Jimmy Liao’dan sıcacık bir anlatı…

Öyküsünde özgürlük, ölüm gibi kavramları oldukça zarif bir çizgide işleyen LİAO, sanata ve edebiyata bakışımızdaki yoksunluklara göz kırpıyor.

Tayvanlı sanatçı Jimmy LiAO’nun şiirsel anlatımı ve harika resimlemeleriyle çocukların yüreğinden yaşamı fotoğrafladığı, her yaştan okura uzanan Desen Yayınları’ndan sıcacık bir anlatı.

Biz büyüklerin çocuk kitaplarından beklentileri nelerdir? Bu soruyu düşünürken kendi gelecek kaygımızı, hayata bakış açımızı onların hayatlarına nasıl da sokuşturduğumuz gerçeğine dikkat çekmek istiyorum aslında. Zihinsel ve bedensel olarak pompalanması ve şişirilmesi gereken birer varlığa dönüştürmüş durumdayız onları ve özellikle son yıllarda duyuşsal alanlarına hunharca saldırıya geçmiş olduğumuzun neredeyse farkında bile değiliz. Çocuklarımız  için istediğimiz en iyi durumların kendi istediğimiz en iyi durumlarla bu denli paralel olması ne kadar tuhaf.

Biz insanlar varoluşumuzun önündeki en derin uçurumların çocukluğumuzda yaratıldığının bilincinde olmamıza rağmen, korkularımız ve kaygılarımızla yarattığımız bir dünyada onları – çoğu zaman çocuk olma hakkını tanımadan- kıskaca alıyoruz. Ellerinde bir sihirli lamba olsa onları ve umutlarını gerçeklerimizle parçalayacak kadar… Buna ilk önce şunu öğreterek başlıyor olabilir miyiz: “Yararlı olan değerlidir!”  En bilgili -en çok bir şeyler, bir şeyler, çok şeyler öğrenecekleri- kitaplar, oyunlar, etkinlikler… Çevreleri bunlarla örülü iken sığınabilecekleri bir tek yer kalıyor geriye: Edebiyat! Bizim gibi..

“Eğer yalnızca tek, bir tanecik dilek hakkım olsaydı, o koca demliğin bir sihirli lamba olmamasını isterdim. Ve yine de her gün yepyeni bir dilek dilerdim.”

Çocukların da bizim kadar nefes almaya ihtiyacı oluyor yaşamın rutin sorumlulukları arasında. Yaşadıkları dünyayı en masum hâliyle algılamak ve orada yaşama zevkini tatmak en doğal haklarından biri. İşte bu noktada kendimizi ve onları birazcık  şu vitamin kapsülü kitaplardan sıyırmaya ve Tayvanlı sanatçı Jimmy LİAO’nun,  bizi gökkuşağının üstünde Alaaddin’in demliğiyle -şeyy o bir sihirli lamba belki de- davet ettiği sıcak yolculuğa bırakmaya ne dersiniz? Tüm bu beton yığınları içerisinde bir gökkuşağı görmeyeli ne çok olmuştu, dediğinizi duyar gibiyim.

“Demlik onu sihirli lamba zannetmeyen bir çocukla ilk kez karşılaşıyor. Haliyle, hemen çocuğun arkasından gidiyor.

‘Geri dön.’ diyor çocuk ‘Gelme peşimden. Annem sokakta bulduğum tuhaf şeyleri eve götürünce kızıyor…’”
İnandığınız şeyler sizin peşinizi asla bırakmaz, bu alelade bir demlik dahi olsa…

Bir şeyi nasıl görür ve kabullenirsek , ona ne kadar inanırsak onun bizde tanımı odur, diye başlıyor yolculuğuna; bir demliğin sihirli bir lamba olmadığını bildiği hâlde onunla başkalarının rüyalarından geçebileceğine inanan Alaaddin. Bencilliğimizden sıyrılarak bize başkalarının içine bakmayı hatırlatan, kendimize ve doğaya yabancılaştığımız yönlerimizi adeta dürten, farklılıklarımızın değerliliğine yoğun bir vurgu yapan, çocukların hayatlarına dair korku ve umutların rengârenk çizgilerde birleştiği, okurken derinlerinizde kimi zaman bir sızı kimi zaman bir tebessüm beliriverecek bir anlatı karşılıyor bizi.

Hayatı sevebilmek, ona farklı renklerden bakabilmek ve güzellikleri keşfedebilmek belki de çocuklarımızı desteklememiz gereken en önemli olgu olduğunu fısıldıyor bizlere çizgileriyle Jimmy LİAO. Bu fısıltıların arasına; çocukların o masum, tatlı dilekleriyle kaynaşan doğanın ve hayvanların ritmlerini eklemliyor. Hayvanların hayvanat bahçelerinden, sokaklardan kurtarılıp özgür ve sağlıklı bir yaşam sürmelerini diliyorlar  Alaaddin’in arkadaşları. Ve ağaçlar… Onları da unutmuyor:

“O karlı sabahı asla unutmayacağım. Ufacık yeşil bir kuş karlı dalların birine konmuş usul usul ötmüştü. Böylesi bir sahneyi bir daha göremeyeceğim ne yazık ki. İnşa edilen yeni otoyol yüzünden ormanı yok edecekler. Dilerim ki… Dilerim ki ağaçlar canavara dönüşsün ve o ağaç düşmanlarını korkutup kaçırsın.”

Öyküsünde özgürlük, ölüm gibi kavramları oldukça zarif bir çizgide işleyen LİAO, sanata ve edebiyata bakışımızdaki yoksunluklara göz kırpıyor.

Onca dileğin arasında Alaaddin, kendisi için olan tek dileğini bakın nasıl ifade etmiş: “Müziğe hiç yeteneğim yok. Piyano dersinden nefret ediyorum. Tek istediğim manga okumak. Ama bir dilek hakkım olsaydı şunu dilerdim: Günün birinde çok büyük bir müzisyen olmuşum, kocaman bir sahnede konser vermişim, bütün seyirciler beni ayakta alkışlamış ve benimle gurur duyan annem mutluluktan ağlamış…” Bu ifade satırlarımın başında değindiğim konunun adeta bir özeti niteliğinde.

Hayatımız elimizdeki bir fidan, onu nasıl büyütüp hangi renklere bürüyeceğimiz konusunda bir sihirli lambaya ihtiyacımız yok, inanca ve çabalamaya ihtiyacımız var; Alaaddin’in demliğiyle dileklerini sunduğu fidanını, kocaman rengârenk bir hayat ağacına dönüştürmesi gibi: ”Bir şeyi tüm kalbinizle inanarak dilerseniz ve gerçekleşmesi için yılmadan çalışırsanız, kötülükler kralı bile gelse o dileğin gerçekleşmesini en-gel-le-ye-mez!”

Çocukların empati kurabilme becerisine ve sosyal zekâ alanının güçlenmesine katkı sunabilecek “Bir Dileğim Var” kitabını her yaştan okura tavsiye edebilirim. Âşık olduğum bu kitap üzerine benim de bir dileğim var: “DİLERİM Kİ JİMMY LİAO’NUN FARKLI KİTAPLARINI DA KENDİMİZE KAZANDIRABİLİRİZ.”

  • Bir Dileğim Var
  • Yazar-Çizer: Jimmy Liao
  • Çeviri: Ümit Mutlu
  • Türü: Resimli Kitap
  • Baskı Yılı: 2017
  • Sayfa Sayısı: 128 Sayfa
  • Yayınevi: Desen Yayınları
Derya Boğa
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Bu yıl neler öğrendim

Read Next

Yüzlerce Yıllık Enkazın Altından Ses Verenler

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *