Biz her ne kadar güneşi şairin karnında desek de Nihat Ziyalan güneşi şairin sakalından doğurtur.
Arapçada da ‘El-ma’nâ fî-batni’ş şa’ir’ diye bir deyim vardır. Anlamı da “Mana şairin karnındadır.” Yine denilir ki; “ Güneş manada doğar”. Bu sözlerin sonucunda şöyle söyleyebiliriz. “Güneş şairin karnındadır”
“Karnında güneş taşımak” ya da “karnında güneşle doğmuş” deyimini şairler özellikle ressamlar için kullanmışlar. Ahmet Oktay ressam Orhan Peker için “Ressam güneşi karnında taşır”, Can Yücel Burhan Uygur için “Bu herif Karnabahar değil/Karnı güneş/Bu herif ressam “demiş. En son olarak ise herkes için cebinde birkaç söz bulunduran şair Cemal Süreya 993 gün yazdığı günlüklerin 647.gününde Heykeltıraş Zühtü Müridoğlu için şunları yazar.” Belli ki Müridoğlu, kullanmayı çok sevdiği deyimle, karnında güneşle doğmuş.”
Çukurova’nın güneşli beyaz pamuk tarlalarından beyaz perdeye gönül, beyaz perdeden de beyaz sayfalara söz düşüren Nihat Ziyalan benim için “karnında güneş taşıyanlar” arasında yer alır. O beyaz perde de yetmişin üzerinde filmde genelde kötü adam rollerinde oynayıp iyi dayak yemiş birisidir. Şöyle sinema ve şiir tarihine bir göz atacak olursak iyi artist olup kötü adamı oynayıp iyi şair olana hemen hemen hiç rastlamasak da, şairim diyerek gezip “artizz.” olarak rol çalanlara ben çok rastladım. O her zaman hem iyi artist hem de iyi şair olmuştur. Yaşam yolculuğunda da yeleğinin cebindeki Serkisof saati hep “iyilik vaktini “gösterir.
…
Yeşilçam’da at bin!
Kangurunun sırtından in!
Türkçem tiril tiril ipek.
Mongol gömlek, şalvarım.
…
Seksenli yılların hemen başında Teksas’a dönen yurdunda o yerli olmayı seçer. Etrafındaki gringolardan atını alan Üsküdar’ı geçerken Nihat Ziyalan yalnızca adını ve Adana’sını alıp yerlilerin yanına gider. Gittiği yer siyah ve beyazın eşit, kan grubunun değil Kangurunun önemli olduğu bir başka güneş ülkesi olan Avustralya’dır
İstanbul’dan,
Sonbaharda çıktım yola.
Yirmi saat uçakta,
Bahar karşıladı Sidney’de.
…
Giderken yaşlarla dolu göz torbası ile beraber yanına aldığı söz torbasında ise neler yoktur ki; annesinin yemeklerinin tadını, babasının “az kalsın yıkıyordun” demesi, ekmekçi kızının “beni bırakıp gidiyor musun” demesi, vapur düdükleri, Asmalımescit’in terli kalabalık kokusu, kız kardeşinin ağlayarak el sallayışı en çok ta Adana…
…
Peşimizden geliyordu koyunların melemesi;
Babamın koyun kırkmaktan döndüğünde,
Eve taşıdığı koku.
Yaşamında gri renge yer yoktur. Her şey onun için ya siyah ya da beyazdır. Siyah ile beyaz yalnızca tuttuğu takımın renklerinde bir araya gelmiştir. Ha bir de kedisi olarak.
…
Miyavlarınla kükremiyor,
Kartal’ın pençesi,
Paylaşıyor yasımı
Amigosunu yitiren Çarşı
Yaşamı ya siyah ya beyaz diye söylemiştik. Avusturalya’da yaşadığı yerin adının “Blacktown” (Siyah Kasaba) olduğunu söyleyerek durumu iyice abartalım.
…
“ My name is Nihat from Blacktown”
Güneş manada doğar, manada şairin karnında olduğunu girişte söylemiştim. Şair karnında güneş taşır ama karnından asla konuşmaz. O gerçekleri yüksek sesle söyler. Bu sözler Nihat Ziyalan için sonuna kadar geçerlidir. O uzak ada kıta da torbasından çıkardığı sözcükler ile şiirin kıtasını aydınlatırken, arka tarafta kangurular karınlarında çocukları ile sevinçle oradan oraya zıplamaktadırlar. Tıpkı yazdığı sözcükler gibi.
Biz her ne kadar güneşi şairin karnında desek de Nihat Ziyalan aşağıdaki dize de olduğu gibi güneşi şairin sakalından doğurtur. Aslında bu dize ile karnında güneş taşıyanlardan olduğunu bir kez daha ispatlar bize.
…
“şairin sakalından doğdu güneş”
Yazıyı bu satırlara kadar okuyup bana sen “Çapkın Çiçekli” kitabını değil Nihat Ziyalan’ı yazmışsın diyebilirsiniz. Düşünceleriniz doğrudur. Girişte kendisinden söz çaldığım Cemal Süreya’dan bir söz daha çalarak bu düşüncenize yanıt vermek istiyorum.
”Şairin hayatı şiire dâhildir”
- Çapkın Çiçekli
- Yazar: Nihat Ziyalan
- Yayınevi : Yapı Kredi Yayınları
- Sayfa Sayısı: 126
- Baskı Yılı: 2015
- Kendi Boşluğunun Ağırlığını Merak Eden Şiirler - 30 Kasım 2018
- Şi Sayılı Şiirler - 13 Mayıs 2018
- Ve Nihat Ziyalan - 28 Mart 2018
FACEBOOK YORUMLARI