
Yazgısına boyun eğmeyen toprakların yitik ses bayrağını onurla taşıyor Alay. Tütsülü doğunun kapı eşiklerinden geçip avlulara selam duran bir ozan.
Okan Alay, 1975 doğumlu şair. -Kalp plakası Bingöl- 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyat Bölümü mezunu. Yüksek öğrenimini Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Edebiyatı Bölümü’nde “Bingöl Masalları (İnceleme-metin), doktorasını ise “Türk Saz Şiirinden Yergi, İroni ve Mizah” adlı teziyle tamamladı. Şiir, öykü, çeviri ve yazıları Varlık, Agora, Mühür, Şiir Özlüyorum, Yedi İklim, Keşke gibi dergilerde yayımlandı. (H)iç Ses şairin üçüncü şiir kitabıdır.
Yazgısına boyun eğmeyen toprakların yitik ses bayrağını onurla taşıyor Alay. Tütsülü doğunun kapı eşiklerinden geçip avlulara selam duran bir ozan.
“Ey orta-doğunun çatı katına itilip kakılan
Kilitli bir sandık gibi duran kıygın hatıra
Ey dağların eteğinden süzülen muhacir acı
Kuşun kurdun üzüncü, İbrahim’in yitiği
Cetvel ve pergel küskünü saklı yara
Ey tel örgülerin hükmü yok mülkü
Muhteris bir yazgı dolanırken dört bir yanını
Ah sınır mı tanırmış acı ortasında doğunun!”
Bütün edebi metinler yaşamla ilintilidir. Şiir ise ta kendisi. Okan Alay’ın şiir günceli yakalamıştır. Evrensel anektodlar, çağ yangını ve metaforlar yeni kitabında daha sık karşılaştığımız dipnotlar. Upuzun tümcelerin birikip ağıtlara dönüştüğü, yeryüzü yarası coğrafyanın çocukları gün gelip o sesli dizeleriyle geçmişi sorguluyor. Kötü bir yazgının iyiliğe evrileceği topraklardan yükselen (H)iç Ses, nitelikli okurun es geçmeyeceği bir kitap.
“Ama yine de
Kırıldığıyla kalıyor insan
Teselliye ne hacet
Herkes kendiyle gölge
Yol uzak…”
Türkiye “Her üç kişiden dördünün şair” olduğu bir coğrafya. Kimi bunu bir hobi olarak icra ediyor kimi ise gündelik, romantik aşkları şiire pelesenk ederek. Hep bilindik tümceleri tüketerek belki de bir yanlışın peşinde sayıklayarak. Bundandır ki şiir kitapları konusunda seçiciyim. İyi şiiri yakalamaya gayret ediyorum. Herkesin birgün kendine döndüğü yerde kendime soruyorum. Şiirde sıklıkla tekrar edilen lirizm şair için “şiir yazamama sorunsalı” haline gelir mi? Şiirde çok fazla tekrar ve aynı eksenler şairi çıkmaza sokabiliyor. Bu bazen bir risk ya da sonunu bile bile lades. Bu minvalde ele aldığımızda tam anlamıyla negatif bir tahlil elde edemeyiz. Fakat günümüz iyi şairlerinin “bir daha şiir yazamayacağım” sanrısını da es geçemem.
Kimim ben?..
Sesimde siyahi bir gülle
Hüzne ram bir meftun
Yoksa kendine dökülen kül müyüm?
Ne vakit koşsam ardı sıra dünyanın
Yetişmek ne mümkün,
Ha bire yokuşa sürüyordu atları,
Bense yorgun
Günden güne eskiyi aradığımız şu günlerin geçeceğine inancımı hiç yitirmedim. Kalabalığız biliyorum. Edebiyatın iyi bir dünyayı yeniden inşa edeceği romantizmi pek samimi gelmiyor. Her şeye rağmen uzaklardan yükselen külden bir ses boynuma yapışmış benden hesap soruyor. Bazen bir şehri bazen ise kendinden dönen şehrin gürültülü sesinden bir haber geliyor ardımız sıra. Bir resmin acıyan renklerinden herkesin ağrısına..
(H)iç Ses’in sayfalarında bilindik bir yasın sesini duyacaksınız. Kendi iç sesinden gök kubbeye yükselen o ağrıya kulak verin. (H)iç Ses’in ağrıyan dizelerinden güzel yalnız ülkeye selam olsun.
![]()
|
- “Kadim bir dilin yetimleriydik” - 24 Nisan 2017
FACEBOOK YORUMLARI