Kalemini cesurca kullanan Balzac’tan “Sarrasine”

Kimsenin hayal edemediği şekilde hayal eden, buna rağmen gerçeklikten bir an bile sapmadan kalemini cesurca kullanan bir yazar Balzac. Sarrasine her okuyucunun dimağına girmeli.

Neredeyse Tanrı kadar insan yaratmış, yarattığı insanlar kadar hikaye yazmış, ön görüleri çok kuvvetli olmasına rağmen yazmak dışında girdiği her ticari işte iflas etmiş, yemek yemeyi aşırı seven obur bir yazarı yazmak; aslında özelliklerinin yarısını bile yazmadığım bir yazarı, onun yazdığı kitabı yazacak olmak başlı başına heyecan verici.

Honore De Balzac

Hugo’yu, Tolstoy’u, Dostoyevski’yi, Kafka’yı sevmeniz için bu yazarları öncelikle okumanız şart. Öyle sadece birkaç küçük hikayelerini, öykülerini okuyarak sevemezsiniz bu yazarları. O kalın romanları okumuş olmanız lazım. Fakat Balzac sadece fotoğraflarına bakarak bile sevebileceğiniz biri. Bir yazar… Benim için Balzac yarattığı karakterler, yazdığı hikayelerin ötesinde kendi kişisel hikayesinin çocuk kalmış yanlarıyla çok değerli. Balzac’ı hiçbir şey yazmasa da severdim. Yalnızca fotoğrafına bakarak bile sevebilirdim onu. Yine de iyi ki böyle olmadı; ben onu kitaplarıyla sevdim. Yaşadığı çağdan tüm çağlara yayılacak hikayelerini; özellikle bir Sarrasine hikayesi var ki; yazdığı tüm hikayeleri çok sevdim.

Sarrasine, Balzac’ın hayranlıkla okuduğum ve en sevdiğim hikayesidir. Seneler sonra tekrar okuyor olmam ilki kadar heyecanlandırdı beni. Sarrasine kendine dayatılan klasik eğitimin dışında sanatçı olmayı seçmiş, bu uğurda seçimler yapmış ve hayatının aşkını bulmuş bir adamın hikayesi. Aşkının adı Zambinella’dır.

Kitap şu cümlelerle hikayeye giriş yapar:

En gürültülü patırtılı şenliklerde herkesi, uçarı bir adamı bile alıp götüren o derin düşlerden birine dalmıştım. Elysee-Bourbon’un saati gece yarısını çalmıştı. Bir pencere aralığına oturmuş ve hareli  kumaştan bir perdenin kıvrımları altına gizlenmiş olarak geceyi geçirdiğim konağın bahçesini gönlümce seyredebiliyordum.  Yer yer karla kaplı ağaçlar ayın yeni aydınlatmaya bulutlu bir gökyüzünün oluşturduğu grimsi dipyüzey üzerinde güçlükle seçiliyordu. Ağaçlar bu olağanüstü ortam içinde görüldüklerinde, ünlü ölüler dansının dev imgesini yaratırcasına, kefenlerine pekiyi sarınamamış hayaletleri andırıyorlardı.

Sarrasine vakti zamanında Fransa’nın en ünlü avukatının oğlu olarak dünyaya gelir. İlerde kendisi de ünlü bir avukat olması için yetiştirilen Sarrasine resme, eskizlere, heykeltıraşlara düşkündür. Nitekim sonunda ne yaparsa yapsın, hangi okullara gönderilmiş olursa olsun kendini resim yaparken bulur. Bu tutkusu onu okuduğu okuldan uzaklaştırır ve sonunda evden de kaçarak sadece ve sadece resim yapmaya ve hatta heykeltıraş olmaya soyunur. Bir gün o kadar güzel bir heykel yapar ki; ödüllendirilir. Sarrasine ödülünü de alarak İtalya’ya gitmeye karar verir. İtalya’da da kısa zamanda başarıyı yakalar. Sadece resimle veya heykellerle değil sanatın her dalıyla ilgilenmeye başlar. Opera bunların başında gelmektedir. Bir gün ünlü bir operaya gider ve en ön sıradan da kendine yer bulur. Sahneye çıkan operet hem fiziğiyle hem sesiyle Sarrasine’yi büyüler. İşte ‘ideal güzellik’ sahnede, karşısındadır. Zambinella…

O günden sonra Sarrasine’nin hayallerini yalnızca Zambinella süslemeye başlar. Ayaktayken, otururken, uzanırken, konuşurken onun eskizlerini çalışmaya başlamış. “Ya Zambinella tarafından sevilirim ya da ölürüm” Sarrasine’ye bir gün bir adam yaklaşmış ve Zambinella’nın Cicagnaro’nun himayesinde olduğunu söylemiş. Bu durum ters tepki yaratarak Sarrasine’nın daha fazla aşık olmasını sağlamış fakat olaylar artık hiç beklenilmedik bir notaya doğru sürüklenirken Sarrasine, Zambinella’ya daha da çok aşık olmaya başlamış.

Hakikaten kitabın sonu 1830’lu yılları düşünürsek son derece cesur yerlere çıkmakta ve bağlanmakta. Kimsenin hayal edemediği şekilde hayal eden, buna rağmen gerçeklikten bir an bile sapmadan kalemini cesurca kullanan bir yazar Balzac. Sarrasine her okuyucunun dimağına girmeli.

  • Sarrasine
  • Yazar: Honore De Balzac
  • Çeviri: Sündüz Öztürk Kasar
  • Türü: Öykü
  • Baskı Yılı: Nisan 2017
  • Sayfa Sayısı: 61 Sayfa
  • Yayınevi: Sel Yayıncılık

 

Aynur Kulak
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

Ders: Öteki Müfredat | Konu: Mektup

Read Next

Petros Markaris’ten 3 Kapak 3 Kitap

One Comment

  • Güzel bir kitap değerlendirmesi olmuş. Yüreğinize sağlık.

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram