Kargış Neyi Kargışlıyor?

Sağlam bir poetik ve felsefi arkaplan, dünyayı kavrayış olmadan “yeni” bir şiir yazılamaz.

2000’ler sonrası “deneysel şiir”, Cenk Gündoğdu’nun hazırladığı 2000’ler Şiiri Antolojisi’nin yayımlanmasıyla birlikte yeniden gündeme gelip çokça konuşulur oldu. Yürürlükteki şiir ve kabul görmüş şairler tarafından her zaman kuşkuyla bakılan “deneysel şiir” denilen bu şiir, şairlerinin antolojide yer bulmasıyla bir ölçüde meşrulaştı, kabul edildi. Ben şahsen şiirde her yenilik arayışını dikkatle gözlemleyip ona en baştan hoşgörüyle bakar ve heyecanla karşılarım. Ama her yeniliğin kendiliğinden olumlu olmadığını da bilirim. Nitekim birçok yazımda yazılan ve kendisine deneysel şiir diyen bu şiirin birçok eksiğini gediğini, yaklaşımındaki çarpıklıkları yazmıştım. Şimdi ele almaya çalıştığım “Kargış” adlı üç aylık şiir dergisi de işte bu şiiri yazan bir grup genç şairin çıkardığı bir dergi: Kendilerini deneysel şiir yazmakla niteliyorlar. Tabii, kendilerini böyle nitelemeleri gerçek anlamda deneysel ve yenilikçi bir şiir yazdıklarının kanıtı değil; bunu göstermeyebilir.

Kargış, kelime anlamıyla “ilenç,” “beddua” anlamına geliyor. Bu isme bakınca derginin belli bir anlayışın (burada deneysel şiir anlayışının) sözcülüğüne soyunup bu şiiri savunmayı hedeflediğini düşünmek anlaşılır bir şey olacaktır. Nitekim, 2010’lardan sonra dergilerde görünmeye başlayan Mikail ve Usame Söylemez’in çıkardığı bu dergi bu anlayıştaki şiirleri yayımlamaya özen gösteriyor. Örneğin, 2. sayının ilk şiiri olarak deneyselliği aşırılaştıran, kelime oyunlarına yaslanan ve duyuştan değil kelimelerin birbirleriyle ilişkisinden, bununla yetinerek yola çıkan bir şairi, İlker Şaguj’un şiirini basmışlar. Bu şiir, bu genç şairler tarafından benimsenen deneysel yaklaşımın bütün hatalı ve aşırı yönlerini barındıran, yansıtan bir şiir. Şiiri dilsel bir performans olarak görme tuzağına düşüyor. Bu tür epey şiir var dergide. Ama bu aşırılıktan uzak durmaya çalışan, dilin nesnel karşılığını bulmaya çalışan ve deneyselliği dil düzeyinde değil de ritim ve duyuş düzeyinde de aramaya çalışan (en azından bu kaygıyı asgari düzeyde de olsa taşıyan) şiirlerle de karşılaşıyoruz. Örneğin, daha önce deneyselliğin tuzaklarına kapılmış olduğunu ve ne yapmak istediğini bildiğinden emin olmadığım Liman Mehmetcihat’ın şiiri beklediğimden daha iyi. Dahası, iyi bir şiir. Ne var ki, dediğim gibi, bu şiir şairde bir dönüşümün, duyuşu ve hayatı dikkate alma gayretinin bir işareti. Diğer şiirlerden, bu kuşağın abisi diyebileceğim Ömer Şişman’ın şiiri ise her zamanki gibi iyi ve belli bir düzeyin üstünde. Keza Bülent Keçeli de iyi. Mehmet Öztek ise beni hayal kırıklığına uğrattı. Gevşek ve seyrek bir şiir yayımlamış. Daha dikkatli olmalı. Beğendiğim şairlerden biri olmayan Sinan Özdemir ise bu şiiriyle beni şaşırttı ve yeni ama sağlıklı bir arayışın içine girdiğini gösteriyor. Muhammet Özmen de iyi. Diğer şairleri ise yeterli bulamadım.

İlker Saguj

Bu kuşağın bir özelliği de çok şiir yazmalarına karşın, bir o kadar az yazı yazmaları. Bu, onların poetik bir belirsizlik içinde olduklarını, şiir üzerinde yeterince düşünmediklerini gösteriyor. Halbuki sağlam bir poetik ve felsefi arkaplan, dünyayı kavrayış olmadan “yeni” bir şiir yazılamaz. Ayrıca her şiir kendi hesabını vermeli, poetikasıyla, karşı çıktığı şiire karşı kendisini yerleştirmelidir. Bu açıdan bakıldığında Mikail Söylemez’in “Süresiz Deney – I” yazısının, argümanlarını yeterince sağlam ortaya koyup tartışamadığını söyleyebilirim. Anladığım kadarıyla 2000’ler sonrası şiirimizde görülen deneysel arayışların bir toparlamasını yapmak istemiş. Ama diyeceği her neyse işte onu tam olarak söyleyememiş. Usame Söylemez’in “Yenilikçi Şiirde Lirik İçerik” başlıklı yazısı daha yaratıcı bir içeriğe sahip, ama bir yazı bütünlüğüne ve sağlamlığına sahip değil, daha çok bir “değini” niteliğini taşıyor. Ama yazıda söz ettiği üç şair, Baran Çaçan, Muhammet Özmen ve Enes Özel’i bu yazı sayesinde biraz daha iyi tanıyor ve onları okuma isteğini içimizde duyuyoruz. Yenilikçi olduğunu öne süren bu şiirin lirizme karşı durduğunu hatırladığımızda, bu yazıda yenilikçi şiirdeki lirik yönelime işaret edilmesi daha bir önemli hale geliyor.

Dergide yer alan “Deneysel Şiiirin İzinde Yeni Bir Şiir Eleştirisi Mümkün mü?” soruşturmasının, bu kuşağın kendisine eleştirmen arayışını, ama işte kendi eleştirmenini bulmamış olmasının sancısını yansıttığını söyleyebilirim. (Hem hangi kuşak kendi “iyi” ve ilgili eleştirmenini bulmuş ki şiirimizde?) Öne sadece Erhan Altan ve Utku Özmakas gibi eleştirmenlerin ismi çıkıyor. Sorulara yanıt veren Ali Özgür Özkarcı’nın kuşağın sözcülüğüne heveslendiğini, 90’lı yıllar şairlerinden Ömer Erdem’in ise gelişmelerden neredeyse tamamen habersiz olduğunu görebiliyoruz. O kendi “lirik” dünyasında yaşıyor sanki.

Dediğim gibi, yenilikçi ve deneysel olmasıyla en başından dikkat gösterilmeyi hak eden bu şiir ne var ki kelimeye, kelimenin deformasyonu ve tahribatına bu kadar yaslanmasıyla, vurguyu sırf kelimeye yapması ve kelimeden yola çıkması dolayısıyla kelimenin, yani dilin sınırlarının dışına çıkamıyor. Bilakis bozmaya çalıştığı dilin bir parçası haline geliyor. Belki şöyle diyebilirler: Biz “deformasyona uğramış”, “bozulmuş” bir dünyanın içinde yaşıyoruz, dolayısıyla yazdığımız şiir de bu dünyanın özelliklerini yansıtıyor. Onu görünür kılıyor. Bu da bir şeydir elbet; ama her şey değildir. Zira şiir dünyanın edilgin bir yansıması olmakla yetinemez. Eleştirel bir karşı duruşu, bir arayışı da yansıtmalıdır. Dünyanın yansıtılmasıyla yetinmek onun devam etmesini de sağlamaktır bir bakıma.

Her yeni ve iyi şiirde deneysel ve yenilikçi arayış, kendisini deneysel şiir olarak nitelemese de, bulunmalıdır ve bulunur. Bu genç arkadaşların zamanla heyecanlarını yenip gerçekten deneyselliğe yöneleceklerini ve aşırılıklardan kurtulacaklarını düşünüyorum. Kargış’ın da bu “yeni” şiiri takip edebileceğimiz iyi dergilerden biri olduğunu söylüyorum.

Osman Çakmakçı
Latest posts by Osman Çakmakçı (see all)
Vinkmag ad

Read Previous

Sevim Ak’tan kütüphane ve okuma kültürüne katkı

Read Next

Patti Smith, Rimbaud’nun evini satın aldı

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *