ekrem Koçu’dan alıntılanan, Osmanlı dönemindeki maymun katliamına ilişkin epigrafla açılıyor.

“Bir gün, hoca efendi bir kitapta “Maymun fuhşa alet olur” diye bir bend okumuş, asabiyetinden ateş kesilmişti; hemen arkasına binlerce insan toplayarak Azapkapısı çarşısına gitmiş, maymuncu dükkânlarını basmış, ne kadar maymun varsa yakalatıp biçare hayvanları oradaki ağaçlara astırarak idam ettirmişti.”

Hayvan severlerin ölümünü gizli gizli kutladığı, İstanbul’da asılmadık maymun bırakmayan Maymunkeş Abdülkerim’le ilgili yapılan alıntı romanın genel anlatısı hakkında ipucu verir nitelikte.

Romanımızın kahramanlarından ve maymun katliamından kurtulan Leylifer’in sonradan adını öğrendiğimiz arkadaşının -bundan sonra Cambaz diye bahsedeceğim- merkezde olduğu bir roman Gölge.  İsmail Güzelsoy okuyucuya; ışığın, gölgenin, karanlığın, tuluatın, mahyanın; romanın büyülü dilinde canlandırıldığı ve tüm satırlarında edebi hazzın üst düzeyde hissedildiği bir okuma sunuyor.

Işık Olduk

Doğduğu günden bu yana fantastik işler yapan Kahkah ve yuttuğu civalı zarlar yüzünden bir nevi bitkisel hayatta yaşayan Ab’ab’ın yanında Surdibi’nde yaşayan öksüz bir cambazın hikâyesi Gölge. Ana izlek bu olmakla birlikte roman kabaca üç ayrı hikâyeyi barındırıyor içinde.

Kahkah tarafından ip üstünde büyütülen Cambaz sekiz yaşındayken tanışıyor can dostu Leylifer’le. İlk ip üstü gösterilerinden, mahya üzerindeki gösterilerine kadar geçen sürede anlatılanlar romanın ilk hikâyesini oluşturuyor.

İkinci hikaye kahramanlarımızın ip cambazlığından sonra Kahkah tarafından yerleştirildikleri Kör Aşil’in Hayalhane-i Der Saadetinde geçen dört yılı anlatıyor. Burada İsmail Güzelsoy’un önceki romanlarından birinin kahramanı Değil’e ve onun gölge oyunundaki maharetine de tanık oluyoruz. Kör Aşil’in Direklerarası’nda yer alan ve kahramanlarımızın ip cambazlığından Değil’in yardımcılığına kadar türlü işler yaptıkları sahne ortamı;  tuluatın, temaşanın, meddahlığın, gölge oyununun iç içe geçtiği; dostluğun, arkadaşlığın, yoldaşlığın anlatıldığı bir hikâyeye tanık ediyor okuyucuyu.

Üçüncü hikâye diye adlandıracağım bölümdeyse Kahkah, Kör Aşil’in yanından aldığı kahramanlarımızı bu sefer hekimlik öğrenmek üzere Akif’in yanına yerleştiriyor. Akif’e tıp bilimi konusunda asistanlık yaparken beri yandan pozitif bilimleri kullanarak kehanet tasarlama konusunda yardım ediyor kahramanımız.

Leylifer’in varla yok arası yer aldığı bir bölüm bu. İkinci bölümde Leylifer’le artık ortak rüya görememelerini Aşil’in Hayalhane-i Der Saadetinde geçirdikleri rüya gibi günlere bağlamıştı Cambaz. Leylifer’le ilgili bölümler kitap ilerledikçe git gide azalıyor.

Üçüncü bölümdeyse ikinci bölümde çokça yer verdiği Değil’le ilgili değiniler azalıyor.  Son bölümdeki sır ortağı ve yakınıysa Zühre.

Gölge romanı yazarın daha önceki, Değil Efendi’nin Renk ve Korku Meselleri ve Değmez romanları gibi Fenni Sihirler üst başlığıyla yayımlanmış. Birbirinden ayrı romanlar olmakla birlikte teğet olan yanları var romanların. Fenni Sihirler üst başlığının romanların içeriğini ve okuyucuda yarattığı etkiyi kesinlikle tanımladığını söyleyebiliriz. Okuyucuya okuduktan günler sonra bile satırlarında bahsettiği mekânları, olayların akışını, kahramanların isimlerini ara ara hatırlatan romanlardan Gölge. Okuyup bitirdiğinizde bitmiyor bu romanlar. Birden bir cümlesi geliveriyor aklınıza. Ya da bahsettiği kimi sözcükler çıkıveriyor bilinçaltınızdan. Mahyaların tarihi hakkında hiç düşünmediğinizi aklınıza getiriyor. Osmanlı’da eğlence hayatı hakkındaki bilginizin kadüklüğü… Maymun denildiğinde içiniz sızlıyor, Direklerarası adını duyduğunuzda Değil’i hatırlıyorsunuz.

İsmail Güzelsoy’un Gölge’si düş ile gerçeğin, ışık ile karanlığın, bilim ile bilimdışının özenle örüldüğü bir roman. Halil Serkan Öz’ün anısına sunulmasıysa ayrıca çok önemli ve duygulandırıcı.

Okuma listelerinde kendisine yer açın lütfen, pişman olmazsınız.

İyi okumalar.

A. Ömer Türkeş’in 7 Eylül 2016’da yayınlanan yazısı için TIKLAYINIZ

  • Fenni Sihirler – Gölge
  • Yazar: İsmail Güzelsoy
  • Türü: Roman
  • Baskı Yılı: Eylül 2016
  • Sayfa Sayısı: 296 Sayfa
  • Yayınevi: Doğan Kitap

 

Güzella Bayındır
Takip için
Latest posts by Güzella Bayındır (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Karaköy MONO, kültür sanat yayıncılığında yeni bir dönem başlatıyor

Read Next

Âşık Kedi

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *