Katil Kim? Feneryolu Cinayetleri

Gencoy Sümer’in Herdem Kitap’tan yayımlanan Feneryolu Cinayetleri türün meraklıları ve iyi polisiye iyi edebiyattır diyenler açısından önemli bir roman.

Okuduğum ilk polisiye Peyami Safa’nın Server Bedi adıyla yazdığı Cingöz Recai serisindendi. İlkokuldaydım; kim önermişti, kim almıştı, kimden bulmuştum hatırlamıyorum. Bunları okumaya yaşın uygun muydu diyecek olana “Kemalettin Tuğcu çok mu uygundu yaşıma?”, “Ömer Seyfettin’in Bomba’ sı ona keza.”  diye yanıt veririm. Ki deliler gibi okur, deliler gibi korkardık her ikisinin de anlattıklarından.

Diyeceğim o ki okumayı öğrendiğimden bu yana polisiye okuruyum. Şimdilerde;  anadilimde yazılmışların tümünü okumaya çalışıyorum.  Feneryolu Cinayetleri anadilimdekileri okuma gayretimin bir ürünü olarak aldığım “taze” bir roman.

Ülkü Lokantası’nda Bir Dedektif

Polisiye üzerine yazılmış kuramsal çalışmaların tümünde adı geçen Todorov’u, her ne kadar bu yazı kuramsal bir çalışma olmasa da, anmadan geçmeyelim. Todorov 1960’larda klasik polisiyeyi üç ayrı alt türe ayırarak tanımlar. Bu türler; Kim yaptı? (whodunit),Heyecan (thriller) ve Gerilim (suspense) dir. O zaman bu zamandır “kabaca” böyle adlandırılır polisiyeler.

Feneryolu Cinayetleri Kim yaptı?  türünün iyi örneklerinden biri. Kitabı bana göre iyi yapan sebeplerden biri, okuyucunun “Kim yaptı?” sorusuna kitabın sonuna kadar cevap veremiyor oluşu.

Ülkü Lokantası’nın patronu Kerim Ülkü aynı zamanda bir dedektiftir. Yıllar önce yaptığı bir deniz yolculuğu sırasında tanıştığı Maksude Sermet ona gizli kalması kaydıyla sebebi müphem bir ölümden bahseder. Yaşlı kadın, intihar etti diye bilinen Piraye Arsan’ın bir cinayete kurban gittiğini iddia etmektedir. Bahsi geçen deniz yolculuğunun üzerinden uzun bir süre geçtikten sonra Kerim Ülkü’ye bir mektup gelir. Mektup, Ülkü’nün yol arkadaşı Maksude Sermet’in kız kardeşi Müzeyyen Sermet’tendir. Malum konudan konuşmak üzere Kerim Ülkü Feneryolu’ndaki eve davet edilmektedir.

İntiharıyla gazetelerin ve halkın gündemini günlerce meşgul eden ünlü aktris Piraye Arsan’ın, aslında bir cinayete kurban gittiğini iddia eden Maksude Sermet, Kerim Ülkü’ye gelen mektubun peşi sıra ölür.

Kerim Ülkü’nün lokantasının üst katındaki özel odasındaki dedektiflik mesaisi böylece yeniden başlar. Gazeteci ve aynı zamanda iyi bir polisiye yazarı olan Faruk Arman’la Kerim Ülkü’nün faili meçhuller, gizemli cinayetler üzerine yıllardır yaptıkları beyin fırtınasının mekânı aynı ofistir.

Piraye Arsan öldü mü öldürüldü mü?

Feneryolu Cinayetleri kırk bölümden oluşuyor. Bölümler on sekiz farklı kişinin anlatılarından oluşuyor. Bu on sekiz kişiden öne çıkanlar Kerim Ülkü, Faruk Arman ve Baş komiser Cevdet Ağan. Türkçe polisiyede çok rastlanmayan bir karakter, kişi zenginliği var romanda.

On sekiz ayrı kişinin olay ve kişiler hakkındaki öznel değerlendirmeleri konunun ve ana karakterlerin okuyucunun önüne serilmesini sağlıyor. Beri yandan her bir anlatıcıyla şüpheliler hakkındaki ipuçları başka ipuçlarını doğurup,  kimilerini sönümlendiriyor.

Gencoy Sümer okuyucunun kafasında oluşan soru işaretlerini iki ana karakter Kerim Ülkü ve Faruk Arsan arasındaki tartışmalarla yanıtlıyor fakat aynı tartışmalarla yeni soru işaretleri oluşturuyor. Bunun gibi nedenlerle üzerinde çok çalışıldığı iyi anlamda belli, aksamayan bir romana imza atmayı biliyor.

Yazar, Piraye Arsan’ın cinayete mi kurban gittiği, intihar mı ettiği başlıklarında okuru sürekli şüphede bırakıyor. Tek emin olduğunuz Cevdet Ağan’ın konunun uzmanı bir polis olarak söyledikleri.

“Rahatsız edici ilk ve en önemli nokta, kadının geride bir intihar mektubu bırakmamış olmasıdır.” [1]

Polisiyede okuru şaşırtmak ve şüpheye düşürmek caiz, onu kandırmak haramdır bilindiği gibi. Her anlatılanla ve her bir bölümle birlikte soru işaretleriniz artıyor, kimini yanıtlayacak duruma geldiğinizde bir sonraki bölümde Kerim Ülkü ya da Faruk Arman yanıtınızı verip yeni sorular doluşturuyor kafanıza. Velhasıl romanın sonuna kadar hiçbir şeyden emin olamıyorsunuz.

Romanın zamanı 70’li ve 80’li yıllar. Dil zamanın bir gerekliliği olarak günümüzde kullanılana göre daha “eski”. Elbette bir Server Bedi eskiliğinde değil ama anlatılan döneme uygun bir dil kullanmayı tercih etmiş Gencoy Sümer. Dilin yanında mekânlar, İstanbul, kişiler ve onların gündelik yaşantısı dönemin ruhuna uygun anlatılmış. Aslında çok uzak olmayan bir geçmişte, şimdinin kakofonisi bol semtlerinin ne kadar sakin olduklarını okumak ve hatırlamak insanın canını yakmıyor değil. Feneryolu’nın ıssız bir sayfiye kasabası kıvamında olduğu dönemler bunlar.

“…Bütün bir kışı şehirden uzakta, İstanbul’un taşrası sayılan bir sayfiyede geçirmenin, onun meşrebine pek uymadığını anlamıştım. “[2]

Feneryolu Cinayetleri, Piraye Arsan üzerinden bir karakterin farklı farklı kişiler tarafından nasıl algılandıklarını, hikâyenin değişik ağızlardan nasıl bambaşka biçimlere dönüştürüldüğünü göstermesi bakımından kıymetli bir roman.

Aynı zaman diliminin ve olayın, değişik kişiler tarafından aktarılması, gerçeğe ulaşmaya çalışırken izlenecek yöntemlerden birisi. Kişisel fikrim bunun bir polisiye soruşturmada en iyisi olduğudur. Belki salt bu yöntem nedeniyle bile çok beğenerek okurdum Feneryolu Cinayetleri’ni.

Siz de beğeneceksiniz diye düşünüyorum.

[1] Sayfa; 25

[2] Sayfa; 124

  • Feneryolu Cinayetleri
  • Yazar: Gencoy Sümer
  • Türü: Polisiye
  • Baskı Yılı: 2017
  • Sayfa Sayısı: 316 Sayfa
  • Yayınevi: Herdem Kitap

Güzella Bayındır
Takip için
Latest posts by Güzella Bayındır (see all)
Vinkmag ad

FACEBOOK YORUMLARI

Yorum

Read Previous

“Carnivia Üçlemesi”nin veda kitabı

Read Next

Savaşta İyi İnsan Yoktur!

Leave a Reply

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Lütfen gördüğünüz rakamları bitişik olarak yazınız! *

Follow On Instagram